"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/295 E., 2022/430 K.
İFLAS İDARE MEMURLARI : 1-..., 2-...,
DAVA TARİHİ : 29.07.2010
Taraflar arasında görülen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Banka vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, vekil edeninin davalı firmadan Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, ... mevkiinde kain imarın 44784 ada, 1 sayılı parseli üzerinde yapımı devam eden B bloktaki ... Kat (....) nolu bağımsız bölümü toplam 113.000,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelinin 40.000,00 TL 'sini peşin olarak, kalan 73.000,00 TL'yi ise diğer davalı bankadan kullanmış olduğu konut finansmanı kredisi ile ödediğini, kredi ödemelerinin halen devam ettiğini, yapılan anlaşma uyarınca dava konusu taşınmazın 30.08.2008 tarihine kadar iskanı alınıp, kat mülkiyeti tesis edilerek kendisine teslim şartı ile satın aldığını, ancak söz konusu inşaatın tamamlanmadığını ve halen teslim edilmediğini, davalı tarafça müvekkilinden ayrıca ek ödeme talep edildiğini, bu durum üzerine Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/30 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını, davalı yüklenicinin sözleşmeye uygun şekilde imalat ve inşaat yapmadığını, müvekilinin mağdur olduğunu, bankadan alınan kredinin bu proje için kullanıldığı ve bağlı kredi olduğunu, davalı bankanın da kredi nedeniyle ayıptan sorumlu olduğunu belirterek 23 nolu bağımsız bölümdeki eksik ve ayıplı işler bedeli için şimdilik 1.500,00 TL, 1.800 USD cezai şart ile kira kaybı alacağının 28.02.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 28.12.2011 tarihli ıslah dilekçesinde, eksik işler bedeli olarak 1.500,00 TL'lik talebi 30.559,14 TL artırarak toplam 32.059,14 TL'ye, 1.800 USD kira tazminatı için USD cinsinden 1 yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranını, yine fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla raporda hesaplanan toplam 2.830,00 TL kira yoksunluğu gelirinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte, her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... İnşaat vekili; sözleşme uyarınca dava konusu taşınmazın yapı kullanma izin belgesi alınmış olarak teslimi gerektiğini ancak sözleşmenin 7 nci maddesi uyarınca mücbir sebep nedeni ile vekil edeninin kusuru bulunmayan gecikmelerden dolayı ek süre verilmesi gerektiğini, şantiye alanına su, elektrik, doğalgaz gibi alt yapı hizmetlerinin ilgili kurumlarca getirilmediğini, vekil edeni şirketin çalıştığı bankalar ile sıkıntı yaşadığını, dava konusu taşınmazın bulunduğu B bloğun %85 oranında tamamlandığını, müvekkili şirket tarafından halen çalışmaların devam ettiğini, benzer davalarda tedbir taleplerinin mahkemelerce reddedildiğini, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı banka vekili; vekil edeni banka aleyhine açılan davanın haksız olduğunu, dava konusu sözleşmenin feshi yerine, inşaatın tamamlanması için davalı şirkete süre verilmesi, verilen süre içerisinde inşaatın tamamlanmaması halinde tazminat talep edilmesi gerektiğini, tedbir kararı verilmesinin somut ihtilafın ruhuna ve kanuna aykırı olduğunu, kredi taksit ödemeleri ile iş bu dava arasında bağlantı bulunmadığını, ayrıca bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.09.2013 tarihli ve 2010/745 E., 2013/2178 K. sayılı kararı ile bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın kısmen kabulüne, eksik ve ayıplı işler bedeli olarak 1.500 TL'nin dava tarihinden, 30.559,14 TL'nin ıslah tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte, 1800 USD cezai şartın dava tarihinden itibaren Merkez Bankasının Dolar cinsinden 1 yıllık vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte, 2.830,00 TL gecikme tazminatının ıslah tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 26.09.2013 tarihli ve 2010/745 E., 2013/2178 K. sayılı kısmen kabul kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/33196 E., 2014/19430 K. sayılı ilamıyla davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, ".... Dava konusu dairenin bulunduğu B Bloktaki tamamlanma oranı konusunda birbiriyle çelişen farklı bilirkişi raporları mevcut olduğundan, eldeki dosyada alınan ve davalılar tarafından itiraz edilen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesis edilemez. O halde mahkemece, konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle mahallinde keşif yapılmalı, B bloğun inşaat seviyesi taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilecek şekilde tespit edilmeli ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 31.01.2017 tarihli ve 2014/1707 E., 2017/72 K. sayılı ilamıyla; davanın kısmen kabulü ile dava konusu eksik ve ayıplı işler bedeli 1.500,00 TL'nin dava tarihinden, 30.559,14 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile gecikme nedeni ile kararlaştırılan 6 aylık cezai şart tutarı olan 1.800 USD nın dava tarihindeki kur üzerinden ve dava tarihinden itibaren merkez bankasının USD cinsinden bir yıl vadeli mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faizi ile gecikme tazminatı olarak 2.830,00 TL'nin ıslah tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı Banka vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 05.04.2021 tarihli ve 2021/538 E., 2021/3557 K. sayılı ilamıyla; "...yargılama devam ederken Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30.12.2016 tarihli ve 2015/163 Esas sayılı dosyasında davalı şirketin iflasına karar verildiği emsal dosyalardan ve temyiz eden davalı ...