Logo

3. Hukuk Dairesi2023/125 E. 2023/811 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ayıplı maldan kaynaklanan onarım bedeli, değer kaybı ve araç kiralama bedelinin tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Araçtaki arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davacının aracını kullanamadığı dönemdeki ulaşım giderinin karşılanması gerektiği gözetilerek, davacı yararına Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/73 E., 2022/1709 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen malın ayıplı olmasından kaynaklanan onarım bedeli, değer kaybı ve araç kiralama bedelinin tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Derece Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz ve davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı vekilinin duruşma isteğinin reddine, tarafların temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu... plakalı aracın 02.10.2013 tarih ve 25927 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesi ile KDV dâhil 342.095,00 TL’ye satın alındığını, 08.12.2015 tarihinde seyir halinde iken araçtan normal çalışma sesi dışında aşırı ses gelmeye başladığını, servise gidildiğinde motorun indirilmesi gerektiğinin söylendiğini, davalı şirketçe üretilen araçta hiçbir arıza işareti ya da sinyali gelmeksizin ana yatak ve krankta sarma arızası meydana geldiğini, bu arızanın sürücü kaynaklı olmayıp teknik bir arıza olduğunu ve üretimden kaynaklandığını, mevcut arızanın ancak motorun komple yenisi ile değiştirilmesi ile giderilebileceğini, dava konusu araçta meydana gelen arıza nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 86.140,00 TL onarım bedeli, 40.000,00 TL değer kaybı ve 9.000,00 TL araç kiralama bedeli kaybı olmak üzere toplam 135.140,00 TL bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu aracın 20.04.2010 tarihinde üretildiğini, Türkiyede ilk tescil tarihinin 09.12.2010 tarihi olduğunu, aracın Türkiyede resmi ithalatçı olan Mercedes Benz Türk A.Ş. tarafından resmi olarak ithal edilmiş bir araç olmadığını, davada yabancılık unsuru bulunduğundan Türk mahkemelerinin yargı yetkisi bulunmadığını, davanın Alman Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, yetkili mahkemenin Almanya Stuttgart Mahkemeleri olduğunu, davada Türk Hukuku uygulanamayacağını, Alman Hukukunun uygulanması gerektiğini, yerleşik Yargıtay kararlarına göre paralel ithalat durumunda garanti kapsamındaki hakların ancak garanti belgesi veren tarafa karşı ileri sürülebileceğini, bu nedenle müvekkiline davada husumet düşmediğini, aracın 2. el araç olup, garanti süresinin dolduğunu, tüketici mahkemelerinin görevli olmadığını, araçta ayıp mevcut olsa bile zaman aşımına uğradığını, süresi içerisinde ayıp ihbarı bulunulmadığını, araçta meydana gelen arızanın kullanım klavuzunda yazılan bakım aralıklarına uyulmamasından kaynaklandığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; "dava konusu araçta meydana gelen arızanın mekanik bir arıza olduğu, bu nedenle elektronik kontrol ünitesinde herhangi bir uyarı veremeyeceği, araçtan ses gelmedikçe bunun tespit edilemeyeceği, arızanın motor yağının zamanında değiştirilmemesinden ya da motorun limitlerin üzerinde kullanılmasından kaynaklanamayacağı, arızanın kullanım hatasından kaynaklanmadığı, üretim hatasından kaynaklandığı, bunların gizli ayıp niteliğinde olduğu, dosyaya sunulan 16.02.2016 tarihli faturaya göre motor ve elemanları değişmesi sonucu KDV dahil 76.957,35 TL fiyat çıkartıldığı, aracın toplam tamir süresinin 15 gün olduğu, tamir süresi boyunca araç kiralanması durumunda kira kaybının 9.000,00 TL olduğu, aracın piyasa değeri yaklaşık olarak 400.000,00 TL olduğundan ve motor değişimi araca yaklaşık olarak %10 kadar değer kaybettirdiğinden 40.000,00 TL değer kaybının mevcut olduğu, davacının uğradığı zarara karşılık bu bedelleri davalı üretici firmadan talep etmekte haklı olduğu " gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 76.957,35 TL onarım bedeli, 40.000,00 TL değer kaybı, 9.000,00 TL araç kiralama bedeli olmak üzere toplam 125.957,35 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.10.2020 tarihli ve 2020/192 E., 2020/1072 K. sayılı kararıyla; ''davalı vekilinin görev, husumet, yargı yetkisi ve yetkiye ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği, ancak, 4077 sayılı kanunun 4/4.maddesinin; "Ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıksa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabiidir. Ancak satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zaman aşımı süresinden yararlanılamaz.'' şeklinde olduğu, somut olayda; 2 yıldan fazla bir süre ile sorumluluk üstlenildiği iddia ve ispat edilmemiş olup, dava tarihi itibariyle 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, ayıbın satıcının ağır kusuru veya hilesi ile gizlendiğine ilişkin bir iddia ve ispatta bulunmadığı anlaşıldığından, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince, mahkeme kararının kaldırılarak "davanın zamanaşımı nedeniyle reddine" dair yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 11.11.2021 tarihli ve 2020/11824 E., 2021/11322 K. sayılı ilamıyla;''Bölge adliye mahkemesince, 4077 sayılı Kanununun 4/4.maddesi gereğince; "Ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıksa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Ancak satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. "hükmü gereğince somut olayda; iki yıldan fazla bir süre ile sorumluluk üstlenildiğinin iddia ve ispat edilemediğini dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu,ayıbın satıcının ağır kusuru veya hilesi ile gizlendiğine ilişkin bir iddia ve ispatta bulunmadığı gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda söz konusu arızanın kullanımdan kaynaklı olamayacağı, araçta meydana gelen yatak sarması arızasının imalattan kaynaklandığının belirlendiği, hal böyle olunca, söz konusu arızanın davalının ağır kusurundan ileri gelen gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu ayıp karşısında zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilemeyeceği gibi davacının garanti hükümlerine dayalı olarak da böyle bir dava açmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmadığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince bu ilkeler çerçevesinde uyuşmazlığın esası incelenmesi gerekirken, davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; ''mahkemece alınan bilirkişi raporlarında; araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp bulunmadığı rapor edilmiş ise de; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda araçtaki arızanın motor yağının zamanında değişmemesinden kaynaklanmadığı, motorda imalat hatası bulunduğu belirlenmiş olup, temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay tarafından ilk derece mahkemesi raporuna itibar edilerek araçta meydana gelen arızanın ayıplı imalattan kaynaklandığı ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu kabul edilmiş olduğundan, araçtaki arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğunun kabul edildiği, açıklanan nedenlerle; davaya konu araçta gizli ayıp bulunduğu, davacının ayıbın giderilmesi için yapılan 76.957,35 TL onarım bedelini talep etme hakkı bulunduğu, alınan bilirkişi raporlarından aracın motorunun yetkili servis tarafından orijinal motor ile değiştirilmesi ve aracın yaşı dikkate alındığında yapılan işlemin değer kaybına yol açmayacağı, davacı tarafın araç kiralamak suretiyle zarara uğradığına ilişkin herhangi bir delil sunmaması sebebiyle değer kaybı ve araç kira bedeli taleplerinin yerinde olmadığı'' gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 76.957,35 TL onarım bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu aracın motorunun komple orijinal motorla değiştirilmiş olmasının, Mercedes marka aracın motor değişim suretiyle işlem görmüş olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini, bu şekilde işlem gören aracın ikinci el piyasa rayiç değerinin, araç motoru orijinal motorla değişmiş olsa bile araç artık en önemli parçası üzerinden işlem görmüş olduğundan otomatikman düşmüş olacağını, talep edilen araç değer kaybı bedelinin işlem görmemiş araç ile işlem görmüş araçlar arasındaki ikinci el piyasa rayiç değer farkı olduğunu, bu yönüyle değer kaybı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olmasının bozmayı gerektirdiğini, dava konusu aracın tamir süresinin 15 gün olarak tespit edildiğini, araç kira bedeli olarak ifade edilen tutarın dava konusu aracın 15 günlük tamir süresi boyunca tüketicinin muadil bir aracın kiralanması için ödeyeceği tutar olduğunu, Mahkemenin bozma ilamı sonrasında yeniden bilirkişi raporu almasının hatalı olduğunu, sonuç olarak değer kaybı ve araç kiralama bedeline ilişkin taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay bozmasında geçen ve yerel mahkemede alınan son derece hatalı bilirkişi raporunun, Yargıtay'ın kabulünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, bozmaya uymasının bir sonucu olarak, tahkikat açıp bilirkişi raporları aldıktan sonra yapılması gerekenin bu raporlara uygun olarak davanın reddine karar verilmesi olduğunu, İstinaf dairesinin vermiş olduğu ikinci kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay bozmasında geçen ibarenin, hiç bir şekilde, davacı lehine usuli kazanılmış müktesep hak oluştuğu şeklinde yorumlanamayacağını, istinaf dairesinin kararına yansıyan yorumunun açık bir şekilde hatalı olduğunu, dosyada, müvekkilinin kusurlu olmadığını ortaya koyan iki kuvvetli bilirkişi raporu varken yine de davanın müvekkilimin aleyhine sonuçlandırılmasının açık bir şekilde adil yargılama hakkı ve anayasal bir hak olan savunma hakkına aykırılık teşkil edeceğini beyan ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, üreticinin ayıplı imalattan sorumluluğuna dayalı onarım bedeli, değer kaybı ve araç kiralama giderinin tazmini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir." (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).

