"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2318 E., 2023/190 K.
DAVA TARİHİ : 18.08.2018
İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/749 E., 2022/357 K.
Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan cezai şartın tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; taraflar arasında noterde düzenleme şeklinde yapılan 22.07.2015 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile müvekkillerinin 1627 ada 80 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını davalıya satmayı taahhüt ettiklerini, ancak taşınmazın paydaşlarından biri tarafından, bir kısım paydaşların tapu kaydındaki hisse miktarında hata olduğu ileri sürülerek tapu kaydında düzeltim davası açıldığını, yapılan yargılama sonunda Mahkemece, hisselerin düzeltilmesine karar verildiğini ve kararın 25.09.2017 tarihinde kesinleştiğini, bunun üzerine 05.10.2017 tarihli ihtarname ile davalıya taşınmazdaki hisse oranlarının yargı kararı ile belirlenip kesinleştiğinin ve sözleşmede yazılı satış bedeli karşılığında hisseleri devretmeye hazır olduklarının bildirildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen davalının sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmeyerek temerrüde düştüğünü, taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalının, sözleşmeden cayması veya sözleşme şartlarına uymaması halinde vadedenlere 870.000,00 TL ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davalının tacir olup sözleşmeyi imzalarken basiretli hareket etmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmede kararlaştırılan cezai şarttan şimdilik 435.000,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 06.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davaya cevap vermemiş; duruşmalara da katılmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının, taraflar arasında noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan edimini yerine getirmemesi sebebiyle davacılar tarafından, Eskişehir .... Noterliğinin 07.11.2017 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiği, ihtarname gereği sözleşmede öngörülen cezai şart bedelinin ödenmemesi üzerine de iş bu davanın açıldığı; davalı ile ilgili yapılan araştırma neticesinde adına kayıtlı birçok taşınmaz bulunduğunun anlaşıldığı, vergi dairesi ve ticaret odası kayıtlarına bakıldığında davalının tacir olduğu hususunda şüphe bulunmadığı, satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı sırada sözleşmeye konu taşınmazın paylı olduğunu bildiği, bu sebeple taşınmazla ilgili önalım ve ortaklığın giderilmesi gibi davaların açılabileceğini öngörmesi ve basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği, davalının tacir kimliği ile sosyal ve ekonomik durumu dikkate alındığında, dava konusu cezai şartın ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceği değerlendirilmekle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 182 nci maddesi gereği cezai şart bedelinden indirim yapılmadığı gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile 435.000,00 TL cezai şartın 06.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; müvekkilinin sadece satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte tacir olup olmadığının araştırıldığını, bu tarihteki iktisadi durumunun tespit edilmediği gibi sözleşmede yer alan cezai şartın mahvına sebep olup olmayacağının da araştırılmadığını, hem sözleşmede belirlenen 870.00,00 TL tutarındaki cezai şartın hem de davacı tarafın kısmi olarak talep ettiği 435.000,00 TL’nin müvekkili aleyhinde ekonomik çöküntüye sebebiyet vereceğini, cezai şart miktarı göz önüne alındığında neredeyse devir bedeline eşit bir tutarın, devir olmadığı halde cezai şart olarak davacı tarafa ödenmesinin hakkaniyete, ahlak ve adaba aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin babası ...’ın birçok taşınmazı bulunsa da dosyaya sunulan Eskişehir .... Noterliğinin 08.06.2010 tarihli mirastan feragat sözleşmesinden anlaşılacağı üzere babasından müvekkiline herhangi bir taşınmaz intikal etmeyeceğini, bu nedenle babasına ait taşınmazların müvekkilinin ekonomik çöküntüsüne engel olmayacağını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesindeki edimini yerine getirmeyen davalıdan sözleşmede kararlaştırılan cezai şart bedelinin tahsiline ilişkinidir.
2. İlgili Hukuk
1. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 22 nci maddesi,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182 nci maddesinin üçüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1. 6102 sayılı Kanun'un 22 nci maddesinde; “Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanunu’nun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.” hükmü düzenlenmiştir.
2. 6098 sayılı Kanun'un 182 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ise “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir.” hükmü yer almaktadır.
3. Anılan Kanun hükümleri doğrultusunda yapılan incelemede; temyiz edilen Mahkeme kararı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tacir olan, davalının üzerinde birçok taşınmaz kaydı bulunmakta olup davaya konu cezai şart miktarının ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun bulunduğundan, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.