"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/364 E., 2022/2501 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Selçuk Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/29 E., 2019/385 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, davalı vekilinin başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ............,ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının, ablası olan davalıdan ......, İlçesi ...mevki 3143 ada 4 parselde bulunan ikinci kat 3 nolu bağımsız bölümü 2011 yılının Mart ayında 180.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin davalıya elden ödendiğini, bu duruma tarafların kardeşleri dahil kişilerin tanık olduğunu, davalının eşi ...tarafından davacıya 15.08.2012 tarihli verilen belgede dava konusu taşınmazın tapu devrini davacının ablası olan davalıdan alabileceğine ilişkin yazılı beyan bulunduğunu, ancak davalının çeşitli bahanelerle taşınmazın devrini yapmadığını, aksine dava konusu taşınmazdan tahliyesi ve ecrimisil istemiyle davacı aleyhine dava açtığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 180.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; tarafların kardeş olduğunu, davacının ihtiyacı olduğu için davalının dava konusu taşınmazda oturmasına izin verdiğini, davacının maddi ve manevi sıkıntıları aşar aşmaz taşınmazı kullanımına son vermesi konusunda anlaştıklarını ancak davacının bir türlü feraha kavuşamadığını, davalının iyi niyetini suistimal ettiğini, davalı tarafından ihtarname keşide edilip devamında dava açmak zorunda kalındığını, taraflar arasında taşınmaza ilişkin 180.000,00 TL bedelli bir para alışverişi olmadığını, davacının ne 2016/413 E. sayılı davaya verdiği cevap dilekçesinde ne de ihtarnamesinde davalıya 180.000,00 TL ödendiğinden söz ettiğini, aksine trampa gibi farklı bir takım hukuki ilişkilerden söz edildiğini, bu beyanın ikrar niteliğinde olduğunu, maddi hata olmadıkça ikrardan dönülemeyeceğini, bu davada 180.000,00 TL ödeyerek ev satın aldığına ilişkin beyanının ikrardan dönme niteliğinde olduğundan reddi gerektiğini, dava dışı ...tarafından düzenlendiği iddia edilen belgeyi kabul etmediklerini, ispata yönelik yazılı belge niteliği taşımadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; senetle ispat sınırı ve istisnaları da gözetilerek tanıkların dinlendiği ancak davacı ile davalı arasındaki para alışverişine ilişkin tanık beyanları arasında çelişki olduğu, davacı ve davalı tanıklarının akraba olması ve diğer tanıkların para alışverişi hususunda görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı gözetildiğinde, dava konusu 180.000,00 TL'nin davacı tarafından davalıya verildiği hususunda kesin kanının oluşmadığı, ayrıca davacı tarafın dilekçesine ek olarak sunduğu dava dışı üçüncü kişinin hazırladığı iddia edilen çetelenin davacı ile davalı arasındaki sebepsiz zenginleşme olayını ispat etmeye yarar olmadığı, davacının alacak davasını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; iddiaları subuta erdiren tarafların hem kardeşleri hem de kan bağı olmayan tanık ifadelerine kararda yer verilmediğini, ayrıca davalının eşi tarafından verilen belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olmasına rağmen aksine karar verildiğini, tanık ifadelerinden farklı anlamlar çıkartılarak haklı davalarının reddedildiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
2. Davalı vekili; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesine göre nispi vekalet ücreti yerine 2.725,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bu yönden kaldırılıp düzeltilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında taşınmazın harici satışına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığının ve her iki tarafın da kardeş olduklarının çekişmesiz olduğu, taşınmazın haricen 2011 yılının Mart ayında satın aldığı bildirildiğine göre o tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 inci maddesi gereğince davacının iddiasını kural olarak senetle ispat etmek zorunda olduğu ancak aynı Kanun'un 293 üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince; usul ve füru, birader ve hemşire veya karı koca ve kayınpeder ve valide ile damat ve gelin arasındaki muamelelerin tanıkla ispat edilebileceğinin hüküm altına alındığı, Mahkemece davacı ve davalı tanıklarının dinlenildiği, tarafların kardeşleri olan tanıklar .......,........, ........, ile tarafsız tanık ......,'ın ifadelerinde özetle; davacıya ait bir taşınmazın satıldıktan sonra elde edilen bedelden 2011 yılında 180.000,00 TL'nin davalıya verildiği, buna karşılık davalının eşi tarafından davalının arsası üzerinde yapılan inşaatta dava konusu olan taşınmazın davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı halde tanık ...'nin beyanında geçtiği gibi davalının davacıya "ne ben ne de çocuklarım senin taşınmazına