"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/361 E., 2022/321 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... Vadisi 4. ve 5. Etapları Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında hissesini tapuda davalıya devrettiğini, 120 m2 daire teslimi konusunda davalı ile anlaştıklarını, edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafça dairenin teslimi için öngörülen sürenin fazlasıyla aşıldığını, 4 ve 5. Etap inşaatlarına başlanmadığını, yerini boşaltıp kiraya çıkmak zorunda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL geç teslimden kaynaklanan kira kaybının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla talebini 13.243,00 TL’ye yükseltmiştir.
Bozmadan sonra birleşen Ankara 4. Asliye Hukuk Mah.'nin 2016/402 E.2022/214 K. Sayılı Dosyası ile verdiği dava dilekçesinde ise, 26.09.2013 tarihinden dava tarihine kadar asıl dosyada talep edilmeyen dönem için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL, ıslah ile 28.402,50 TL'nin 26.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; açılan davanın yerinde olmadığını, taraflar arasında 14.06.2007 tarihli konut karşılığı sözleşme imzalandığını, sözleşmenin halen yürürlükte bulunduğunu, Belediye Meclisince de sözleşmenin yürürlüğünün devam etmesinin kararlaştırıldığını, projenin iptalinin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.04.2015 tarih ve 2013/419 E., 2015/188 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 13.243,00 TL alacağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, alacağın 10.000,00 TL'lik kısmına dava tarihinden itibaren, 3.243,00 TL'lik kısmı için de ıslah tarihi olan 18.03.2015 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay Kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 11.04.2016 tarih ve 2015/33202 E., 2016/10205 K. sayılı ilamıyla; “...mahkemece projenin kapsamı, yapılacak hukuki ve teknik tüm işlemler ... ... irdelenip proje kapsamında başka kişilere daire teslimi yapılıp yapılmadığı da araştırılmak suretiyle, üç kişilik bilirkişi kurulundan keşfen açıklamalı, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sözleşmeye göre teslimi taahhüt edilen dairenin teslimi için makul sürenin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 19.12.2017 tarih 2016/301 E., 2017/386 K. sayılı kararıyla; makul teslim süresinin dolmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 12/06/2020 tarih ve 2018/2331 E.- 2020/4632 K. sayılı ilamı ile; aynı konuda bozma yapılan emsal dosyalarda alınan raporlarla karşılaştırılıp davacı itirazlarını da karşılar şekilde bilirkişi kurulundan açıklamalı, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor alınarak sözleşmeye göre teslimi taahhüt edilen dairenin teslimi için makul sürenin tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, “Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi alanı için 9 yıl olarak kabul edilen makul sürenin, projelerin nitelik ve nicelikleri ile farklılıkları kıyaslandığında, ... Vadisi Son Etap Projesi için (bu proje ile ilgili olarak yapılan ilk imar planlarının iptal edilmesinden kaynaklanan süre dikkate alınmaksızın) en çok 5 yıl civarında olabileceği yönündeki bilirkişi görüşüne itibar edilmiş, Plan uygulama esaslarının 09.08.2010 tarihinde belirlendiği, bu tarihe kadar proje süresi olarak makul süre olarak belirlenen 5 yıllık sürenin 1 yılının imar, plan, proje ve ruhsat işlemleri için makul olacağı değerlendirildiğinde, kalan 4 yıllık sürede inşaatın sözleşme, inşaat ve yapı kullanım izin süreçlerinin tamamlanabileceği (3,5 yıl inşaat, 6 ay yapı kullanım izin süreci olarak değerlendirildiğinde), sonuç olarak dava konusu bağımsız bölümün tesliminin 2014 yılının 8.ayında (31.08.2014 olarak kabul edilmiştir.) gerçekleştirilebileceği kanaatine varılmıştır.
Asıl davada dava tarihi olan 26.09.2013 tarihine kadar, sözleşme konusu bağımsız bölümün teslim edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini talep edilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi, mevcut şart ve teknik kaidelere göre bağımsız bölümün tesliminin 31.08.2014 tarihinde yapılmasının makul olduğu değerlendirilmiş olduğundan, davacının dava tarihinde teslim için ön görülen sürenin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle asıl dava yönünden talep yerinde görülmediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada 26.09.2013 tarihinden dava tarihi olan 27.09.2016 tarihine kadar, sözleşme konusu bağımsız bölümün teslim edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini talep edilmiştir.
Bağımsız bölümün makul teslim süresine göre teslim edilmesi gereken tarih 31.08.2014 olarak tespit edilmiş olduğundan, davacının 31.08.2014 tarihinden 27.09.2016 tarihine kadar, hak sahibi olarak kendisine teslim edilmesi gereken brüt 120 m²'lik taşınmazın getirebileceği kira bedeli kadar zararının hesaplanması gerekmiş, dava konusu inşası planlanan taşınmaz ile resen alınan emsallerin bulundukları mevki, kent hizmetlerinden yararlanma imkanı, kullanım imkanları, ulaşım durumu, çevredeki gayrimenkul fiyatları ile emsal ve dava konusu taşınmazın bulunduğu çevredeki sosyo ekonomik, sosyo kültürel yapı, genel ekonomik durum ve asgari ... vergisi değerleri dikkate alınarak yapılan hesaplama ile de 31.08.2014-27.09.2016 arasındaki dönem için kira zararı 28.402,50 TL olarak hesaplandığı” gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı; bozma ilamında işaret edilen kararların farklı projelere ilişkin olduğunu, belirlenen makul sürenin yanlış hesaplandığını, ayrıca aynı projedeki başka bir taşınmaz için belirlenen emsal kira bedelinin daha yüksek olduğunu, emsal kira bedelinin hangi verilere göre hesaplandığının anlaşılamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
Davalı; sözleşme gereği hak sahibine kira yardımında bulunacağımıza dair bir taahhütlerinin bulunmadığını, projeye başlama süresinin idare dışındaki sebeplerden kaynaklandığını belirterek mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geç teslim nedeniyle uğranılan kira kaybı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda makul sürenin hesabında dava konusu taşınmazın bulunduğu projenin özelliklerinin dikkate alındığının anlaşılmasına göre mahkeme kararının doğru olduğu görülmekle tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.