2. Ayıbın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 11/6 ncı maddesi; ''Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11.1.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir."

3. 6098 Sayılı Kanun'un 50/2 nci maddesi; "Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler."

4. 6098 Sayılı Kanun'un 51/1 inci maddesi; '' "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler." hükmünü içermektedir.

3.Değerlendirme

1. Davalının temyiz taleplerinin incelenmesinde; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, Dairenin 11.11.2021 tarihli ve 2020/11824 E., 2021/11322 K. sayılı bozma ilamında dava konusu araçta meydana gelen arızanın davalının ağır kusurundan ileri gelen gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirtilmiş olmasına, bu durumun davacı lehine usuli kazanılmış hak niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.Somut olayda; dava konusu aracın dosya kapsamımında yer alan 0002368 nolu iş emri ile 08.12.2015 tarihinde yetkili servise teslim edildiği, davacı müşterinin onayı sonrası araçta onarım yapıldığı ve onarıma ilişkin 16.02.2016 tarihli faturanın düzenlendiği dosya kapsamı ile sabittir.

Her ne kadar bölge adliye mahkemesince, davacının araç kiralamak suretiyle zarara uğradığına ilişkin herhangi bir delil sunmaması gerekçesiyle, davacının araçtan yoksun kaldığı süreye ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ise de, yukarıda açıklanan kanun hükümleri dikkate alındığında, davacının aracını kullanamadığı dönemde, bu araçta yoksun kaldığı ve davacının zarara uğradığı sabit olduğundan bu döneme ilişkin ulaşım giderinin belirlenmesi ve taleple bağlılık ilkesi de gözetilmek suretiyle davacı tarafa tazmini gerekmektedir. Zira, bu dönemde davacının ulaşım gideri yapmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi bu giderlerin belgelendirilememesi durumunda, bu kalem istek için takdir edilecek uygun bir tazminata karar verilmesi gerekirken, davacının bu talebinin reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.