"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/604 E., 2022/428 K.
DAVA TARİHİ : 30.12.2013
KARAR : Davanın kısmen kabulü
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacılar vekili
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne diğer davalı yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı ...'ın kızı Serap ile oğlu Mümin'in evli olduklarını, oğlu ve gelininin birlikte işlettikleri şirket için ihtiyaç duyulduğundan kredi kullanmak istediklerinde davalı ...'ın öğretmen olması ve bu nedenle kredi çekme imkanı bulunması nedeni ile yardımcı olmak amacıyla kendisine ait 24
nolu daireyi bu davalıya tapuda satış göstererek Ziraat Bankası'ndan kredi alındığını, kredi borcunun bitmesi halinde tapunun kendisine iade edileceğine ilişkin anlaşma yaptıklarını, kredi taksitlerinin de taraflar arasında anlaşmazlık doğana dek kendisi ve oğlu tarafından ödenmiş olduğunu, daha sonra bu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ...’a devredildiğini, davalı ...’ın da taraflar arasındaki inanç ilişkisinden haberdar olduğunu ve muvazaaalı olarak taşınmazı üzerine geçirdiğini, dava konusu taşınmazın değerinin 150.000 TL’nin üzerinde olduğunu ileri sürerek, kredi borcunun kendisine ait olmadığından bankaya kendisi ve oğlu dışında ödenen bedeller düşürüldükten sonra kalan 75.000 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili, dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacı tarafın bahsettiği gibi inanç ya da anlaşma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, aralarında böyle hukuki bir ilişki hiç olmadığını, bu nedenle de inançlı temlik sözleşmesi imzalamadıklarını, inanç ilişkisinin ancak yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini, davacının da davasında yazılı bir delili olmadığından davanın reddini dilemiştir.
Davalı ... duruşmadaki beyanında; " Ben söz konusu evi ...'dan satın aldım, ne zaman satın aldığımı ve ne kadara satın aldığımı hatırlayamıyorum, davalı ...'ı öğretmenlik yaptığı dönemlerden tanırım, bana bir evinin olduğunu ve satacağını söyledi, bende evi alacağımı söyleyince aramızda pazarlık yapıp evin satışını gerçekleştirdik, ben bunun dışında herhangi bir şey bilmiyorum, o dönemlerde Tuna Lokantacılığın borcundan, ipotekten falan bahsedilmemişti, benim haberim yoktu " demiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesinin 04.05.2016 tarih ve 2013/210 E. ve 2016/148 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 11.02.2020 tarih ve 2016/26837 E. ve 2020/1856 K. sayılı ilamı ile; davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verildikten sonra; "İnançlı işlem, başkasına bir hak devreden tarafın (inanan), bir hakkı devralan tarafa (inanılana), taraflarca güdülen amaç sona erince veya gerçekleşince, inanana ya da üçüncü bir kişiye söz konusu hakkı devretme taahhüdü olarak tanımlanmaktadır. (Tekinay, Burcuoğlu, Altop, Tekinay Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, İstanbul 1988, sh.560) 05.02.1947 gün ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, inançlı işleme dayalı bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Tanık beyanları hükme dayanak yapılamaz. Bu halde davacı tarafından iddiası kapsamında ancak kendisine ait olmayan borç için yapılmış olduğu ispat edilebilen ödemelerin talep edilebileceği hususu üzerinde durulmadan hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. Kabule göre de, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ile yapılan ödemelerden ancak 10.815 TL’si kadarının davacı tarafından gerçekleştirilmiş olduğu belirlenmiş olmasına rağmen gerekçesi ve hangi mantıkla yapılmış olduğu yeterince açıklanmayan bir hesaplama ile sonuca gidilmiş olması da hatalı görülmüş ve bu husus eleştiri konusu yapılmıştır" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile inanç sözleşmelerinin bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğu, bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiği, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerektiği, HMK’nın 190 ıncı maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesinde, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. hükümleri nazara alındığında, vefat eden davacı ..., davalı ... ile arasında inanç sözleşmesi bulunduğuna dair dosyaya yazılı delil sunamadığı, Yargıtay bozma ilamı dikkate alındığında, vefat eden davacı ...'ın davalı ...'ın taşınmazın alımı için Ziraat Bankası'ndan çekmiş olduğu konut kredisinin mali müşavir bilirkişi tarafından tespit olunan 10.815 TL'lik kısmını ödemiş olduğu, bu miktar yönünden davalı ...'dan talepte bulunabileceği gerekçesiyle davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 09.11.2022 tarihli ve 2022/7408 E. ve 2022/8631 K. sayılı ilamıyla, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
V. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davacı vekili, temyiz itirazlarını tekrar ederek ayrıca, yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilebileceği, yakın akrabalar arasında senet veya yazılı belge alınmasında manevi imkansızlık olduğu, dosyaya yazılı delil başlangıcı niteliğinde pek çok delil sunulmuş ve buna dayalı olarak tanık dinletme taleplerinin kabul edilmediğini beyan ederek onama kararının düzeltilerek davacı yararına mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işleme dayalı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesinde, İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesinde, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
05.02.1947 gün ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen kararda, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamı ve dosyadaki bilirkişi raporuna göre karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile aleyhine karar düzeltme yoluna başvurulan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle uyulmasına karar verilen bozma ilamı ve dosyadaki bilirkişi raporuna göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezasının düzeltme isteyene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.