"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/469 E., 2022/239 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davalı vekili
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, taraflar arasında 4734 sayılı Kanuna göre yapılmış ve 4735 sayılı Kanuna göre düzenlenmiş olan 4 adet sözleşmenin akdedildiğini, yapılan sözleşmeler uyarınca hak ediş faturalarının düzenlendiğini ve firmalarına verildiğini, davalı idarece 25.10.2008 tarih 27035 sayı ile Kamu İhale Kurumu’nca Resmi Gazete’de yayınlanan "Kamu İhale Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"in 4 üncü maddesi gerekçe gösterilerek sözleşmeler kapsamında ödenecek hak edişlerden kesintiler yapıldığını, 5510 Sayılı Kanun’un 81 inci maddesindeki; "Bu fıkra hükümleri Kamu idareleri iş yerleri hakkında uygulanamaz" hükmü ile kamu kurum ve kuruluşlarının söz konusu hazine yardımından faydalanamayacağının açıkça düzenlendiğini, davalı idarenin firmanın hak edişlerinden %5’lik hazine desteğini kesme hakkının bulunmadığını, ayrıca imzalanan sözleşmelerde de hak edişlerden hazine desteğinin kesileceğine dair bir hüküm bulunmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 141.165,45 TL’nin sözleşmede belirtilen ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davadaki taleplerini açıklayan beyan dilekçelerinde de, 29.03.2010 tarihinde imzalanan sözleşmeden kaynaklanan 34.060,40 TL, 24.03.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 4.465,14 TL, 05.06.2009 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 38.792,23 TL ve 14.05.2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 63.847,68 TL kesintinin iadesini talep ettiklerini belirtmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, talebin hangi sözleşmeden kaynaklandığı, hangi sözleşme kapsamında ve hangi hakedişe ilişkin ne zaman ödeme yapıldığı konusunda davacı tarafın açıklama yapması gerektiğini, yine taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca mahkemenin yetkisiz olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Asliye Ticaret Mahkemesince, davalı tarafın hesaplanan prim miktarını hakedişlerden kesmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile 124.727,62 TL'nin asıl alacak ve 21.284,16 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere 146.011,78 TL alacağın 124.727,62 TL'sine dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi işletilmek sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 27/04/2017 tarih ve 2015/38573 Esas, 2017/5250 Karar sayılı ilamıyla; davacı ile davalı arasında hizmet sözleşmesinin düzenlendiğinin ihtilafsız olduğu, davacının hakedişten haksız kesilen tutarın iadesini eldeki dava ile talep ettiği, davacı tacir ise de, davalı tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilaf da TTK'da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığından, davanın görülmesi gereken mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, bu durumda mahkemece, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki görüş ve hesaplamalar nazara alındığında 5 puanlık prim bedelinin hazinece karşılanmasının amacının, özel sektör işverenlerine SSK prim ödemelerini teşvik amacıyla yapıldığı, kamu ihale genel tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğin, alt normu olarak belirtilen kanuna aykırı olan hükümlerinin yok sayılacağı, davacı şirketin hakedişlerinde kesinti yapılmasının 5763 sayılı yasanın amacına ve ruhuna aykırı olduğu, prim borcu kesilen işçiyi bizzat davacı şirketin çalıştırdığı ve prim borçlarını davacı şirketin ödediği, bu nedenle davalının hesaplanan prim miktarını hakedişlerden kesmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmakla, davacının 124.725,62 TL asıl alacak üzerinden davasında haklı olduğu görüldüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 124.727,62 TL'nin asıl alacak ve 21.284,16 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere 146.011,78 TL alacağın, 124.727,62 TL'sine dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Dairenin 26/09/2022 tarihli ve 2022/5262 Esas, 2022/6977 Karar sayılı kararıyla; bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmediği belirtilerek, mahkemece toplam 124.727,62 TL üzerinden davanın kabülüne karar verilmişse de davacının her bir sözleşmeden talep ettiği miktar ile bilirkişinin her bir sözleşme için hesapladığı miktarlara bakıldığında davacının taleplerinin aşıldığı, raporun düzenlenmesinden sonra da davacının davasını ıslah etmediği anlaşılmakla, mahkemece HMK’nın 26.maddesine aykırı olarak talepten fazlasına hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece, hüküm fıkrasının 1.bendinde; "Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 124.727,62 TL'nin asıl alacak ve 21.284,16 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere 146.011,78 TL alacağın 124.727,62 TL'sine dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi işletilmek sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiş, gerekçede ise "..Davadaki talep ve harca esas değer toplam 141.165,45 TL olmakla dava tarihine kadarki işlemiş faiz alacak miktarı ise hükümde tespit mahiyetinde bahsedilmiş olup hükmedilen alacak toplam 124.727,62 TL reddedilen alacak ise 16.437,83 TL olmakla bu bedeller üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiştir." denilip bu şekilde hüküm kurulmuş olmasının infazda tereddüt yaratacak şekilde müphem olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece açıklanan yasa hükümleri doğrultusunda infazda tereddüt yaratılmayacak şekilde yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran
Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Karar Düzeltme Sebepleri
Davalı vekili; temyiz itirazlarının değerlendirilmesinin ötelenmesine bir gerekçe gösterilmediğini, daha önce cevap dilekçelerinde dava konusu kesintilerin haklı olarak yapıldığını bildirdiklerini, bu itirazlarının değerlendirilmediğini, mahkemece ticari faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, dava tarihinden önce taraflarına ihtar çekilmediğinden dava öncesine ilişkin faize karar verilmiş olmasının kanuna aykırı olduğunu, ileri sürerek; kararın düzeltilmesini ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 5510 sayılı yasanın 81 inci maddesine 5763 sayılı kanunun 24 üncü maddesi ile eklenen işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanacağı yönündeki 5 puanlık prim indirim bedelinin, davalıdan tahsiline yönelik alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 inci maddesinde; hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 294 üncü maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2 inci maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilir.
2- 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 81 inci maddesi 1 inci fıkrasına, 5763 sayılı kanunun 24 üncü maddesi ile eklenen ve 1.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan (1) bendinde, "Bu kanunun 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör iş verenlerinin, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır" hükmü yer almaktadır.
3. Değerlendirme
Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davalı vekilince ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE,
Aşağıda yazılı para cezası ile bakiye harcın karar düzeltme isteyene yükletilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.