"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVA TARİHİ : 24.09.2018
KARAR : Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/372 E., 2022/130 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düsünüldü:
I. DAVA
Davacı; tarımsal sulama aboneliği için trafo ve sayaç taktırdığını, davalı şirket tarafından 2012 yılında borcu olduğu gerekçesiyle elektriğin kesildiğini, elektrik kullanım borcu nedeniyle başlatılan icra takibine itiraz edilmesinin ardından açılan itirazın iptali davasının reddedildiğini, talep edilmesine rağmen elektriğin verilmediğini, bu sırada hem kendi tarlasını hem de komşu taşınmazları ekerek geçimini sağladığını, elektriğin kesilmesi neticesinde geçimini sağlayamadığını, sulama yapamadığı için pancar, kabak ve soğan ekiminden dolayı maddi zararı oluştuğunu, tarlada kullandığı dalgıç pompanın kullanılamaz hale geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL'nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının 2008 yılında başvuru yaparak elektriğin kapatılmasını talep ettiğini, 2008-2013 yıllarında her hangi bir tüketim kaydı bulunmadığını, 2013/10 döneminde enerjinin aktif olduğu tespit edilerek, sayaçta tüketim kaydı bulunması nedeniyle borcundan dolayı kesme işleminin 12.10.2013 tarihinde yapıldığını, belirtilen borca ilişkin icra takibi başlatıldığını, davacının itirazında söz konusu araziyi işlemediğini, nadas ve mera olarak bıraktığını ifade ettiğini, kazancından mahrum kalma durumunun bulunmadığını, elektriğin açılması yönünde ilgili süreler içerisinde başvuruda bulunmadığını, dalgıç pompanın kullanılmaz hale gelmesi ile elektrik kesilmesi arasında illiyet bağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının elektriğin kapanması için davalı şirkete 2008 yılında talepte bulunduğu hususunun tarafların kabulünde olduğu, elektrik mühendisi bilirkişi raporuna göre kaçak elektrik kullanımının 2009-2011 yılları arasında gerçekleştiği ve fatura bedelinin uygun belirlendiği, davalı şirket tarafından davacı hakkında belgeye dayanmadan 2013 yılında icra takibi başlatıldığı, takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında davacı vekilinin 2015 yılında verdiği cevap dilekçesinde, müvekkilinin yaklaşık 7 yıl önce köyden taşındığını, tarlayı bu tarihten sonra hiç ekmediğini, tarlayı kimseye de kullandırmadığını, müvekkilinin 2008 yılında elektriğin kapanması için müracaat ettiğini ve tamamen elektriğini kapatığını, müvekkilini 7 sene önce tarlanın 20 dekarlık bölümünü kullandığını, kullanılan alana bakıldığında gelen faturanın yüksek olduğunu belirterek müvekkilinin kuruma borcunun bulunmadığını beyan ettiğinin görüldüğü, ziraat bilirkişi raporu ile taşınmazda kuru tarımın da yapılabileceği, elektrik kesintisinin zarara sebebiyet vermeyeceği, makine mühendisi bilirkişi raporuna göre de, elektrik kesintisi ile pompanın bozulması arasında illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; 2012 yılında işlerinin bitmesinin ardından başvuru yaparak elektriği kapattırdığını, 2013 yılında tekrar açtırmak istediğinde davalı şirket tarafından kabul edilmediğini, borcu olduğu ve kaçak kullandığı belirtilerek elektrik kullanımının imkansızlaştırıldığını, aleyhe açılan icra takibine itirazın iptali davasının belge sunulmaması nedeniyle reddedildiğini, kullanılan taşınmazların icar ve tapu bilgilerinin ibraz edildiğini, ilgili dönemde sulama yapamadığını, kuru tarım olsa dahi suya ihtiyaç bulunduğunu, dalgıç pompaya ilişkin değerlendirmenin doğru olmadığını, 2009 yılında alındığını, kullanım yapmadığı halde elektriği kesilerek haksız borç çıkarıldığını, raporlara itirazlarının dikkate alınmadığını, 2008 yılından sonra elektrik kullanılmadığını, buna rağmen yüklü borç çıkarıldığını, dalgıç pompanın haksız kesinti neticesinde bakımının yapılamadığını, yeni abonelik için ödenen bedelin iade edildiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporundaki tespit, hesaplama ve sair değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, Mahkemenin delilleri takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Temyize konu uyuşmazlık, davalı şirket tarafından elektriğin kullandırılmaması suretiyle yaratılan muarazaya bağlı olarak oluştuğu iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun "D.İspat Kuralları/1.İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
2. Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
3. Aynı Kanun'un 188 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Tarafların veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez." hükmü yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacı tarafın daha önce açılan itirazın iptali davasındaki 2015 tarihli beyanında, yaklaşık 7 yıl önce köyden taşındığını, tarlayı bu tarihten sonra hiç ekmediğini beyan etmesine, bilirkişi raporları kapsamında kuru tarım yapılabileceği ve dalgıç pompaya yönelik zarara ilişkin illiyet bağı kurulamadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.