Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8634 E. 2023/782 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı avukatın, takip ettiği icra dosyasından tahsil ettiği paraları müvekkiline ödeyip ödemediği noktasında çıkan ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı avukatın, müvekkili adına tahsil ettiği paraları ödediğine dair iddiasını ispatlayamaması ve bozma kararına uyularak yapılan yargılamada davalının hesap verme yükümlülüğünü yerine getiremediğinin tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkemenin davacı lehine verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/161 E., 2022/388 K.

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA

KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulüne

TEMYİZ EDENLER : Davalı vekili ve feri müdahil vekili

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Asıl davada davacı: davalı ile aralarında vekalet sözleşmesi bulunduğunu, davalı tarafından dava dışı Cem Baklavacı aleyhine başlatılan icra takip dosyasından tahsil edilen paraların ödenmemesi nedeniyle haklı olarak azledildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 7.500 TL alacağın tahsil tarihlerinden itibaren en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birinci bozma kararından sonra açılan ve asıl dava ile birleşen davada davacı; icra takip dosyasından tahsil edilip de ödenmeyen bakiye 28.500 TL'nin davalıya yapılan ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı asıl ve birleşen davada; ablasının davacının eski eşi olduğunu, ablası ile aralarındaki geçimsizlik nedeni ile açılan boşanma davasında ablasının vekilliğini üstlenmesi nedeniyle davacı tarafından azledildiğini, 2003, 2005 ve 2006 yıllarında takip edilen icra dosyaları nedeniyle hem davacıya hem de eşi olan ablasına ödeme yapılarak makbuz alındığını, istemin zamanaşımına uğradığını savunarak, asıl ve birleşen davanın reddini istemiş; davalı vekili 27.06.2022 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesinin vekilin hesap verme yükümlülüğü tanık beyanları ile ispatlandığından ek davanın zamanaşımına uğradığını, davacıya verilen hesaba ilişkin yemin teklif ettiklerini, bu nedenlerle cevap dilekçesini ıslah ettiklerini bildirmiştir.

2.Müdahale talebinde bulunan; davacının damadı olduğunu, davalının ise oğlu olup yanında sigortalı olarak çalıştığını, davanın kaybedilmesi halinde rücu hakkı doğacağını belirterek, feri müdahale talebinin kabulü ile tanıklarının dinlenilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin, 15.11.2011 tarihli ve 2010/339 E., 2011/338 K. sayılı kararıyla; davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26.09.2012 tarihli ve 2012/2767 E., 2012/21248 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece, taleple ilgili olarak Borçlar Kanunu'nun 126 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanması gerekirken yanlış gerekçe ile Avukatlık Kanunu'nun 40 ıncı maddesi gereğince bir yıllık zamanaşımı süresi uygulanarak davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 10.09.2015 tarihli ve 2013/275 E., 2015/389 K. sayılı kararla; asıl davanın, davacı ile davalı arasındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle davacıya yapılan ödemeler için belge alınmamasının hayatın olağan akışına ve akrabalar arasındaki güvene uygun bir davranış olduğu gerekçesiyle reddine; birleşen davanın, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.04.2018 tarihli ve 2015/37133 E., 2018/5014 K. sayılı ilamıyla; birleşen dava yönünden, iade borcunda muacceliyetin, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlayacağı hususu gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği, asıl dava yönünden, miktar itibariyle ve tarafların akrabalık ilişkisine göre tanık dinlenemeyeceğinden savcılık dosyasındaki deliller değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmeden karar bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 12.11.2020 tarihli ve 2020/182 E., 2020/328 K. sayılı kararla; davacı ile avukatı olan davalının kardeşinin evli oldukları, davacının eşi ile aralarında geçimsizlik çıkmadan önce avukatın tahsil ettiği paraları ödemediği yönünde herhangi bir iddia ileri sürmediği, tahsilatın yapıldığı tarihte borçlu ile aralarındaki akrabalık ilişkisi nedeniyle tahsil edilen alacağı için davalı avukatın belge almamasının hayatın olağan akışına uygun olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

2.Dairece verilen 04.11.2021 tarihli ve 2021/298 E., 2021/10939 K. sayılı ilamla; Mahkemece bozmaya uyma kararı verildiği halde, sadece savcılık dosyasında ifadesi alınan Cem Baklavacı'nın beyanlarının nazara alınması suretiyle bozma gereğinin yerine getirilmediği, bu nedenle savcılık dosyasındaki tanık beyanları haricindeki delillerin tek tek incelenip değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı vekilin hesap verme yükümlülüğünü ve müvekkili nam ve hesabına aldıklarını davacıya ödediğini kanıtlayamadığı, davalı her ne kadar cevap dilekçesini ıslah etmiş ise de, bozmaya uyulmakla davacı yararına usuli kazanmış hak doğduğundan davalının ıslah yoluyla ileri sürdüğü hususların dikkate alınamayacağı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, 7.500 TL alacağın 1.966 TL'sinin 25.10.2005 tarihinden, 2.000 TL'sinin 07.12.2005 tarihinden, 1.000 TL'sinin 07.01.2006 tarihinden, 2.534 TL' sinin 21.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte; birleşen davanın kabulü ile 28.500 TL alacağın 7.466 TL'sinin 21.08.2006 tarihinden, 10.000 TL'sinin 17.10.2006 tarihinden, 10.000 TL'sinin 17.11.2006 tarihinden, 1.034 TL'sinin 13.07.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asıl ve feri müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı asıl ve feri müdahil vekili; savcılık dosyasındaki delillerin tek tek incelenmediğini, davacının eşine yapılan ödemelerden haberdar olup onay verdiğini, makbuzların savcılık dosyasında bulunduğunu, makbuzlu ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği tarihlerde tahsilat yapılmadığını, bu hususun raporda da belirtildiğini, 7.000 TL yönünden davanın reddi gerektiğini, cevap dilekçesini ıslah ederek yemin teklifinde bulunduklarını, yemin teklifinin davacının kazanılmış hakkını ortadan kaldıran bir durum olmadığını, her iki dava bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin

usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl ve birleşen davada uyuşmazlık, davalı vekil tarafından takip edilen icra dosyasından tahsil edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Vekil, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 390 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre; vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Aynı Kanun'un 392 inci maddesi uyarınca vekil, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğü doğacaktır.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, özellikle davalının takip dosyasına ait borcun tamamının tahsil edilerek davacıya ödendiğine dair beyanlarına ve bu doğrultuda yapılan hesaplamaya, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına, Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı asıl ve feri müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.