Ş. vekili beyanından anlaşıldığı, Mahkemece, yukarıda açıklanan usullere göre yargılamaya devam edilip, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesi ile bozulmasına, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı bankanın kira tazminatına ilişkin bir sorumluluğunun bulunmadığı açıklanarak davanın kısmen kabulü ile davalı müflis ... Turizm A.Ş. yönünden iflas idaresi tarafından kabul edilip iflas masası alacağı olarak kaydının yapıldığı anlaşılan alacağın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...Ş. yönünden davanın kısmen kabulü ile kabule göre eksik ve ayıplı işlere ilişkin toplam 32.059,14 TL'nin 1.500,00 TL'nin dava tarihinden, 30.559,14 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı Banka vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; önceki bozma ilamı ile kesinleştiği halde davalı bankanın kira kaybından sorumlu tutulmamasının yasaya ve usule aykırı olduğunu, davalı banka ile inşaatı yapacak olan davalı inşaat firması arasında henüz inşaat başlamamışken proje aşamasında iken yapılan anlaşma ile banka tarafından oldukça düşük faizli krediler alıcılara kullandırıldığını ve tapuların verildiğini, bu krediler ile satış sözleşmelerinin de imzalatıldığını, davalı bankanın inşaatın zamanında teslim edilmemesinden kaynaklı kira kaybından da müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerektiğini, Mahkemenin kararında yargılama giderleri ile ilgili de eksik hesaplama yapıldığını, kabul - red oranına göre davalı bankanın yapmış olduğu giderler ile davacı aleyhine yüklenen meblağın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Banka vekili; eksik ilişkilere ilişkin tazminat talebi hakkında hak düşürücü sürenin dikkate alınmadığını, 1.800 USD’lik cezai şart ve 2.830 TL’lik kira tazminatı taleplerini reddettiği halde reddedilen bu taleplerle ilgili ayrı ayrı vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken sadece 4.600 TL’lik tek maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, kararın bu yönden de düzeltilmesi gerektiğini savunarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bağlı kredi ile alınan taşınmazın henüz teslim edilmemesinden kaynaklanan eksik işler nedeniyle tazminat, kira kaybı ve cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK
2. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK
3. Değerlendirme
1. Davalı vekilinin eksik işler nedeniyle tazminat yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Temyizen incelenen karar; kararda belirtilen gerekçelere, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/33196 E., 2014/19430 K. sayılı ilamıyla davaya konu konut finansmanı sözleşmesinin bağlı kredi sözleşmesi niteliğinde olduğunun belirlenmesine, bu nedenle davalı Bankanın eksik iş bedelinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Banka vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin kira kaybı bedeli ve cezai şart yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Usuli kazanılmış hak kavramı anlamı itibariyle bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlem, ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli müktesap hak müessesesi HMK’da düzenlenmiş olmamakla beraber davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihatı Birleştirme kararı) Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (HGK’nın 12.07.2006 T. 2006/4-519 E., 2006/527 K., 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.).
Mahkemece verilen kararın Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi durumunda usuli kazanılmış hak doğmuş olur. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Yani kesinleşmiş bu kısımlar o kısımlar lehine olan taraf yararına bir usuli müktesap hak teşkil eder.
Mahkemenin, 26.09.2013 tarihli ve 2010/745 E., 2013/2178 K. sayılı kararının davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/33196 E., 2014/19430 K. sayılı ilamıyla davalıların diğer temyiz itirazları reddedilerek yalnızca taşınmaz satış sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı işler nedeniyle imalat bedeli ve dairenin kararlaştırılan sürede teslim edilememesi nedeniyle tazminat istemi yönünden bozulduğu, bu hali ile mahkemece verilen ilk kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, Mahkemece verilen son karar ile; ..'' davanın kısmen kabulü ile davalı müflis ... Turizm A.Ş. yönünden iflas idare tarafından kabul edilip iflas masası alacağı olarak kaydının yapıldığı anlaşılan alacağın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...Ş. yönünden davanın kısmen kabulü ile kabule göre eksik ve ayıplı işlere ilişkin toplam 32.059,14 TL' nin 1.500,00 TL'nin dava tarihinden, 30.559,14 TL' sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile davalı bankadan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine..'' şeklinde karar verilmiş olup, bozma ilamı dışında bırakılarak kesinleşen hususlar hakkında yeniden inceleme ve değerlendirme yapılarak davacı lehine olan usuli müktesep hak ihlal edilmiştir. Bu nedenle Mahkemece, tüm davalılar yönünden yeniden hüküm tesis edilmesi ve bozma kararına uyulmasına rağmen bozmaya aykırı olarak davacı lehine oluşan usuli müktesep hak ihlal edilerek kira kaybı ve cezai şart istemi yönünden davanın reddine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı ...ye yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.