Logo

3. Hukuk Dairesi2023/110 E. 2023/1190 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin iadesi talebi üzerine açılan istirdat davasının konusuz kalıp kalmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren ve geçmişe etkili olan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’ndaki değişiklikler, uyuşmazlığa konu bedellerin tahsiline ilişkin hukuki durumu değiştirdiğinden ve davacının, dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalarla bağlı kalınması gerektiğinden davanın konusuz kaldığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararlarının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2987 E., 2022/3085 K.

DAVA TARİHİ : 30.03.2016

KARAR : Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/377 E., 2020/762 K.

Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından Mart 2013 ile Aralık 2015 dönemleri arasında düzenlenen faturalar ile kendisinden haksız ve hukuka aykırı olarak kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli adı altında fazladan ücret tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; istirdadı istenilen bedellerin ilgili mevzuat çerçevesinde abonelere yansıtıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş

bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilen ve dava konusu yapılan kayıp- kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17., geçici 19. ile 20. madde hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, diğer bir anlatımla geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle davanın konusuz kaldığı, her ne kadar hedef kayıp kaçak oranlarının üzerinde tahsilat yapıldığı tespit edilmiş ise de, dava dilekçesinde bildirilen vakıalarla sınırlı olarak inceleme yapılması gerektiği gerekçesiyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17 nci maddesinin 10 uncu fıkrasındaki düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi karşısında, faturalara yansıtılarak kendisinden haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin iadesine karar verilmesi gerektiğini, Mahkeme aksi kanaatte ise, EPDK tarafından belirlenen hedef kayıp kaçak oranları kapsamında değerlendirme yapılarak, kayıp- kaçak bedellerinin hedef oranlarının üzerinde kalan kısmının iadesinin gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı, davanın konusuz kaldığı, taleple bağlı kalınarak verilen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarihli ve 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın "Vergi Ödevi" başlıklı 73 üncü maddesindeki “...Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır...” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri ile belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK'ya sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.

2. Ne var ki, 17.06.2016 tarihli ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17 nci maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK'nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.

3. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'na eklenen; Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,

4. Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.

5. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 17 nci maddesinde yapılan değişiklikler ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedel konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirilmiş; hem de geçici 20 nci maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.

6. Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.

7. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı İBK). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.

8. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.

9. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi hükmüne göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başkasına karar veremez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural; sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturan her bir alacak kaleminin dayanağını oluşturan vakıalar yönünden de uygulanır.

3. Değerlendirme

1. Somut uyuşmazlıkta, davacı, dava dilekçesinde davaya konu bedellerin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı ilamıyla belirlendiğini ileri sürmüştür. Diğer bir anlatımla, davacı davaya konu bedellerin alınamayacağı yönündeki iddiasının dayanağı olan maddi vakıayı, yürürlükte olan mevzuat hükümleri ve bu mevzuata işaret eden yargı kararları olarak bildirmiştir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.

2. Her ne kadar, davacı vekilince istinaf ve temyiz dilekçesinde EPDK tarafından belirlenen hedef kayıp- kaçak oranları kapsamında değerlendirme yapılarak, bu oranların üzerinde tahsil edilen kayıp-kaçak bedellerinin iadesi talep edilmiş ise de; dilekçeler teatisi aşamasında ileri sürülmeyen vakıaların bu aşamada ileri sürülmesi, iddia ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamında mümkün değildir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, dava dilekçesinde bildirilen vakıalar kapsamında inceleme yapılmış olmasına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.