Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8346 E. 2023/1331 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı bankanın rekabeti ihlal edici kartel uygulamasına katıldığı iddiasıyla, haksız faiz ödemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davaya konu edilen Rekabet Kurulu kararının idari yargı mercilerince iptal edilmiş olması ve davalı bankanın kartel uygulamasına katıldığına dair bir tespit bulunmaması gözetilerek, davacının zararının bulunmadığı gerekçesiyle istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/806 E., 2022/1070 K.

DAVA TARİHİ : 10.06.2019

KARAR : Davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 7. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/248 E., 2022/228 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı banka ile 28.07.2010 tarihinde konut kredisi sözleşmesi imzaladığını, kendisinden normal piyasa koşullarında tahsil edilecek faiz miktarından fazla haksız faiz tahsil edildiğini, Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararıyla aralarında davalı bankanın da bulunduğu 12 bankanın 21.08.2007-22.09.2011 tarihleri arasında mevduat, kredi ve kredi kartı hizmetleri alanında anlaşma ve/veya uyumlu eylem içerisinde bulunmak suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 4 üncü maddesini ihlal ettiklerine karar verildiğini, davalının eyleminin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle idari para cezası verildiğini, davalı bankanın söz konusu ihlali nedeniyle daha yüksek faiz ödemek zorunda kalarak zarara uğradığını, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 57 nci ve 58 inci maddelerinde uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği ya da elde etmesi muhtemel olan kârların 3 katı oranında tazminata hükmedilebileceğinin düzenlendiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un 58 inci maddesi uyarınca zararının 3 katı oranında ve şimdilik 1.000 TL'nin dava tarihinden itibaren başlayacak avans faiziyle birlikte davalı tarafından tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; Rekabet Kurulunun söz konusu kararına ilişkin Danıştay nezdindeki kanun yolu aşamasının henüz sonuçlanmadığını, dolayısıyla rekabetin ihlal edildiği hususunda henüz kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmadığını, Rekabet Kurulu kararı aleyhine açılan iptal davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, kendilerine husumet düşmediğini, kararda yer alan bankalardan olmadıklarını, alacak talebinin dayanağı olan haksız fiil koşullarını taşımadığını, kaldı ki haksız fiil için öngörülen zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Kamusal Sermayeli Bankalar arasında sadece kamu mevduatına ilişkin rekabeti ihlal edici anlaşmaya varıldığının anlaşıldığı, Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarihli kararında rekabet ifadesi ile kastedilen 5 bankanın İş Bankası, Akbank, Yapı ve Kredi Bankası, Finansbank ve Garanti Bankası olduğu, davalı bankanın bu 5 banka arasında yer almadığı, Rekabet Kurulu kararında davalı bankanın konut kredisi faiz oranlarına ilişkin olarak rekabeti ihlal edici anlaşma kapsamında sorumluluğunu doğuracak fiilinin bulunduğu yönünde bir tespitin bulunmadığı, davalı bankanın konut kredisi çekildiği dönemde iddia edilen oluşum içinde yer almadığı ve davacının herhangi bir zararının oluşmadığı, davaya dayanak teşkil eden Rekabet Kurulu kararının iptali istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesinde açılan davada verilen kararın bankalar lehine Danıştay tarafından bozulduğu, somut durum itibariyle beklenmesinin sonuca etkili olmayacağı, kesinleşmesinin beklenilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; bilirkişi raporunda davalı bankanın kartel oluşturduğu iddia edilen bankalar arasında bulunmadığının belirtildiğini, aynı konuda yargılaması süren bir başka davada (İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 2020/405 Esas) alınan bilirkişi raporunda davalı bankanın 2007 ile 2011 tarihleri arasında ihaleye katıldığının belirtildiğini, kredi kullanılan tarihte davalı bankanın rekabeti ihlal ettiğini, Rekabet Kurulu kararının iptaline ilişkin idari yargıda devam eden davaların henüz kesinleşmediğini, uzmanlığı şüpheli bilirkişi tarafından yeterli ve titiz bir çalışma yapılmadan kendi içinde çelişkiler barındıran denetime elverişsiz bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine dair verilen kararın yanlış olduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı bankanın konut kredisinin çekildiği dönemde konut kredisi yönünden iddia olunan oluşum içinde yer almadığı ve bu itibarla davacının herhangi bir zararının oluşmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; bilirkişi raporunda davalı bankanın kartel oluşturduğu iddia edilen bankalar arasında bulunmadığının belirtildiğini, aynı konuda yargılaması süren bir başka davada (İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 2020/405 Esas) alınan bilirkişi raporunda davalı bankanın 2007 ile 2011 tarihleri arasında ihaleye katıldığının belirtildiğini, kredi kullanılan tarihte davalı bankanın rekabeti ihlal ettiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kararında bilirkişi raporlarındaki çelişkinin giderilmesi konusuna değinmeden istinaf talebini eksik incelediğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının davalı banka ve dava dışı bankaların kartel faizi uygulamasından kaynaklı zararının tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'un (4054 sayılı Kanun) "Tazminat Hakkı" başlıklı 57 nci maddesi şöyledir:

"Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur."

2. 4054 sayılı Kanun'un "Zararın Tazmini" başlıklı 58 inci maddesi şöyledir:

"Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün karlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir."

3. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 24.10.2022 tarihli ve 2022/6115 E., 2022/8091 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:

"...kullanılan kredi kartı ve kredilerde ödenmesi gereken faiz ve gecikme faizi konusunda oluşturdukları kartel faizi tespitine ilişkin Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararına dayanmaktadır. Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesi ile, Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının iptali için açılan idari yargı sürecinin bekletici mesele yapılmasını talep etmiştir. Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının iptaline ilişkin açılan Ankara 2. İdare Mahkemesince davanın reddine dair kararı karar düzeltme aşamasında Danıştay 13. Dairesinin 21.05.2019 tarihli ve 2016/4017 E. ve 2019/1779 K. sayılı kararı ile bozulması üzerine verilen Ankara 2. İdare Mahkemesinin 19.07.2019 tarihli ve 2019/1108 E. ve 2019/1463 K. sayılı "Israr-Ret" kararı verilmiş ve bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri 31.05.2021 tarihli ve 2019/2656 E., 2021/1104 K. sayılı kararı ile bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama neticesinde Ankara 2. İdare Mahkemesinin 2022/920 E. ve 2022/855 K. ve 26.04.2022 tarihinde idari işlemin iptaline karar verilmiştir. Söz konusu mahkeme kararlarının yargılama sırasında dosya arasına alınmış olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan mahkeme kararları ışığında; dava dosyasının dayanağı olan Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararının iptaline karar verildiği anlaşıldığından dava konusu olayda rekabetin ihlalinin bulunduğundan bahsedilmesi mümkün değildir.

O halde mahkemece, davanın dayanağı olan Rekabet Kurulunun 08.03.2013 tarihli ve 13-13/198-100 sayılı kararının hukuka aykırı olduğunun idari yargı kararı ile tespit edilmiş olduğu ve davacı ile yapılan kredi sözleşmesi kapsamında rekabetin ihlal edilmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir..."

3.Değerlendirme

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı vekilinin temyiz dilekçesinde bahsettiği İzmir 5. Tüketici Mahkemesinin 2020/405 Esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden yapılan incelemesinde dava dosyası ile benzer nitelikte tespitleri taşıdığının ve dava dosyası ile çelişki oluşturmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz nedenlerinin reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.