"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3416 E., 2022/2510 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/273 E., 2021/347 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu ... İlçesi, ... Mahallesi 47357 Ada 1 Parselde kayıtlı taşınmazda bulunan D blok 2 nolu bağımsız bölümün müvekkili tarafından 19.10.2012 tarihinde davalıdan 127.500,00 TL bedel ile satın alındığını, dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak yüklenici ile arsa sahipleri arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin Sincan Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2011/222-2012/393 sayılı kararı ile geriye etkili olarak feshedildiğini ve kararın kesinleştiğini, arsa sahiplerinin açtıkları tapu iptali ve tescil davasının Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldüğünü ve dava konusu taşınmazın müvekkili adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu itibarla ister sözleşme ilişkisi isterse sebepsiz zenginleşme ilişkisi nedeniyle davalının sorumluluğunun bulunduğunu, davalıya ödenen 127.500,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince, ödeme tarihi olan 19.10.2012 tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı miktarın tespit edilip bu miktarın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 29.09.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; dava değerinin 211.123,21 TL artırılması suretiyle toplam 338.623,21 TL alacağın, 127.500 TL’sinin dava tarihinden, 211.123,21 TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde sözü edilen taşınmazın alacaklısı Kuveyt ... Bankası olan icra dosyası üzerinden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takip dosyasından yapılan satışta müvekkiline ihale edildiğini, müvekkili yönünden herhangi bir kötüniyet iddiasının olmayacağını, müvekkilinin davacı gibi yapının hali hazır durumuna ve taşınmazın kamu otoritesi tarafından satışa arz edilmesine güvenerek ihaleye katıldığını, temelinde bu ilişkiler zincirinin muhatabının icra dosyası alacaklısı banka ile icra dosyasının borçluları olduğunu, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın ihbar taleplerinin kabulü ile davanın öncelikli olarak Kuveyt ... Bankası A.Ş.ye ihbar edilmesini, husumet itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Yüksek Yargıtay emsal içtihatlarında vurgulandığı üzere, davacının satış tarihindeki taşınmaz bedelini tam olarak ödemesine rağmen dava dışı arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki hukuki uyuşmazlık sonucu davacının tapusunun iptal edilmiş olduğu ve buna ilişkin kararın 03.02.2021 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu, ifanın imkansız hale geldiği tarihin 03.02.2021 tarihi olduğu ve dava tarihinden sonraki bir tarih olduğu gözetildiğinde dava tarihinin esas alınması gerektiği, denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaba ilişkin dosya kapsamında aldırılan rapora göre bedelin dava tarihi itibariyle 338.623,21 TL olduğu görülmekle her ne kadar mahkemece rayiç bedel tespiti için rapor aldırılmamış olsa da dosya arasına alınan Ankara Batı 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261 Esas sayılı dosyasında 2015 yılı 1. ayı için dava konusu taşınmazın değerinin 200.000,00 TL olarak bulunduğu ve dosyanın yüksek mahkeme denetiminden geçtiği ve eldeki davanın 2019 yılı 8. ayında açıldığı, bu nedenle 2015 yılı için belirlenen bedelin maliyet çizelgesinin dava tarihindeki orana eskale edilmesi ile (resmi maliyet verileri üzerinden hesaplama yapılarak eskale edilmiştir.) dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle bedelinin 380.338,99 TL olarak basit hesap yöntemi ile mahkemece resen hesaplandığı, bu kapsamda denkleştirici adalet ilkesi gereğince belirlenen bedelin rayiç değerin altında kaldığı ve ifanın imkansız hale geldiği tarihin ise dava tarihinden sonra olması nedeniyle dava tarihinin esas alınması gerektiği'' gerekçesiyle davacı tarafça davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile 338.623,21 TL'nin dava dilekçesi ile talep edilen 127.500,00 TL'sinin dava (05.08.2019) tarihinden itibaren, bakiye 211.123,21 TL'nin ise ıslah tarihi olan (29.09.2020) tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece ifanın imkansız olduğu tarihin yanlış belirlendiğini, Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/19 E., 2016/107 K. sayılı kararının Yargıtay'dan geçerek kendisi yönünden 10.06.2019 tarihinde kesinleştiğini, ifanın imkansız hale geldiği tarihin 10.06.2019 tarihi olduğunu, ifanın imkansız hale geldiği tarihin dava tarihinden önce olduğunu, Mahkemenin bu tarihteki taşınmazın rayiç bedelini belirlemediğini, usul ve yasaya aykırı şekilde Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261 E. sayılı dosyasında 2015 yılı 1. ayı için belirlenen bedeli dava tarihindeki bedele eskale ederek bulduğu bedele bile itibar etmediğini, taşınmazın tapulu olması, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olması nedeniyle ifanın imkansız hale geldiği tarihteki rayiç bedelin yöntemine uygun şekilde belirlenerek bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda TBK'nın zapttan kaynaklanan sorumluluk haline ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğini, dava konusu taşınmazın icra takip dosyasından yapılan satışta ihale üzerine 16.03.2012 tarihinde kendi adına tapuda tescil edildiğini, akabinde ... piyasa koşullarında davacıya satıldığını, kötüniyetli olmadığını, bu ilişkiler zincirinin muhatabının icra dosyası alacaklısı banka ile icra dosyasının borçluları olduğunu, ödenen meblağın