"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1253 E., 2022/1673 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2016/172 E., 2022/457 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri ve fer'i müdahil vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ve fer'i müdahil vekillerinin başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yeniden asıl davanın kabulüne, birleşen davanını kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili ve fer'i müdahil vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 15.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... ve ihbar olunan vekili Avukat...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili; müvekkilinin sağ gözüne cisim çarpması sonucu gözünde meydana gelen kızarıklık kaşıntı ve sulanma sebebi ile 04.06.2014 tarihinde davalı hastaneye tedavi amaçlı başvuruda bulunduğunu, müvekkiline iki gün sonra yani 06.06.2014 tarihine randevu verildiğini ve yapılan muayenesinde; "gözün arka tarafında cisim çarpmasına bağlı olarak ödem oluştuğu ve bir iğne yapılmak suretiyle ödemin ortadan kalkacağı ve gözünün iyileşeceği" bilgisi verildiğini, 06.06.2014 tarihinde ameliyat edilerek gözüne intravitreal enjeksiyon uygulandığını, ameliyat sonrası müvekkilinin gözünde %90 oranında görme kaybı meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakkını saklı tutarak 1.000,00 TL maddi tazminatın ameliyat tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 13.04.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin yasal hakları saklı kalma kaydı ile müvekkiline yapılmış olan tedavi nedeniyle; 1.000,00 TL olan maddi zarar taleplerini 816.297,38 TL artırarak 817.297,38 TL'ye yükseltmiştir.
2. Davacı vekili birleşen davada; müvekkilinin görme kaybından kaynaklı denge bozukluğu ve baş ağrısı rahatsızlıklarının da oluştuğunu, görme yetisini kaybettiğinde henüz 25 yaşında olup, bu yaşta tek gözünü kaybeden müvekkilinin hem çalışma hayatı hem özel hayatının etkilendiğini, büyük elem, acı ve ızdırap çektiğini, davalı hastanenin müvekkilinin bu kaza nedeniyle uğramış olduğu zarardan sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 150.000,00 TL manevi tazminatın ameliyat tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili; davacının müvekkili Hastaneye 06.06.2014 tarihinde travmaya bağlı olarak görme düzeyinde azalma şikayetiyle başvurduğunu, hastanın sağ göz dibi muayenesinde, ödem oluştuğu ve görme düzeyinin ise 8/10 olarak tespit edildiğini, hastaya konulan teşhis sonrası intravitreal tedavinin önerildiğini, tedavi sonrası yapılan ilk olağan kontrol muayenesinde herhangi bir soruna rastlanılmadığını ve ikinci olağan kontrol muayenesinin verildiğini, ancak hastanın kontrol muayenesine gelmediğini ve muayene için verilen tarihten yaklaşık 1 ay sonra görmede azalma şikayetiyle başvurduğunu, hastaya ön tanı olarak toxoplazmoz retinokoroiditis teşhisi konulduğunu, önce ilaç tedavisi başlatıldığını, toxo markerlerı, dahiliye ve dermatoloji konsültasyonu olmasının hastadan talep edildiğini, davacının bir sonraki muayenesinde talep edilen konsültasyonları yaptırmadığı tespit edilerek Kocaeli Üniversitesi Göz Bölümüne sevk edildiğini, davacının müvekkili hastanedeki tedavisinden sonra başka sağlık kuruluşlarına gittiğinin anlaşıldığını, davacıya uygulanacak tedavi öncesinde yazılı ve sözlü olarak bilgilendirildiğini, müvekkili hastaneye kusur atfedilemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın açıldığı tarihte zamanaşımı süresinin dolmadığı, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılması nedeni ile de ıslah talebinin de zamanaşımına uğramadığı, Mahkemece aldırılan ATK raporu ve Üniversite Hastanesinden alınan raporlarda; davacı hastayı gören göz hekiminin, hastaya yanlış tanı koyarak yanlış tedaviye başladığı, bu hastalıkta (göz toksaplazmozu) kontrendike olan göz içi kortizan enjeksiyonu yapan davalı hekimin tam kusurlu bulunduğu, söz konusu bulguların enfeksiyona bağlı olup olmadığı ayrımının ileri tetkikler uygulanarak yapılmamış olması ve gözde tipik retina bulguları ile karakterize olan toksoplazma koryoretiniti hastalığının klinik tanısının konulamamış olması ve toksoplazma koryoretinit tablosunda uygulanmaması gereken intravitreal triamsinolon enjeksiyonunun yapılmış olması nedeni ile Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. ...'nin uygulamalarının tıp biliminin güncel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı şeklinde hekimin kusurunun bulunduğuna ilişkin