Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8618 E. 2023/470 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kiralanan taşınmaz üzerinde bulunan yapıların amortisman bedellerinin davacı tarafından tahsili istemine ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. arasında yapılan kira sözleşmesi kapsamındaki arazi üzerine inşa edilen çelik siloların mülkiyetinin kesin hükümle davalıya ait olduğunun tespit edilmesi ve davacının amortisman bedellerini tahsil edebilmesi için mülkiyet hakkına sahip olması gerektiği gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/72 E., 2021/421 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalının kullandığı dört adet çelik yağlı tohum ambarının davacıya ait olup demirbaş kayıtlarında yer aldığını, bunların davalı şirketçe kullanılmakta olduğunu, söz konusu çelik silolar davacı tarafından kullanılmadığından gider olarak matrahtan düşülemediğini ve karşılık ayrıldığını, 2004 yılına kadar tüm amortisman bedellerinin davalı tarafından ödenmesine karşın bu tarihten sonra ödenmemeye başlandığını, 2004 ve 2005 yılları amortisman bedelleri için davalı adına faturalar düzenlendiğini, davalının 2004 yılı amortisman faturasına itiraz etmemekle birlikte bir ödemede de bulunmadığını, 2005 yılı faturasını ise iade ettiğini, davalı tarafından kullanılan siloların yıpranma bedellerini davalının ödemesinin gerektiğini ileri sürerek; toplam 40.057,30 TL alacağın ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; Davalı ile Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. arasında, 01.07.1979 ve sonrasında yapılan sözleşme gereği davalıya ait arazi üzerine söz konusu tesislerin yapıldığını ve halen de kullanıldığını, davacının taraf sıfatının bulunmadığını, kira sözleşmeleri içeriğine göre, projeler bittiğinden tesislerin fabrikaya devrinin gerektiğini, proje ve eklerinin celbinden sonra davacının amortisman bedellerini hak edip etmediğinin ortaya çıkacağını, bunun yanı sıra enflasyon muhasebesi ile ilgili husus ortaya çıkana kadar davalının % 4 üzerinden amortisman bedellerini davacıya ödediğini, ancak davacının son talebinde bu oranı yıllık % 4 üzerinden değil de Vergi Usul Kanunu’na göre aylık % 2 gibi bir orana çekmeye çalıştığını, bunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine amortisman bedeline KDV uygulanmasının nedeninin anlaşılamadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29.09.2009 tarihli ve 2006/468 E., 2009/395 K. sayılı ilamıyla; davanın kabulü ile 20.028,65 TL'nin 28.04.2006 tarihinden 20.028,65 TL'nin 29.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 13.03.2012 tarihli ve 2012/1416 E., 2012/3971 K. sayılı ilamla; "...Mahkemece, öncelikle her iki tarafın ticari defter ve belgeleri ile demirbaş kayıtları üzerinde, konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle inceleme yaptırılarak, 2004 yılına ait amortisman faturasının tebliğ edilip edilmediği, davalının kayıtlarına işlenip işlenmediği, bu şekilde fatura içeriğinin kesinleşip kesinleşmediği hususu üzerinde durulması, kesinleşmediğinin anlaşılması halinde, önceki yıllardaki amortisman hesaplamaları, hesaplama şekli ve ödemeleri üzerinde durularak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna göre, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 17.04.2015 tarihli ve 2012/254 E., 2015/475 K. sayılı ilamıyla; davanın kabulüne, 20.028,65 TL'nin 29.04.2005 tarihinden, 20.028,65 TL'nin 28.04.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.11.2015 tarihli ve 2015/7493 E., 2015/9657 K. sayılı ilamla; davalı kiracının 28/9/2009 tarihinde açmış olduğu, halen Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/54 E. sayılı dosyası ile derdest olan davanın, davaya konu kira sözleşmesi çerçevesinde arazi üzerine yapılan bina ve tesisler için, mülkiyet iddiası ile ilgili mülkiyetin tespiti davası olup, dava konusunun ise kira sözleşmesine göre yapılan yağlı tohum ambarlarının amortisman bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğundan öncelikle mülkiyet iddiasının çözüme kavuşturulması gerekeceğinden, işbu davanın kesinleşmesinin beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kesinleşen Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01.12.2016 tarihli ve 2011/54 E., 2016/516 K. sayılı kararı ile 4 adet çelik silonun davalıya aidiyetine karar verildiği bu nedenle davacının silolardan amortisman bedellerini tahsil edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz sebepleri

Davacı vekili; tüm beyanları ve resen tespit edilecek hususlar gözetilerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 24.10.2022 tarihli ve 2022/6799 E., 2022/8118 K. sayılı ilamıyla, hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili; verilen kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kiralananda bulunan taşınmazların amortisman bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6 ncı maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. Aynı Kanun’un "Mülkiyet hakkının içeriği” kenar başlıklı 683 üncü maddesine göre ise; bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Bir zapt tehlikesinin bulunması hâlinde malikin, yani alıcının, bu yetkilerini kullanması engellenmiş, mülkiyet hakkı gereği gibi kullanılamamış olur. Bu nedenle satım hukukunda zapta karşı tekeffül sorumluluğunun varlığı zorunludur.

4. HMK’nın 204 üncü maddesinin birinci fıkrasında; ilamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılacağı belirtilmiştir.

5. Kesin delil, yanları ve hakimi bağlayan, bu tip delillerle kanıtlanan olayın hukuksal doğru olarak kabul edilmesi gereken delillerdir. Hakimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur. Bu biçimde ispatlanan hususu doğru kabul etmek zorundadır. Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup bunlar, ikrar, senet, yemin ve kesin hükümdür (Hukuk Genel Kurulu'nun 02.11.2011 tarihli ve 2011/2-561 E., 2011/668 K. sayılı ilamı).

3. Değerlendirme

1.Yargıtay kararının düzeltilmesi 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Mahkemece bozma ilamına uyularak kesin delil niteliğindeki Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.12.2016 tarihli ve 2011/54 E., 2016/516 K. sayılı kararı değerlendirilmek suretiyle karar verildiği dolayısıyla davacı tarafın karar düzeltme dilekçesinde bildirdiği sebeplerin Dairece verilen onama kararının düzeltilmesini gerektirecek nitelikte bulunmadığı anlaşılmıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine, 07.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.