"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/472 E., 2022/127 K.
HÜKÜM : Davanın kabulü
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili; tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili; davalıdan 28.08.2006 tarihinde Ankara ili Keçiören ilçesi Şehit Kubilay Mahallesinde bulunan 34359 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kat irtifakı kurulmuş mesken niteliğindeki 4 numaralı bağımsız bölümü 55.000 TL'ye satın aldığını, arsa sahipleri ile yüklenici ... arasında 18.04.2005 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, 31.06.2006 tarihinde bağımsız bölümlerin paylaşımına dair ek sözleşme yapıldığını, yüklenicinin süresinde teslim şartını yerine getirmediğini, dava dışı yüklenicinin 4 numaralı bağımsız bölümü ...'e, davalı ...'in de 28.08.2016 tarihinde kendisine satmış olduğunu, daha sonra arsa sahiplerinin yüklenici aleyhine Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/36 E. sayılı dosyası üzerinden dava açtıklarını, mahkemece sözleşmenin geriye doğru feshine karar verildiğini, böylece adına olan tapu kaydının iptal edildiğini, davalının ödemiş olduğu parayı vermediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 55.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili 06.12.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle; dava değerini 95.000 TL daha arttırarak, toplam alacağın 150.000 TL olarak ıslahına ve alacağa ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın davacıya satılmadığını, parasının da tarafından alınmadığını, sadece kayıt maliki olması nedeniyle satış işleminin tarafı gibi göründüğünü, yüklenici ile arasındaki ticari alışveriş ilişkisinden doğan alacağından dolayı dava konusu taşınmazın teminat olarak kendisine verildiğini, aslında yüklenicinin taşınmazı davacıya sattığını ve parasını da aldığını, bu satış işleminde taraf olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacının dava konusu 4 numaralı bağımsız bölümü davalıdan satın aldığı tarihte inşaatın mevcut durumunu görerek ve bilerek aldığı, davalının dava konusu bağımsız bölümle ilgili herhangi bir taahhüdü bulunmadığı, bağımsız bölümün arsa maliklerine ait bir bağımsız bölüm olduğu, davalının ise kendisinin bağımsız bölümü yükleniciden satın aldığını iddia ettiği, davalı ile yüklenici arasında düzenlenmiş bir satış sözleşmesinin ya da resmi senetin mevcut olmadığı, taraflar arasında yapılmış bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshinde davalının herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığı, binanın yapımı ile ilgili olarak bir taahhüdünün de olmadığı, davacının alacağını davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 31.01.2019 tarih ve 2016/5839 E., 2019/884 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın satım akdinden kaynaklanan zapta karşı tekeffül hükümlerine ilişkin olduğu, davacının davalıdan taşınmazı tapuda 28.06.2006 tarihinde satın aldığı, ancak arsa sahipleri tarafından açılan dava sonucunda davacı üzerindeki taşınmazın tapusunun iptaline karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği, mahkemece, zapta karşı tekeffül hükümleri nazara alınarak davacının, taşınmazın tapusunun iptali halinde ödediği bedeli davalıdan talep edip edemeyeceği konusunda inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dosya kapsamından davacının arsa sahiplerinin açtığı tapu iptali davasını davalıya ihbar etmediği, ancak Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin davasında yükleniciden 18 ve 20 numaralı daireleri satın alan davalının yetkilisi olduğu, ... İnşaat Şirketinin davalı sıfatı ile davada yer aldığı, davacı davalıya açılan davayı ihbar etmese de davalı satıcının ancak dava kendisine ihbar edilseydi ne yararına sonuç elde edeceğini kanıtladığı oranda sorumluluktan kurtulabileceği, davalı satıcı tarafından buna ilişkin dosyaya herhangi bir belge ve delil sunulmadığı, bu nedenle dava konusu olayda zapta karşı tekeffülün ihbar ve ispat külfeti şekli şartlarının da oluştuğu, Yargıtay'ın içtihatları doğrultusunda davacının zapta karşı tekeffül hükümlerinden yararlanarak Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin davacı adına kayıtlı tapu kaydının iptaline karar verildiği 27.12.2014 tarihi itibariyle ve dava tarihi itibariyle davacının taşınmazın güncel rayiç değeri olan 150.000 TL'yi davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 19.10.2022 tarihli ve 2022/5586 E., 2022/7956 K. sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; zapta karşı tekeffül koşullarının oluşmadığını, davacının zaptı bilmiyor olması hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kayden malik olduğunu ve doğrudan satış işleminin tarafı olmadığını, dava tarihi itibariyle davacının taşınmazın maliki olduğunu, rayiç bedelin hesaplama yönteminin gerekçesinin açık olmadığını, eksiklikler giderilmeden alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesi.
2.818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) Tamamen Zabıt Halinde başlıklı 192 nci maddesi şöyledir: (6098 Sayılı TBK 217 md.)
"Mebiin tamamen zaptolunması halinde beyi münfesih addolunur ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
1-Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek üzere tediye etmiş olduğu semenin faiziyle birlikte iadesini.
2-Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı.
3-Davayı bayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları.
4-Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları.
Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadı kabil olmadığını ispat etmedikçe müşteriye mebiin zaptı yüzünden terettüp eden diğer her türlü zararı da tazmin etmekle mükelleftir."
4.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 E., 2010/668 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:
"...Somut olayda, davacı alıcı ile davalı satıcı arasında tapuda yapılan gayrimenkul satım sözleşmesinin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına ve taşınmazın davacıya teslim edilmesine rağmen daha sonra üçüncü kişinin (Hazinenin) satım anında ve öncesinde mevcut olan, alıcı ve satıcının da bilmediği, bir ayni hakka dayanarak taşınmazın mahkeme kararı ile davacının elinden alınması söz konusudur.
Bu durumda mahkemece, zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanarak davacının gerçek ve güncel müspet zararına hükmedilmesi yönündeki kararı sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olup, direnme kararı yerindedir..."
5.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 23.06.2020 tarih ve 2020/2041 Esas, 2020/3299 Karar sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir:
"...BK'nun 189. maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." yazılıdır. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır.
Somut olayda, ihale yoluyla satış işlemi gerçekleştirilmiştir. Hâl böyle olunca, davalı belediye zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.12.2010 tarih ve 2010/13-618 E. ve 2010/668 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.
Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak, taşınmazın devrinin imkansız olduğu tarihteki rayiç değerinin tespit edilerek sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken, geçersiz satışlarda uygulanan denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplama yapan bilirkişi raporunu esas almak suretiyle yazılı şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozulması gerekirken zuhulen onandığı yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davacılar vekilinin karar düzeltme isteği kabul edilerek, Dairemizin önceki onama kararı kaldırılmış, mahkeme kararı açıklanan bu gerekçeyle bozulmuştur..."
3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemelerinin nihai kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulması 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 440 ıncı maddesinde sayılı sebeplerinin birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davalı vekilince ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.