"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2209 E., 2022/1511 K.
DAVA TARİHİ : 21.10.2021
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2021/140 E., 2022/13 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı banka vekili; davalıların murisi ... ... ile aralarında 17.02.2021 tarihli bireysel kredi sözleşmesi akdedildiğini, ... 1. Noterliğinin 09.07.2021 tarihli ve 9719 yevmiye sayılı hesap kat ihtarnamesi uyarınca müvekkili bankanın 129.586,25 TL alacağının muaccel hale geldiğini, murisin vefatı üzerine alacağın davalı mirasçılardan talep edildiğini ancak davalıların herhangi bir ödeme yapmadıklarını, ... İcra Müdürlüğünün 2021/2300 E. sayılı dosya ile mirasçılar aleyhine takip başlatıldığını, borçlularla yapılan arabuluculuk görüşmesi sonucu anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, borçlu davalıların icra takibine itirazının kötü niyetli olduğunu belirterek itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacı banka tarafından verilen kredi borcunun vefat halinde 91619606 poliçe numarası ile ...ve Emeklilik A.Ş. tarafından sigorta teminatı kapsamına alındığını, kredi borçlusu murisin kredi ödemeleri bitmeden vefat ettiğini, bu durumda kalan borcun teminatı veren sigorta şirketi tarafından ödenmesi gerektiğini, muris ... ...'nin kanser hastası olduğundan ölene kadar haberdar olmadığını, moralinin bozulmasını istemedikleri için ailesinin kendisine hastalığını söylemediğini, murisin tedavi için ilaç kullandığını ancak kanser olduğunu bilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesinin zorunlu olduğu, bu hususun, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartı olduğu, bankanın sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabileceği, kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeleceği, bu nedenle bankanın alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmesi gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalıların murisinin kullanmış olduğu tüketici kredisinden kaynaklandığı, sigorta poliçesi incelendiğinde davacı bankanın poliçede daini mürtehin olduğunun anlaşıldığı, davacı bankanın öncelikle poliçeden kaynaklanan hakkına dayanarak poliçe düzenleyen Türkiye Hayat ve Emeklilik A.Ş. hakkında hukuki yollara başvurarak tüm hukuki yolları tüketmesi ve sonuç alınamaması halinde davalı mirasçılara yönelmesi gerekirken, sigorta şirketinin menfi yanıtına karşı hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden doğrudan davalı mirasçılara karşı takip yapması ve dava açması usul ve yasaya aykırı olduğundan açılan davanın HMK'nın 114/1-h ve 115 inci maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle, usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; yasal prosedür olarak hayat sigortası yapıldığını ancak bankanın kredi başvurusunda bulunan tüketicinin beyanlarını teyit etmek, sağlık durumlarını gözetmek gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, mirasçıların borçtan kurtulmaya yönelik olarak murislerinin hastalığını bilmediği iddiasının asılsız olduğunu, murisin kanser nedeniyle vefat ettiğini, sigorta şirketinin ölüm ile gizlenen hastalık arasında illiyet bağı bulunması nedeniyle ödeme yapmadığını, bu durumda da murisin borcundan mirası kül halinde kabul eden mirasçıların sorumlu olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirilmesine, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunmasına, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulmasına, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edilmesine, Mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olmasına, Mahkeme hükmünün yasal unsurları taşımasına, kararda kamu düzenine aykırı bir yönün de bulunmamasına göre ve özellikle Yargıtay(kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/48719 E., 2016/4662 K. sayılı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2021/2613 E., 2021/5519 K. sayılı içtihatları gözetilerek davacı bankanın sigorta şirketine karşı tüm hukuki başvuru yollarını tüketmeden davalı mirasçılardan talepte bulunamayacak olması karşısında, İlk Derece Mahkemesince vaktinden evvel açılan davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup davacı tarafından ileri sürülen istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmakla ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 2021/140 E., 2022/13 K. sayılı dosyasında verilen 08.02.2022 tarihli kararı usul ve yasal düzenlemelere uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kanunun kötü niyeti korumayacağını, murisin kanser hastalığını bilmeme olasılığını kanun koyucunun korumayacağını, bilmemenin geçerli bir mazeret olarak değerlendirilemeyeceğini, yerel Mahkeme tarafından verilen kararın adeta bütün ölümcül hastalığa sahip olan kişilerin kredi çekmesine teşvik niteliğinde olduğunu, murisin vefatı ile kanser hastalığı arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunun araştırılması gerektiğini, hastalığına ilişkin olarak tedavi olup, ilaç kullanan birisinin hastalığını bilmediğini ileri sürmenin yargı merciilerini kandırmak olduğunu, kanser gibi bir hastalıkta doktor kontrolüne tabi olmadan ilaç kullanılmasının mümkün olmadığını, onkoloji doktoruna giden, onkoloji doktorunun verdiği ilaçları kullanan murisin hastalığını bilmemesinin mümkün olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; murisin kredi borcunun tahsili için mirasçılar aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu'nun dava şartları başlıklı 114 üncü maddesinin 1-h maddesinde ; "Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" dava şartlarından sayılmış, 115 inci maddesinin ikinci fıkrasında da; "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir." düzenlemesi getirilmiştir.
2. Dairemizin 10.04.2023 tarihli ve 2023/856 E., 2023/1011 K. sayılı kararında; "...10. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır.
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka, alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Medeni Kanun'un 2. maddesinde, "Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, tüm hukuki yollar kredi kuruluşu banka tarafından tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılmış olması, dürüstlük kuralına uygun düşmemektedir.
11. Bu itibarla; davacı kredi kuruluşu banka tarafından kredi borcunu ödemeyen yasal mirasçılara karşı açılan eldeki dava, banka tarafından sigorta bedelinin elde edilmesi için başvurabilecek hukukî yollar tüketilmediği için erken açılan dava niteliğindedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 18.02.2022 tarihli ve 2019/5 E., 2022/1 K. sayılı kararında; ifa zamanı gelmemiş (vadesi gelmemiş, muaccel olmayan, müeccel) bir alacak için açılmış dava, erken açılmış dava niteliğinde olduğundan, bu davanın açılmasında henüz hukukî yarar bulunmadığı, o nedenle, HMK'nın 114/1-h bendinde dava şartları arasında sayılan hukukî yararın bulunmadığı durumda, davanın esastan değil, HMK'nın 115/2. maddesi gereği usulden reddine karar verilmesi gerekir." denilmiştir.
3. Dairemizin 11.05.2022 tarihli ve 2022/3223 E., 2022/4460 K. sayılı kararında; "... tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir." denilmiştir.
4. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.02.2020 tarihli ve 2017/639 E., 2020/1772 K. sayılı kararında; "...tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle, hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi zorunludur. Bu husus, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartıdır. Banka sadece poliçe limitinin yeterli olmadığı bakiye alacak için tüketicinin mirasçılarından talepte bulunabilir. Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatması, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigorta yapılmasına duyulan güven ve itimadı da zedeler. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir." denilmiştir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı kredi kuruluşu banka tarafından kredi borcunu ödemeyen yasal mirasçılara karşı açılan eldeki davanın, banka tarafından sigorta bedelinin elde edilmesi için başvurabilecek hukukî yollar tüketilmediği için erken açılan dava niteliğinde olduğu, kararın yerleşmiş içtihatlara uygun olduğunun anlaşılmasına, göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.