raporlar tanzim edildiği, ek raporda da taraf itirazları karşılandığı ve raporlar arasında çelişkinin olmadığı, hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalınarak tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurlu eylemin niteliği ve mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesi, istek sahibinin toplumdaki yeri, kişiliği, hassasiyet derecesi gözetilerek davacı lehine makul ve uygun olan manevi tazminata hükmedildiği, dosya içeriği ile uyumlu ve denetime elverişli ve gerekçeli bu raporlar ile, davalı Hastanede görev yapan doktorun vekalet sözleşmesi ve mesleği gereği özen sorumluluğuna aykırı davranarak sonuca sebebiyet verdiği, yine davalı Hastanenin de adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu kapsamında Türk Borçlar Kanunu'nun 61 ve 66 ncı maddelerine göre oluşan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu kanaatiyle; asıl dosya olan 2016/172 E. sayılı dosya bakımından: davanın kabulüne; 817.297,38 TL tazminatın 1.000,00 TL'sinin dava tarihinden, bakiye 816.297,38 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2021/711 E. sayılı dosya bakımından: davanın kısmen kabulüne; 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri ve fer'i müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; dava ve ıslah dilekçelerinde, maddi tazminat alacaklarının olay tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiklerini, buna rağmen Yerel Mahkeme tarafından müvekkilinin maddi tazminat alacağının 1.000,00 TL'sine dava tarihinden, bakiye 816.297,38 TL'ye ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararı istinaf etmiştir.
2. Davalı ... vekili; hastanın hem kontrol muayenesine riayet etmediği hem de akabinde kendisinden talep edilen tetkikleri yaptırmada geç kaldığını, dosya kapsamında alınan 31.03.2017 tarihli Adli Tıp raporunda bu durumun net bir şekilde tespit edildiğini, 16.07.2019 tarihli bilirkişi raporu ile 13.02.2020 tarihli bilirkişi ek raporunu düzenleyen iki hekimin göz alanında uzmanlığının bulunmadığını, dilekçenin ekinde sunulan uzman görüşünde vaki çıkarımın tam aksi yönünde görüş bildirildiğini, bilirkişi raporlarındaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, kusura yönelik iddiaları reddetmekle birlikte, davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat tutarlarının da somut olaya uygun olmadığını, davacının iddiasına konu şikâyetlerinin müvekkilin kusurundan değil, davacının şikâyetini ortadan kaldırmak için planlanan tedaviye riayet etmemesinden kaynaklanmakta olup, davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talebinin dayandığı belgeleri somutlaştırmadığını, davacının manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, davacılar lehine tesis edilen manevi zararın da oldukça yüksek olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Fer'i müdahil vekili; Mahkemenin 02.06.2022 tarihli son celsede müdahale taleplerini kabul etmiş olmakla birlikte, müdahale dilekçelerinin davalı ... San. ve Tic. A.Ş.'ye tebliğ edilmesi ve verilen süre sonunda müdahale taleplerinin kabul edilmesi gerekirken bunların yapılmadığını, her iki raporun da hükme esas alınabilir nitelikte olmadığını, müvekkiline kusur atfedilmesinin bilimsel olmadığını, ATK raporunda hastaya ileri tetkiklerin yapılmadığı iddiasının da dayanaksız olduğunu, zira müvekkilinin sağ gözünde travma hikayesi olan hastaya son derece gelişmiş tetkikleri uyguladığını, bu tetkikler sonucunda hastada sağ papilla infratemporal kenarından başlayan 3 mm çapındaki bir bölgede pigment epitel dekolmanı (PED) + retinal ödem tespit edildiğini, hastada toksoplazma koryoretinit tanısının konulamamış olmasının müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını, ATK'nın hastanın travma öyküsünü göz önüne almadan değerlendirme yaptığını, travma öyküsüyle başvuran hastada hekimin aklına ilk olarak tablonun travma ile ilintili olduğunun gelmesinin doğal olduğunu, keza hekimin hastadaki künt travma neticesinde meydana gelen belirtiler sebebi ile kortizon tedavisi uyguladığını ve bu tedavi yaklaşımında da bir kusur bulunmadığını, ayrıca yargılama aşamasında anılan heyetin göz hastalıkları uzmanlarından oluşmadığını, farklı disiplinlerden hekimlerin çoğunlukta olduğu bir heyetçe tanzim edildiğinin görüldüğünü, davacının uygulanan tedavinin bir gün sonrasında kontrol muayenesine çağrıldığını, herhangi bir sorun tespit edilmediğini, hastanın bir hafta sonra yine kontrol muayenesine çağırıldığını, ancak hastanın söz konusu kontrol