"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1907 E., 2022/2807 K.
KARAR : Asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
faiz alacağın kabulü,
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve faiz alacağın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı vekili Avukat Tuğçe Doğancı ile asıl ve birleşen davada davalı ... Perakende Satış A.Ş. vekili Avukat ... ... ve diğer davalı
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili Avukat ... ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı TEİAŞ ile imzaladığı 05.01.2005 tarihli sistem kullanım anlaşması uyarınca, elektrik tüketimine dair faturaların sözleşme tarihinden itibaren 1 nolu bağlantı tarifesi üzerinden tahakkuk ettirilmesi gerekirken, faturalandırma işlemlerinin daha yüksek tarife olan 2 nolu bağlantı tarifesi üzerinden yapıldığını, fazladan tahakkuk ettirilen bedellerin iadesi isteminin davalılar tarafından kabul edilmediğini, bunun üzerine EPDK’ya müracaat ederek tarife ve iletim bedeli konusunda yazılı görüş istediğini, EPDK tarafından verilen cevabi yazıda, aralarında yapılan 05.01.2005 tarihli sistem kullanım anlaşmasının halen geçerli olduğu, bu bağlamda gerekli geri ödeme ve mahsuplaşmanın TREDAŞ’a bildirildiği, kaldı ki sözleşmeden kaynaklanan anlaşmazlıklarda kurul kararlarının bağlayıcı olacağına dair ifadelere yer verildiğini ancak davalılar tarafından işbu EPDK yazısının dikkate alınmadığını ileri sürerek; davacı şirketin iletim sistemi kullanıcısı (1 nolu bağlantı) olduğunun tespiti ile asıl davada 05.01.2005 ile 30.06.2014 tarihleri arasında iletim kullanıcısı olarak kesilmesi gereken faturalar ile dağıtım kullanıcısı (2 nolu bağlantı) olarak kesilen faturalar arasında oluşan fark bedelinin şimdilik 9.164.289,42 TL’sinin; birleşen davada ise aynı talebe ilişkin 01.07.2014 ile 30.06.2015 tarihleri arası dönem için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.968.013,36 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 19.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl davaya yönelik talebini 9.188.205,36 TL’ye, birleşen davaya yönelik istemini ise 1.968.013,38 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ...Ş. (TREDAŞ); davacının süresi içerisinde faturaya itiraz etmediğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, 2 nolu bağlantı tipine sahip dağıtım sistemi kullanıcı olduğunu, dava konusu hakkında kurul kararının bulunmadığını, davacı tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... Perakende Satış A.Ş. (TREPAŞ); davacıdan tahsil edilen ve davacının talep ettiği fatura kalemlerinden davalı şirketin gelirinin olmadığını, davalı şirketin yükümlülüğünün bu kalemleri tahsil etmek ve diğer davalı şirkete aktarmaktan ibaret olduğunu, sadece fatura düzenlemekle sorumlu olduklarını, EPDK yazılarında bahsedilen muhatabın diğer davalı olduğunu, EPDK ile yapılmış hiçbir yazışmanın bulunmadığını, hasım gösterilmesinin doğru olmadığını, süresi içerisinde faturaya itiraz edilmediğini, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının 2 nolu bağlantı tipine sahip dağıtım sistemi kullanıcı olduğunu, dava konusu hakkında verilen kurul kararının bulunmadığını, davacı tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.05.2019 tarihli ve 2015/8 E., 2019/154 K. sayılı kararıyla; davacının iletim sistem kullanıcısı olup, elektrik tüketimine dair tahakkuk işleminin 1 nolu bağlantı tarifesi dikkate alınarak yapılması gerektiği, davacı tarafça davalı TREDAŞ’a fazladan yapılan ödemenin 6.453.420,86 TL, davalı TREPAŞ’a yapılan fazladan ödemenin ise 4.702.902,67 TL olduğu, yargılama sırasında davalı
tarafça davacıya toplam 11.132.302,80 TL tutarında ödemede bulunulduğu, bu nedenle asıl ve birleşen davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle; asıl ve birleşen davanın asıl alacak yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, faiz istemi yönünden ise; Tredaş’ın sorumlu olduğu belirlenen 6.453.420,86 TL asıl alacağın 3.000.000 TL’sine dava tarihinden ödemenin yapıldığı 30.11.2016 tarihine kadar; 3.453.420,86 TL’sine ise dava tarihinden ödemenin yapıldığı 24.01.2017 tarihine kadar işleyen avans faizinin davalı TREDAŞ’... tahsiline; TREPAŞ’ın sorumlu olduğu belirlenen 4.702.902,67 TL asıl alacağın dava tarihinden ödemenin yapıldığı 24.01.2017 tarihine kadar işleyen avans faizinin davalı TREPAŞ’... tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.06.2021 tarihli ve 2019/1727 E., 2021/1591 K. sayılı kararıyla; davacının iletim sistem kullanıcısı olup, elektrik tüketimine dair tahakkuk işleminin 1 nolu bağlantı tarifesi üzerinden yapılması gerekirken, 2 nolu bağlantı tarifesi üzerinden yapılarak davacıdan fazladan para tahsil edildiği, davacı tarafça fazladan yapılan ödeme tutarının 11.156.323,53 TL olarak hesaplandığı, ıslah edilen miktarın 24.020,73 TL