denkleştirici adalet ilkesi çerçevesinde ulaştığı miktarın kendisinden talep edilmesinin adalet ilkeleri ile bağdaşmadığını, kamu otoritesinin ihalesine katılıp ona güvendiğini, kabul halinde davacının elde etmeyi ihmal ettiği (yapı bedeli) bedel mahsup edildikten sonra kalan paranın yasal faiziyle iadesine karar verilmesi gerektiğini, davacının hukukçu olup görevi itibariyle kat irtifakı tapusu ile anılan taşınmazı satın aldığını bildiğini, taşınmazın icra ihalesinden satın alındığını bildiğini, davacının bilgisi ve eğitimiyle bu tehlikenin kendisi için var olduğunu bildiğinin kabulü gerektiğini, bu sebeple kendisine sorumluluk yüklenemeyeceğini, bir an için kendisine sorumluluk atfedileceği kabul edilse dahi o zaman sözleşme arsa sahipleri tarafından geriye yönelik olarak fesih edildiğine göre arsa sahipleri yapı bedelini son kayıt malikine ödemekle yükümlü olup davacının arsa sahiplerinden son kayıt maliki olarak yapı bedelini talep ... etmediği sorularak talep etmediyse ihmal ettiği bu yapı bedelinin davacının talebinden mahsup edilmesi gerektiğini, mahsuptan sonra kalan bedelin ancak yasal faiziyle talep edilebileceğine dair yasal hükümlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini, somut olayda denkleştirici adalet ilkesi yerine fedakarlığın denkleştirilmesi kuralının uygulanması gerektiğini, eksik raporla hüküm kurulamayacağını, zamanaşımı dahil savunmalarının dikkate alınmadan karar verildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, davacının satış bedeli olarak ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ödeme tarihinden dava tarihine kadar ulaştığı miktarın tespit ve tahsilini istemiş olması, istinaf aşamasında talebin değiştirilememesi, talep uyarınca alınan ve hükme esas yapılan bilirkişi raporunun yeterli, denetime elverişli ve somut olayın özelliklerine uygun olması, zamanaşımı süresinin dolmaması ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı'' gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1/b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, bu nedenle sorumluluk atfedilemeyeceğini, davacının denkleştirici adalet ilkesi gereği talebinin adalet ilkesi ile bağdaşmayacağını, kabul halinde uygulanması gereken hükmün davacının elde etmeyi ihmal ettiği (yapı bedeli) mahsup edildikten sonra kalan paranın yasal faiziyle iadesine göre hüküm tesisi olduğunu, davacının hukukçu olup kat irtifakı tapusu ile anılan taşınmazı satın aldığını bildiğini, taraflar arasındaki somut olayda denkleştirici adalet ilkesi yerine bilakis fedakarlığın denkleştirilmesi kuralının uygulanması gerektiğini, dosyaya sunulan eksik raporla hüküm kurmanın mümkün olmadığını, yerel mahkemenin zamanaşımı dahil kabul edilebilir tüm savunmalarını dikkate almadan davanın kabulüne karar verdiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalıdan satın alınan taşınmaz hakkında, taşınmazın bulunduğu arsa malikleri ile yüklenici arasında imzalanan sözleşmenin feshedilmesi ve taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptali ile arsa maliki adına tescili üzerine, davacının davalıya ödediği satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesi gereğince iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ''Sebepsiz Zenginleşmeden ... Borç İlişkileri'' başlıklı bölümünde yer ... 77 nci maddesi; ''Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.''
2. 6098 sayılı Kanun'un ''
zamanaşımı'' başlıklı 82 nci maddesinin birinci fıkrası; ''Sebepsiz zenginleşmeden ... istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.''
3.Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına ve davalı vekilinin temyiz sebeplerine göre, davalı vekili mahkemece zamanaşımına yönelik savunmalarının dikkate alınmadığını beyan etmişse de, Ankara Batı 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/19 E., 2016/107 K. sayılı dosyasının incelenmesinde; dava dışı arsa malikleri tarafından dosyamız davacısı ... aleyhine, davalı adına kayıtlı 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar adına hisseleri oranında her türlü takyidattan arındırılmış olarak tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle 16.01.2015 tarihinde dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 19.04.2016 tarihinde ''Davanın kabulü ile; Ankara ili Etimesgut ilçesi Alsancak Mahallesi 47357 ada 1 parsel D Blok 2 bağımsız bölüm nolu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile 1/6 şar hisseli olarak davacılar adına tesciline' karar verildiği, kararın temyiz edildiği, davalı ...'in temyiz talebinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.06.2018 tarihli ve 2018/997 E. 2018/2571 K. sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın dahili davalılar lehine bu şekilde dava açılamayacağı bu taraflar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminde bulunduğu ve karar düzeltme talebinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 10.06.2019 tarihli ve 2018/4858 E., 2019/2659 K. sayılı kararı ile reddedildiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince ifanın imkansız hale geldiği tarih 03.02.2021 olarak belirtilmişse de kararın ... yönünden 10.06.2019 tarihinde kesinleştiği ve ifanın bu tarih itibariyle imkansız hale geldiği ve eldeki davanın da 05.08.2019 tarihinde açıldığı ve davacının 29.09.2020 tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan talep artırımında bulunduğu, haklı bir sebep olmaksızın zenginleşen davalının bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlü olduğu, dosyada hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.