tenezzül etmeyiz. Gerekli işlemler tamamlanmadığı için tapuyu veremiyoruz." şeklinde inşaatı davalının eşinin yapmasına rağmen müteahhit olarak davalının gösterilmesi sebebiyle mevzuat gereği sıkıntı yaşayacakları gerekçesiyle taşınmazın satışının davacıya yapılmadığının anlaşıldığı, diğer bir anlatımla davacı tarafın iddiasının tanık beyanlarıyla ispat edildiği, her ne kadar davacı tanıkları ......., ve ......, davacının dava konusu evi almak için bir arsasını vermesi karşılığında davacı ile ilgili daireyi almaya ilişkin davalı taraf ve eşi ile bir görüşme yaptıklarını ifade etmiş iseler de taşınmaz satışının trampa yoluyla gerçekleşmediği, davacı tanıkları ........,.......,........, ve .......,......., beyanlarına göre davacının bir arsasının satışından elde edilen 180.000,00 TL'nin davalıya elden verilmesi suretiyle dava konusu taşınmazın satın alındığı kanaatine varıldığı, bir an için davacı tarafın bedel olarak para yerine taşınmaz devri (trampa) suretiyle satışın yapıldığı kabul edilse bile bu devrin 180.000.00 TL bedel karşılığı yapıldığı, davalıya ait taşınmazın haricen trampa suretiyle satışa konu edildiği gerçeğini değiştirmeyeceği, nitekim bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazı değerinin 2011 yılında 180.000,00 TL olduğunun mütalaa edildiği, bu bakımdan davalı vekilinin cevap dilekçesinde yer verdiği, davacı tarafın cevabi ihtarname ve davalı olduğu meni müdahale davasına verdiği cevap dilekçesine dayanarak satışı kabul etmemekle birlikte davacının satış yerine trampaya ilişkin ikrarı bulunduğuna yönelik savunmasının yerinde görülmediği, davalı tanıklarının davalının eşi ve kızı olup dava konusu taşınmaz bakımından yararları bulunduğundan davacının taraflara eşit uzaklıkta bulunan kardeş tanıkları ile tarafsız tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiği kanaatine varıldığından bahisle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelen istinaf başvurusunun kararın niteliği gereğince incelenmesine yer olmadığına, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, düzelterek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, 180.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davalının, kendisi olan davacının üzerinde bulunduğu durum nedeniyle dava konusu taşınmazda oturmasına izin verildiğini, taraflar arasında taşınmaza ilişkin bir alışveriş olmadığı gibi 180.000,00 TL bedelli bir para alışverişi de olmadığını, davacının ikrar niteliğindeki beyanlarından maddi hata olmadıkça dönemeyeceğini, istinaf incelemesinde tanık anlatımlarının hatalı değerlendirildiğini, davacı tanıkların tamamının anlatımlarının tek ortak noktasının, davacı tarafından iddia edilen alışverişin dava dışı ...ve davacı arasında olduğuna ilişkin olduğunu, tanıklardan hiçbirinin davacının davalı ile bir alışverişi olduğunu ifade etmediğini, tanıklardan hiçbirinin davacının davalıya 180.000,00 TL ödediğini görmediğini, yine tanıklardan hiçbirinin davacının arsasının (dava dışı taşınmaz) satışını yapıp bu satıştan 180.000,00 TL aldığını ifade etmediğini, tanıkların para ilişkisi konusunda söyledikleri çelişkili olup birbirlerini desteklemediği gibi, para alışverişi olduğunu söyleyenlerin de paranın dava dışı ......'e ödendiğini ifade ettiklerini, davacı yanın ...ile olan ilişkisinden kaynaklı, ablası olan davalıdan gizli olarak kocası ile bir anlaşma yapmış ise, bu vaadi veren ...olduğundan davanın muhatabının da o olduğunu, İstinaf Mahkemesince davalının eşi ve kızı olan tanıkların taşınmazdan yararları bulunduğundan bahisle, taraflara eşit uzaklıkta bulunan kardeş tanıkları ile tarafsız tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, oysa ki davacı ... çocuksuz ve bekar olup mirasçılarının kendi kardeşleri olduğunu, davacı tanıklarının da taşınmazdan doğrudan yararları olan kişiler olduğunun göz ardı edildiğini, davacı tarafın davasını dayandırdığı karalama şeklindeki Mahkemece çetele olarak değerlendirilen belgenin davalının elinden sadır olduğuna dair bir iddia olmadığı için ispata elverişli olmadığı gibi yazılı delil başlangıcı niteliği de taşımadığını, davanın haksız yere davalıya karşı açılmak suretiyle yazılı ispat mecburiyeti dolanılarak usul hukukuna aykırı bir yol izlendiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, harici taşınmaz satışı nedeniyle ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) “İspat Yükü” başlıklı 6 ncı maddesi.
2. 6100 sayılı Kanun'un 189, 190, 200 ve 203 üncü maddeleri. (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 287, 288, 290 ve 293 üncü maddeleri).
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tarafların kardeş olmaları sebebi ile senetle ispat zorunluluğunun istisnası kapsamında olan davanın dinlenen tanık beyanları doğrultusunda ispatlandığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.