olduğu, davalıların davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu, yargılama sırasında müteselsil borçlulardan davalı TREDAŞ tarafından davacıya 11.132.302,80 TL ödeme yapıldığı, bunun 3.000.000 TL’sinin 30.11.2016 tarihinde, kalan 8.132.302,80 TL’sinin 24.01.2017 tarihinde ödendiği, davalı tarafın dava tarihi itibariyle temerrüde düşürüldüğü gerekçesiyle; davalıların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davacının iletim sistemi kullanıcısı 1 nolu bağlantı tarifeli müşteri olduğunun tespitine, yargılama sırasında ödenen 11.132.302,80 TL tutarında asıl alacak konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, asıl ve birleşen davaya konu faturalar kapsamında fazladan yapılan tahsilat nedeniyle 24.020,73 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, konusuz kalan 11.132.302,80 TL tutarındaki alacağın 3.000.000 TL’lik kısmına dava tarihinden ödeme tarihi olan 30.11.2016 tarihine kadar, 8.132.302,80 TL’sine dava tarihinden ödeme tarihi olan 24.01.2017 tarihine kadar, 24.020,73 TL bakiye alacağa ise ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 21.06.2022 tarihli ve 2022/2352 E., 2022/6030 K. sayılı ilamıyla;
1. Davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz itirazı yönünden; istinaf incelemesi sonucunda verilen kararın, davacı vekiline 29.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin iki haftalık yasal süre geçirildikten sonra 16.07.2021 tarihinde verildiği gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine,
2. Bölge Adliye Mahkemesince, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm fıkrası oluşturulmadığı gibi yargılama sırasında davalı tarafça davacıya yapılan ödeme kadar davanın konusuz kaldığı, yapılan ödemenin asıl alacağa mahsup edileceği belirtilmekle birlikte, asıl ve birleşen davaya konu alacak miktarlarının toplamı üzerinden mahsup işleminin gerçekleştirildiği, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı konusuz kalan miktarın belirlenmediği, yine asıl ve birleşen dava tarihleri farklı olmasına rağmen, asıl mı birleşen mi dava tarihi olduğu belirtilmeksizin, faiz başlangıç tarihinin “dava tarihinden itibaren” ifadesine yer verilerek belirlendiği gerekçesiyle infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğuna,
Kabule göre de; Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu alacağın 11.132.302,80 TL’lik kısmı yargılama aşamasında tahsil edildiğinden, konusuz kalan bahse konu miktar üzerinden davalılar aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiş,
3. Bozma nedenine göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Davalı TREDAŞ'ın yargılama sırasında iki kalem halinde yaptığı ödeme makbuzlarında hangi ödemenin hangi borç için yapıldığına dair bir açıklamaya yer verilmediği ve dava tarihi itibariyle borcun tamamının muaccel olduğu böylece yapılan ilk ödemenin asıl dava konusu alacağın ilk kısmına, ikinci ödemenin ise asıl davadaki bakiye alacak ile birleşen davaya mahsuben yapıldığının kabulü ile bilirkişi raporunda tespit edilen ve davalı tarafça yapılan ödemeler dışında asıl davada 23.915,94 TL, birleşen davada 104,79 TL bakiye alacağının kaldığı ve davacı tarafça dava konusu alacak için her bir fatura yönünden ödeme tarihinden faiz işletilmesini talep edilmiş ise de, bozulan önceki hükmünde dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği ve davacı tarafından süresi içinde temyiz başvurusu yapılmadığından bu hüküm ile davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan asıl davada; 9.164.289,42 TL yönünden konusuz kalan davanın esası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bu miktarın 3.000.000 TL'lik kısmına 31.12.2014 dava tarihinden 30.11.2016 ödeme tarihine kadar avans faizi işletilmesine, 6.164.289,42 TL'lik kısma 31.12.2014 dava tarihinden 24.01.2017 ödeme tarihine kadar avans faizi işletilmesine, 23.915,94 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, birleşen davada; 1.968.013,38 TL yönünden konusuz kalan davanın esası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, iş bu miktara 13.08.2015 dava tarihinden 24.01.2017 tarihine kadar avans faizi işletilmesine, 104,79 TL'nin ıslah tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Yargıtay bozma ilamında temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, bozma ilamının kamu düzenine ilişkin olan harçlarla ilgili olduğundan bozmaya uyulması sebebiyle davalı lehine usuli kazanılmış haktan bahsedilemeyeceğini, bozma ilamının hüküm kısmında "3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine" şeklinde verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, önceki temyiz dilekçesini tekrar ettiklerini, her bir fatura bedelinin ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini, ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı TREDAŞ vekili; Bölge Adliye Mahkemesi kararının "Hüküm" kısmında, tarafların istinaf taleplerinin kabul edilip edilmediğinin belirtilmediğini, temyiz talepleri kabul edildiği halde Bölge Adliye Mahkemesince aleyhlerine karar verildiğini, davacının hak düşürücü süre içerisinde faturalara itiraz etmediğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacıya 2 no’lu bağlantı tipine ilişkin tarifenin uygulanması gerektiğini, davacının bağlantı durumu yerinde incelenmeden hazırlanan raporun hükme esas alındığını, davacının dağıtım sistemi kullanıcısı olmasını sağlayan sözleşmenin 1993 tarihli olduğunu, 2005 yılında TEİAŞ ile İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması imzalamış olmasının iletim sistemi kullanıcısı sayılması için yeterli olmadığını, davacının dağıtım sistemi kullanımına dair olan ilişkisini sonlandırma iradesini göstermediğini, faiz talebinin reddi gerektiğini, Kurul kararının yerine getirilmesi amacıyla davacıya toplamda 11.132.302,80 TL asıl alacak ödenirken davacının faize ilişkin haklarını saklı tuttuğuna ilişkin ihtirazi kayıt koymadığını, temerrüde düşürülmediğinden faize hükmedilmemesini, ıslah tarihinden itibaren yasal faizle hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu tüm talepler ile ferilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının 01.01.2013 tarihinden sonraki taleplerinden diğer davalının sorumlu olduğunu, davacının müterafik kusurunun bulunduğunu, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi durumunda davacı lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği halde davacı lehine her bir dava yönünden ikişer kez maktu vekâlet ücreti olmak üzere toplam 4 kez vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedildiğini, alacak talebi yönünden müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarına hükmedilen davalıların harçtan ve istinaf vekâlet ücretinden müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarına karar verilmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı şirket lehine bozulduğundan temyiz yolunda yapılan yargılama giderlerinin davacıdan tahsili gerektiğini, tarafların temyiz nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına karar verildiğinden kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Davalı TREPAŞ vekili; Bağlantı tipinin belirlenmesi ve tespitinin dağıtım şirketinin sorumluluğunda olduğundan husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin faiz, vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, itirazların 1 yıl içerisinde yapılması gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, davacının müterafik kusurlu olduğunu, faturalara süresinde itiraz edilmediğini, faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, iki ayrı vekalet ücretine hükmedildiğini, bozma ilamı davalılar lehine olduğundan temyiz aşamasında yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iletim sistemi kullanıcı olup olmadığının tespiti ile iletim sistemi kullanıcısı olduğunun tespiti halinde farkın ödenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297’ nci maddesi uyarınca mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, ... görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
3. Değerlendirme
1. Davacı şirketin, iletim sistemi kullanıcı olması, bozma ilamı doğrultusunda hüküm kurulması, bozma ilamı ile davalılar lehine usulü kazanılmış hak oluşması, her iki tarafın tacir olup avans faize hükmedilmesi, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hukuka aykırılık bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm kısmına "temyiz incelemesi ile ilgili olarak" başlığı altında "Peşin alınan temyiz karar harcının, istek halinde temyiz edenlere iadesine, Davalılar vekilleri lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, Tarafların temyiz sebebiyle yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına" şeklinde yazılmıştır.
Dairenin 21.06.2022 tarihli bozma ilamında, bahsi geçen harç ve vekalet ücreti hakkında hüküm kurulduğu nazara alındığında Bölge Adliye Mahkemesince yeniden hüküm altına alınması yerinde görülmemiştir. Temyiz sebebiyle yapılan yargılama giderlerinin ise dava yargılama giderleri arasında değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 ... maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı şirket vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararının hüküm kısmına "temyiz incelemesi ile ilgili olarak" başlığı altında yazılan "Peşin alınan temyiz karar harcının, istek halinde temyiz edenlere iadesine, Davalılar vekilleri lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, Tarafların temyiz sebebiyle yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına" şeklindeki cümlelerin çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı ...Ş. alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalılara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.