"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/421 E., 2022/664 K.
Taraflar arasındaki malın ayıplı olmasından kaynaklanan bedel indirimi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Ankara Yenimahalle Turkuaz Vadisi Toplu Konut Projesi kapsamında bulunan B2-30 Blok 19 nolu daireyi 29.06.2006 tarihli sözleşme ile satın aldığını, 06.03.2010 tarihinde ihtirazi kayıt sunarak daireyi teslim aldığını, müvekkilinin sözleşme edimlerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafın yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi ilan ve broşürlerde yapılacak işlerin birinci sınıf kalitede olacağını vaat ettiğini fakat sitenin genel ve ortak alanlarının, dairelerin iç kısımlarının vaat edilenlere uygun olmadığını, davalı kurumdan daire satın alan herkesin lüks bir standartta yaşama beklentisi varken her türlü konuda mağdur olduklarını, daireyi teslim alırken dairedeki eksikliklere ilişkin ihtirazı kayıt sunduğunu ancak bu eksiklik ve kusurların giderilmediğinden daireyi kullanamadığını belirterek eksik ve kusurlu işler için şimdilik 1.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.09.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 8.031,62 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği ayıplı işlerle ilgili olarak ihbar mükellefiyetini yerine getirmediğini, dava konusu konutun sözleşmeye uygun olarak teslim edildiğini, davacı yanın bu hareketinin M.K nun 2. maddesine aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.05.2012 tarih 2011/179 Esas, 2012/496 karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesi'nin 2012/27863 E. 2013/5925 K. Sayılı ve 11.03.2013 tarihli kararıyla; ''Bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın eksik ve ayıplı olarak yapıldığı tespit edilmesine rağmen bu hususların maddi değerinin olmadığını kabul etmesi doğru değildir. Bilirkişi raporu bu haliyle kendisi içinde çelişkili olup hükme esas alınamaz. Bu durumda mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak dava konusu taşınmazda bulunan ve davacı tarafından teslim föyünde belirtilen eksiklik ve ayıpların değeri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle eksik ve çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.'' gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemenin 03.03.2015 tarih 2013/3344 Esas 2015/669 Karar sayılı kararı ile ; ''davanın kabulüne, 8.031,62-TL'nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,'' karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesi'nin 2015/23076 E. 2018/6318 K. Sayılı ve 29.05.2018 tarihli kararı ile ; '' Bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu nedenle davacının ıslahtan önceki talebi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir'' gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş ve bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
C. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 02.04.2019 tarih 2018/987 Esas 2019/120 Karar sayılı kararı ile ; ''Davanın kabulüne 1.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,'' karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 2022/709 E. 2022/1696 K. Sayılı ve 02.03.2022 tarihli kararı ile; ''28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi gerektiği'' gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş ve bozma sebebine göre, davalının tüm temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediğine karar verilmiştir.
3.Dairemizin bu kararına karşı davalı karar düzeltme isteminde bulunmuş, Dairemizin 21.06.2022 tarih 2022/4370 Esas, 2022/5990 Karar sayılı kararı ile davalının karar düzeltme dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Mahkememizin önceki kararı Yargıtay 3. Hukuk Dairesince bozmadan sonra da ıslah kurumunun işletilmesinin mümkün olduğundan bahisle bozulmuştur. Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Olaya, mevzuata, hukuka ve denetime açık olduğu cihetiyle Mahkememizce de itibar edilen bilirkişi raporunda 8.031,62-TL'lik değer düşüklüğünün tespit edildiği bildirilmiştir. Yapılan yargılama sırasında 26/09/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davacı talebini 8.031,62 TL olarak ıslah etmiştir. Açıklanan sebeplerle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.'' gerekçesiyle davanın kabulüne, 8.031,62 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının konutu teslim aldıktan sonra herhangi bir ayıp ihbarında bulunmadığını, konut tespit föyünde yer alan tüm eksikliklerin tamamlandığını, dava konusu projenin lüks konut olmadığını, bu nedenle değer kaybına hükmedilmesinin yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, malın ayıplı olmasından kaynaklanan bedel indirimi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 4. Maddesi; '' (1)Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. (2) Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.''
2-28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 177/2. Maddesi; ''Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.''
3-09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı; ''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir."şeklindedir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uymakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
27.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.