"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/647 E., 2022/431 K.
DAVA TARİHİ : 22.09.2014
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 432 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre davacı yönünden reddedilen miktar 5.218,55 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacı şirkette çalışan sigortalı işçinin 14.12.2006 tarihinde geçirdiği ... kazası nedeniyle ölümü üzerine davacı şirketin %50 kusurlu bulunduğuna ilişkin sigorta müfettişleri raporlarına dayanılarak 29.802,78 TL'nin tahsili talebiyle rücu davası açıldığını, dava devam ederken 6111 sayılı Kanun kapsamında davalı kurum ile borcun yapılandırılmasına dair mutabakat sağlandığını, mutabakatta kazadan dolayı davacı şirketin %100 kusurlu olduğu kabul edilerek 94.038,12 TL borç tahakkuk edildiğini, bugüne kadar 88.808,00 TL ödeme yapıldığını, bu arada devam eden rücu davasında kazadan dolayı davacı şirketin %70 kusurlu olduğu kabul edilerek 29.773,12 TL'nin 21.06.2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini,bu kararın kesinleştiğini, mutabakata göre 88.808,80 TL ödeme yapılması nedeniyle aradaki fark oranında davalı kurumun sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; davacının belirsiz alacağının tespiti ile tespit konusu alacağının iade yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren yasal faizi ile olmak üzere şimdilik 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep etmiş; 11.04.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 31.621,73 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının bahsettiği rücu davasının temyiz incelemesinde iken davacı şirket tarafından borcunun yapılandırılmasının talep edildiğini, davacı tarafça %100 kusurlu olarak yapılandırmaya gidilmesi istenildiği halde fazla ödendiği gerekçesi ile dava açılmasının iyiniyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 30.06.2016 tarihli ve 2014/672 E., 2016/653 K. sayılı kararıyla; hükme esas alınan 14.03.2016 havale tarihli bilirkişi raporunun yerinde olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 31.621,73 TL alacağın ... Mahkemesi kararının kesinleşme tarihi olan 23.07.2014 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 24.10.2019 tarih ve 2019/5183 E., 2019/8389 K. sayılı ilamıyla; davalının sair temyiz itirazları reddedilerek, davanın, davalı kurumca ... kazası nedeniyle ölen işçinin hak sahiplerine ödenen tazminatın, davacıya 6111 sayılı yasa kapsamında kusurundan fazla miktarda rücu edildiği gerekçesiyle yapılan fazla ödemenin iadesine ilişkin olduğu, somut olay irdelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturan 6111 sayılı yasa kapsamında davacı tarafça davalıya yapılan fazla ödemenin davacı tarafça ispatlanamadığı, Mahkemece davalıya fazla ödemede bulunduğunu ispat edemeyen davacının talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle bozulmuştur.
B.Kabul-Değişik Gerekçe ile Bozma İlamı
1.Bozma ilamı üzerine süresi içinde davacı vekili Karar Düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 07.09.2021 tarihli ve 2021/4849 E.,2021/7989 K. sayılı kabul-değişik gerekçe ile bozma ilamıyla; davacının sair karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilerek, mahkemece; 6111 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen yapılandırma belgesi dikkate alınmak suretiyle, davacının sorumlu olduğu (ödemesi gereken) borç miktarı ile toplam ödemiş olduğu miktarın (ödenmesi gereken miktar ile ödenen miktar arasında bir fark olup olmadığının) tespitine yönelik bilirkişiden ek rapor alınarak ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen farklı gerekçe ile bozulduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
C. Mahkemece Kabul-Değişik Gerekçe ile Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma ilamı sonrasında alınan 20.06.2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davalı kurum tarafından davacının ödemesinin her bir taksit 5.224,34 TL olacak şekilde 18 taksit olarak yapılandırıldığı, davacı şirketin son iki taksit haricinde tüm taksitleri ödediği, davacı şirketin toplam ödemesinin 83.589,44 TL olduğu, davalı kurumun sigortalısına ödediği miktarın tamamını davacıya rücu ettiği, ancak yapılan yapılandırmada hesaplamanın, ... Mahkemesinin 26.01.2011 tarihli kararında tespit edilen % 70 kusur oranının ve kazada vefat eden sigortalı işçinin hak sahiplerine ödediği 60.372,58 TL alacağın esas alınarak yapılması gerektiği,bu hesaba nazaran davacıya rücu edilecek miktarın 57.186,26 TL olduğu, toplam 83.589,44 TL ödeme yapan davacının 26.403,18 TL fazla ödeme yaptığı, davalı kurumun bu miktar kadar sebepsiz zenginleştiği ,belirlenen 26.403,18 TL alacağa ... mahkemesi kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 26.403,18 TL’nin ... mahkemesi kararının kesinleşme tarihi olan 23.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; 30.04.2014 tarihli yapılandırmanın 30.04.2014 fatura/taksit dönemine ait 5.224,34 TL'lik ödemenin gerçekleştirildiğini ispat etmelerine rağmen mahkemece bu ödeme belgesine itibar edilmediğini, ödemeye dair tüm bilgilerin dava konusu yapılandırma bilgileriyle örtüştüğünü, yaptıkları ödeme miktarının belirttikleri ödeme ile 88.813,78 TL olduğunu, bozma öncesi hükmedilen 31.621,73 TL lik fazla ödeme bulunduğunu , banka kayıtları ile davalı kurum kayıtlarının araştırılması gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; kurum işlemlerinin hukuka uygun olduğunu, beyanları dikkate alınmadan karar verildiğini, davacının dava konusu olayda %100 kusurlu olduğunu, kusur ve hesap yönünden eksik inceleme yapıldığını, davanın tümden reddi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı kurumca ... kazası nedeniyle ölen işçinin hak sahiplerine ödenen tazminatın, davacıya 6111 sayılı yasa kapsamında kusurundan fazla miktarda rücu edildiği gerekçesiyle yapılan fazla ödemenin iadesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 187 nci maddesinin birinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un "İspat yükü” başlıklı 190 ıncı maddesi, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.
3. Değerlendirme
Temyize konu edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma ilamında belirtilen şekilde işlem yapılmak suretiyle verildiği, bozmaya uyulmakla kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi heyet raporunda davacı tarafça davalı kuruma yapılan fazla ödemenin taraf ve Yargıtay denetimine elverişli şekilde belirlendiğinden hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kusur oranının davalı tarafça önceki mahkeme kararını temyizde temyiz nedeni olarak ileri sürülmemiş olması nedeniyle bozma ilamı ile davacı yararına bu yönden usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
2. Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
09.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.