"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/39 E., 2020/186 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ...'in yanında 01.07.2006 tarihinde hasta bakıcı ve hizmetçi olarak çalışmaya başladığını, 01.08.2013 tarihinde işten çıkartıldığını, davalının annesi..., babası...'in yaşlı olmaları sebebiyle bakımlarını yaptığını, ilaçlarını verdiğini, ayrıca evin tüm işlerini yaptığını, 2013 Ağustos ayında yazlık dönüşü eve gelmemesi istendiğini ve işine son verildiğini, kendisine kıdem ve diğer haklarının ödenmediğini, davalının yanında sigortasız olarak çalıştığını, sabah 8 akşam 6 saatleri arası haftanın 6 günü çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını yaptığı iş itibariyle daha yüksek olması gerektiği halde davacının en son 1.000 TL net aylık maaş aldığını, sigorta primlerini kendisinin bağkurlu olarak ödediğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının her biri için 250,00 TL olmak üzere toplam 1.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 16.11.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle; belirsiz alacak davasında artırım taleplerinin kabulü ile şimdilik; 1.647 TL ihbar tazminatı, 5.672 TL fazla çalışma ücreti ve 3.266 TL yıllık izin alacağı olmak üzere toplam 10.585 TL'nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava tarihinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, kıdem ve ihbar tazminatının iş kanununa dayalı olması nedeniyle talep edilmesinin mümkün olmadığını, yine fazla mesai ücretinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının SGK kaydına göre müvekkili ile hiçbir hizmet kaydının bulunmadığını, davacı tarafın iddiaların doğru olmadığını, müvekkilinin yaşadığı konutta bakıma muhtaç kimse bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
1.Dava ilk olarak İstanbul Anadolu 23.İş Mahkemesinin 2015/317 Esas sayılı dosyasında açılmıştır. Mahkemece davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının kesinleşmesi ve talep üzerine dosya Asliye Hukuk Mahkemesine gelmiştir.
2. İstanbul Anadolu 25. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.06.2016 tarih 2015/438 Esas 2016/247 Karar sayılı kararıyla; '' davacı tarafından dava dilekçesi veya ekinde iddiasını ispata yarayacak delil ve tanık listesi sunulmadığı, yargılama sırasında mahkememizce yasal sonuçları hatırlatılmak suretiyle verilmiş olan kesin süreye rağmen yine davacı vekilince delil ve tanık listesi sunulmadığı, davanın kanıtlanamadığı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Karara karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 07.02.2017 tarih 2016/30578 Esas 2017/1476 Karar sayılı kararıyla; ''davanın daha önce görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 23.İş Mahkemesinin 2015/317 Esas sayılı dosyasında açıldığı, bu dosyaya ait uyap kayıtlarının tetkikinden görüldüğü üzere davacı vekilinin 13.11.2015 tarihinde tanık listesi içeren 02.11.2015 tarihli dilekçe verdiği anlaşılmış olup, mahkemece uyapta mevcut olan delil listesi değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı'' olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3.Bozma kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş, Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 21.06.2017 tarih 2017/6078 Esas 2017/7779 Karar sayılı kararıyla karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ''her ne kadar davacının davalının yanında hasta bakıcı ve hizmetçi olarak çalıştığı iddiası ile alacak ve tazminat talep edilmiş ise de, davacı tanığı ...'ın 15.09.1999'dan beri sigortalı herhangi bir işte çalışmadığı, yine davacı tanığı ...'un ise çalışıldığı iddia edilen yerde çalışmasının bulunmadığı, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı'' gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 06.10.2022 tarihli ve 2022/5163 Esas, 2022/7409 Karar sayılı kararıyla; mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili; davacının tanık beyanlarına itibar edilmeyerek davanın reddedildiğini ve bu ret kararının herhangi bir gerekçe olmaksızın onandığını beyan ederek davacının delillerinin yeniden değerlendirilmesini ve yerel mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 393/1 inci maddesi; ''Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.''
2.4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi; ''Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. ''
3.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; ''(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.'' şeklindedir.
3. Değerlendirme
1.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davacı tanıklarının dinlendiği, davacı tanığı ...'ın 15.09.1999'dan beri sigortalı herhangi bir işte çalışmadığı, yine davacı tanığı ...'un ise çalışıldığı iddia edilen yerde çalışmasının bulunmadığı, bu nedenle dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağının ifade edildiği, bu şekilde davacının davasını ispatlayamadığı, bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, dolayısıyla davacının karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Karar düzeltme talebinin REDDİNE,Aşağıda yazılı para cezaları ile bakiye harçların karar düzeltme isteyenlere yükletilmesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.