"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/355 E., 2022/646 K.
DAVA TARİHİ : 30.04.2012
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının, müvekkili kurumdan muhtaçlık aylığı aldığını, davalının muhtaçlık durumunun Bakırköy Kaymakamlığının 18.09.2008 tarih 2008/574 sayılı kararı ile kaldırıldığını, bu nedenle 01.08.1996-31.07.2006 tarihleri arasında yersiz ödenen 24.647,05 TL ana paranın yasal faizleriyle birlikte davalı adına borç kaydedildiğini, davalının ödeme yapması için yapılan yazışmaların sonuçsuz kaldığını, kurum alacağının tahsilini temin için davalı aleyhine başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek; vaki itirazın iptaline ve takibin devamı ile davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; öncelikle takibe konu alacağın zamanaşımına uğradığını, iade talebinin yasal dayanağının bulunmadığını, takip konusu asıl alacağın maddi ve yasal dayanağının bulunmadığını, bakım ve nezaretinde olduğu oğlu Yalçın'ın vefat ettiğini, oğlunun vefatı sonrası kendisine aylık tahsis edildiğini, 31.07.2006 tarihi itibari ile almakta olduğu aylığın davacı kurum tarafından kesildiğini, gönderilen ödeme emrinde takibe konu alacağın dayanağı olarak yalnızca 48.166.139.3 sicil numarası ile yapılan yersiz ödeme açıklamasının mevcut olduğunu, takibe konu edilen asıl alacağın, davacı tarafından kendisine ne surette ve hangi tarihlerde ödenmiş olduğu, yapılan ödemelerin ne kadarının hangi hukuki sebeple iadesinin gerektiği, bu iadenin ne zaman talep edildiği, temerrüde düşürüldüğü tarihin bulunmadığını belirterek; haksız olarak açılan davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Davanın açıldığı İstanbul 12. İş Mahkemesinin 16.07.2013 tarihli ve 2012/1491 E., 2013/370 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 tarih ve 2013/19613 E., 2014/13605 K. sayılı ilamıyla; dosya kapsamından, davalıya 5434 sayılı Kanun kapsamında bağlanan muhtaçlık aylığının yersiz olduğunun iddia edildiği, 01.8.1996-31.7.2006 dönemine ait aylıkların tahsili için takibin başlatıldığının belirgin olduğu, davaya konu yersiz ödendiği iddia olunan aylığın, 5434 sayılı Kanun hükümlerince bağlandığının anlaşılmış olması karşısında, taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlığın çözümünde 506, 1479 veya 5510 sayılı Kanunun uygulama yerinin bulunmadığı, bu durumda iş mahkemesinin görevli olmayıp, davanın genel mahkemede görülmesi gerektiğinin kabulünün gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine davanın gönderildiği Mahkemenin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın, dahili davalıların muris ...'e yapılan ödemelerin rücuen tahsiline dair başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olduğu, Bakırköy Kaymakamlığının 18.09.2008 tarihli ve 2008/574 sayılı kararı ile davalının 1995/11. ayından, 2007/6. ayına kadarki dönemde "muhtaç olmadığına" karar verildiği ve davacı kurumun Kaymakamlığın bu kararına istinaden davalının yetim aylıklarını kestiğinin görüldüğü, somut olayda davacı kurumun, davalıya 01.08.1996-01.07.2006 tarihleri arasında fuzulen ödediği yetim aylığı ve ek ödemelerin iadesi için cebri icra takibi başlattığı, 5434 sayılı Kanun'un geçici 76'ıncı maddesinde ''Bu kanuna konulan hükümler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki zamana ait ve kanunda belirtilen haller dışında herhangi bir hakkın doğumuna veya bu kanunun yürürlüğünden sonra yeniden aylık veya toptan ödemeye müstahak duruma girilmesine sebep olmaz.'' hükmünün bulunduğu, söz konusu geçici maddenin 21.04.2005 tarihinde yürürlüğe girdiği, davacı kurumun aylık iptal işlemine ilişkin kararında hukuki isabetsizlik olmadığı, ancak davacı kurumun 5434 sayılı Kanun'un geçici madde 76 hükmünün yürürlüğe girdiği 21.04.2005 tarihinden öncesine ilişkin 01.08.1996-21.04.2005 tarihleri arasındaki dönemde yapılan aylık ve ek ödemeleri geri talep etmesinin yasal dayanağı bulunmadığı, yasal değişiklikten sonraki dönem için geri iade talep edebileceği, davalıya Emekli Sandığı tarafından 21.04.2005-01.07.2006 tarihleri arasında fuzulen ödenen tutarların 6.951,58 TL olduğu, davalıya yapılan ödemenin konusunu Bakırköy Kazası İdare Heyetinin 11.10.1990 tarihli ve 2271 sayılı Muhtaçlık kararına istinaden bağlanan yetim aylığının oluşturduğu, davalının teknik bilgi ve beceri gerektirecek sosyal güvenlik aylık bağlama mevzuatını bilebilecek durumda bulunmadığı nazara alınarak yapılan ödemelere ilişkin kasıtlı veya kusurlu davranışının olamayacağı, bu nedenlerle davalının 5510 sayılı Kanun'un 96/b maddesi kapsamında iade borcu doğsa da, Yargıtay bozma ilamında da vurgulandığı üzere uyuşmazlığın çözümünde 5510 sayılı Kanunun uygulama yerinin bulunmadığı, davalının yetim aylığı kesilmekle beraber, kurumdan kendi çalışmalarından dolayı yaşlılık aylığı aldığı, davalıya 9/11474 tahsis nolu dosyadan bağlanan dul aylığının kesildiği, ancak SSK’dan dolayı dul aylığı almaya devam ettiği anlaşılmakta olup, yasal düzenleme gereği, geri ödenmesi gereken tutarın davalının aylıklarından kesilmesi gerektiği, davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın yerinde olduğu, dosyada davacının temerrüde düşürüldüğüne dair belge ve bilgi bulunmadığı icra ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği 20.02.2012 tarihini takip eden 24 ayın sonu olan 20.02.2014 tarihi itibariyle davacının faiz yükümünün başlayacağı, bu tarihten önce faiz isteminin kabulünün mümkün bulunmadığı, davalı hakkında başlatılan icra takibinin yasal dayanağı bulunmadığından itirazın haklı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; kararda belirtildiği gibi kurum alacağı konusunda herhangi bir ihtilafın olmadığını, bu durumda davacı kurumdan davalının maaşından herhangi bir kesinti yapılıp yapılmadığı sorulmadan davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 5434 sayılı Kanun kapsamında yersiz ödendiği iddia olunan aylıklarının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri" ana başlığı altında düzenlenen 77'nci maddesine göre; "Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.
"
3. Değerlendirme
1.Dava, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında, yersiz ödendiği iddia olunan aylıklarının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, davacı kurum tarafından davalıya 5434 sayılı Kanun hükümlerince aylık bağlanmış olup, davaya konu aylığın, kesilmesi ve iadesi de 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabidir. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde bozma ilamında belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanunun uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, davaya konu uyuşmazlık yönünden 5434 sayılı Kanun hükümleri kapsamında değerlendirme yapılarak; davacının yetim aylığı kesilmekle beraber, davacı kurumdan kendi çalışmalarından dolayı yaşlılık aylığı aldığı, SSK’dan dolayı dul aylığı almaya devam ettiği anlaşılmakta olup, yasal düzenleme gereği, geri ödenmesi gereken tutarın davalının aylıklarından kesilmesi gerekeceğinden, davalı hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın yerinde olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
2.Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davalıya davacı kurum tarafından 48.166.139 emekli sicil numaralı dosyadan 21.03.2005-01.01.2006 tarihleri arasında fuzulen ödenen yetim aylıkları ile ek ödeme tutarlarının 6.951,58 TL olduğu bildirilmiştir. Ancak davalının yargılama sırasında 31.03.2015 tarihinde vefat ettiği ve mirasçıları ....ve...ın davaya dahil edildikleri belirtilmiş olmasına rağmen, davalı Mahmure vefat etmeden önce aylıklarından kesinti yapılıp yapılmadığı, kesinti yapıldıysa ne kadar tutarın kesildiği araştırılmadan, geri ödenmesi gereken borç tutarı kadar davalının aylıklarından kesinti yapılacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
3. Hal böyle olunca, Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, aylıktan kesilmemiş bakiye borç varsa davalı vefat ettiğinden artık aylıklarından kesinti yapma durumunun somut olaya uygulanamayacağı, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre söz konusu alacağın dahili davalılardan tahsilinin istenebileceği gözetilerek, bu tutar bakımından icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.