muayenesine gelmediğini, bu durumun hastanın kusurunu meydana getirdiğini, raporların her ikisinde de hastanın kusuruna yönelik bir değerlendirmede bulunulmadığını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, 23.09.2021 tarihli maluliyet raporundaki %24,2 oranındaki hesaplamanın da hatalı olduğunu, hastanın travma sonrasında ilk kez müvekkiline başvurduğunda, sağ gözde 8/10 görme düzeyi tespit edildiğini, ancak bu durumun nihai olarak belirlenen %24,2 oranında hesaba katılmadığını, bu husustaki itirazlarının müvekkilinin kusurlu olduğunu kabul anlamına gelmediğini, kararda hükmedilen manevi tazminatın da davacının zenginleşmesini sağlayacak ölçüde fahiş olduğunu, bilimsel mütalaada da belirtildiği üzere davaya konu olayda müvekkilin bir kusurunun bulunmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece, yapılan yargılama sırasında dava konusu olayın niteliğine uygun olarak konusunda uzman Adli Tıp Kurumu ve Üniversite heyeti bilirkişilerinden rapor aldırıldığı, Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 13.03.2017 tarihli raporda, davacının tetkik ve tedavisinde davalı hastane hekiminin kusurunun bulunmadığının bildirildiği, bunun üzerine Mahkemece özel heyetten alınan raporda ise davacının tetkik ve tedavisinde davalı hastane hekiminin kusurlu olduğunun bildirildiği, Mahkemece aldırılan raporlar arasında çelişki ortaya çıktığından bu kez Mahkemece çelişkinin giderilmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu üst kurulundan rapor aldırılması yoluna gidildiği, 18.02.2021 tarihli raporda davalı hastane hekimince davacıya uygulanan tetkik ve tedavinin tıp biliminin güncel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacıya ilk muayenesinde yanlış ve eksik tanı ve tedavi uygulanması nedeniyle davacının kontrol muayenesine geç gelmesi yönündeki davalı iddiasına itibar edilmediği, Mahkemece aldırılan ve çelişkileri gideren üst kurul raporuna göre davalının kusurlu olduğu, davalının kusurlu eylemine dayalı olarak davacının göz arazı nedeniyle %24,2 oranında sürekli malul duruma geldiğinin anlaşılmasına göre davalı ve müdahil vekillerinin kusura ve maluliyete yönelik istinafları yerinde görülmemiş olup, Mahkemece aldırılan aktüerya bilirkişi raporu uyarınca tespit edilen maddi tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik görülmediği, aynı şekilde, olayda davacının manevi tazminat talep hakkı da bulunduğundan Mahkemece takdir ve hükmolunan manevi tazminat miktarında da isabetsizlik bulunmadığı, buna karşılık, davalının eyleminin aynı zamanda haksız fiil teşkil etmesi ve haksız fiil sorumluluğunda faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olması nedeniyle Mahkemece asıl davada hükmedilen maddi tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken aksi yöne karar verilmesinin doğru görülmeyip, davacının bu yöne değinen istinafının yerinde görüldüğü gerekçesiyle, davalı ve fer'i müdahil vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl dosya olan 2016/172 E. sayılı dosya bakımından: davanın kabulüne; 817.297,38 TL tazminatın olay tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2021/711 E. sayılı dosya bakımından: davanın kısmen kabulüne; 70.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili ve fer'i müdahil vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Fer'i müdahil vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleşen dava; davalı özel hastanede görev yapan doktorun vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Davanın temeli TBK'nın 502 nci ve devamı maddelerinde düzenlenen vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.
2.Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davalı Hastanede görev yapan göz hekiminin, hastaya yanlış tanı koyarak yanlış tedaviye başladığı, söz konusu bulguların enfeksiyona bağlı olup olmadığı ayrımının ileri tetkikler uygulanarak yapılmadığı, gözde tipik retina bulguları ile karakterize olan toksoplazma koryoretiniti hastalığının klinik tanısının konulamamış olması ve toksoplazma koryoretinit tablosunda uygulanmaması gereken intravitreal triamsinolon enjeksiyonunun(göz içi kortizan enjeksiyonu) yapılmış olması nedeni ile davalı Hastanede görev yapan Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. ...'nin uygulamalarının tıp biliminin güncel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığının anlaşılmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekili ve fer'i müdahil vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi