Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1685 E. 2024/1735 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kendisine tebliğ edilen haciz ihbarnamesine karşı süresinde menfi tespit davası açmadığı gerekçesiyle açtığı davanın reddine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, haciz ihbarnamesine karşı İİK'nın 89/3. maddesinde öngörülen on beş günlük hak düşürücü süre içerisinde menfi tespit davası açmaması ve davanın bu süre geçtikten sonra açılması nedeniyle, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı asil ... ve vekili Av. ... ile davalı ... Dağıtım Paz. San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. Batuhan Şener, diğer davalı Birleşik Dağ. Paz. Tur. Tic. ve San. A.Ş. vekili Av. Sıla Taşcı'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalılardan Birleşik Dağıtım Pazarlama Turizm Tic. ve San. A.Ş. tarafından diğer davalı ... Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. aleyhine İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2019/30038 Esas sayılı dosyası ile 33.764.780,65 TL cari hesap alacağı bulunduğundan bahisle icra takibi başlatıldığını, borçlunun lehe işleyecek sürelerden feragat etmek suretiyle taraflar arasındaki icra takibinin kesinleştiğini, alacaklı yanca onlarca kişiye haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bu kişilerden birisinin de müvekkili olduğunu, müvekkilinin dosya alacaklısı ile yaptığı görüşmeler neticesinde haciz ihbarnamelerine itiraz etmeyerek kandırılarak dosya borçlusu konumuna geldiğini, davanın İİK'nın 89 uncu maddesindeki özel nitelikle menfi tespit davası açma süresinin kaçırılmış olması nedeni ile borcun bulunmadığına ilişkin genel hükümlere dayanılarak açılmış olan menfi tespit davası olduğunu, davalıların kötü niyetli olarak müvekkilini kandırdıklarını, icra dosyasındaki borçlu ile alacaklı davalı şirketlerin aralarında fiili ve hukuki organik bağ bulunduğunu, davalı borçlu şirketin, davalı alacaklı şirketin ortaklarından biri olduğunu, her iki şirketin de temsilcisi olan aynı kişinin biri lehine diğeri aleyhine olmak üzere işlem tesis ettiğini, durumdan haberdar olan davalı borçlu şirketin diğer yetkilisinin icra dosyasından yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, borcu kabul etmediklerini beyan ederek haciz işleminin iptalini istediğini, icra müdürlüğünce talebin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle reddedildiğini, bunun üzerine İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/612 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu davadan feragat edildiğini, davalı dosya alacaklısının müvekkilinin diğer davalı dosya borçlusuna ne kadar borcu olduğunu bildiğini, bilerek ve isteyerek müvekkilini oyalatıp dosya borçlusu haline getirdiğini, davalı alacaklı şirket tarafından Birpa Mail Hukuk adresinden müvekkiline 03.08.2019 tarihinde mail atıldığını, maille birlikte haciz ihbarnamesi gönderildiği ve gelince şirketleri ile irtibata geçilmesinin istendiğini, müvekkilinin maile cevap verdiğini, aradan bir hafta geçmeden birinci haciz ihbarnamesi gelmesi üzerine müvekkilinin davalı şirketi aradığını, yazının geldiğini arızalı ürünü alıp almayacaklarını ve ona göre ödeme yapacağını bildirdiğini, davalı şirketin ürünün alınacağını, ürün alınmadan ödeme yapmasına ve gelen yazıya da cevap vermesine gerek olmadığı bildirmesi ve şirkette işlerin yoğun olduğu ürün iadesi için arayacaklarını söylemesi üzerine müvekkilinin haciz ihbarnamesine karşı beyanda bulunmadığını, arızalı ürün ile birlikte dahi 8.331,29 TL borcu olan müvekkilinin, 33.764.780,65 TL bedel ile hukuken sorumlu hale getirildiğini ileri sürerek, davacının davalılara davaya konu İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2019/30038 Esas sayılı dosyasından ötürü 33.764.780,65 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili; davacıya haciz ihbarnamelerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilmediğini ve alacağın ödenmediğini, itiraz sürelerinin kaçtığını ve takibin kesinleştiğini, davacının dosya borcunun tamamından sorumlu olduğunu, yasal süresinde açılmayan menfi tespit davasının yalnızca icra takibini sürüncemede bıraktığını, davalı şirketin bu davada husumetinin olmadığından müvekkili yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine %20'den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı Birleşik Dağ. Paz. Tur. Tic. ve Ltd. Şti. vekili; davacının İİK'nın 89 uncu maddesi kapsamında gönderilen ihbarnameye cevap vermediğini ve itiraz etmediğini, davacının işbu menfi tespit davasını yasal süresinde ikame etmediğini, müvekkili şirketin alacaklarını kanuni yollarla tahsil etmeye çalıştığını, davacının müvekkili şirketin mağdur olmasına sebebiyet verdiğini savunarak, davanın reddine ve davacı aleyhine %20'den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen oy çokluğu ile verilen kararıyla; her ne kadar dava dilekçesinde davanın İİK’nın 72 nci maddesi kapsamında genel hükümlere göre menfi tespit talebine dayanılarak açıldığı belirtilmiş ise de davanın hukuki nitelendirmesinin Mahkemeye ait olup davanın İİK'nın 89/3 maddesine dayanan menfi tespit talebine ilişkin olduğu, İİK’nın 72 nci maddesinde düzenlenen menfi tespit davasının, takip borçlusunun takip alacaklısına karşı açacağı bir dava türü olduğu ve somut olayda davacı takip borçlusu olmadığından, belirtilen kanun hükmünün uygulanması mümkün olmadığı gibi davacı tarafından icra dosyasına yapılmış bir ödeme bulunmadığından İİK'nın 89/5 maddesinin de uygulanmasının mümkün bulunmağı, üçüncü haciz ihbarnamesinin davacıya tebliğ edildiği 16.09.2019 tarihinden itibaren onbeş günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra 12.03.2020 tarihinde açıldığı gerekçesiyle, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; Mahkemece hukuki nitelendirme hatası yapıldığını, açılan davanın, İİK'nın 89/3. maddesine dayanan menfi tespit talebine ilişkin olmadığını, dava dilekçesinde de açıkça ve özellikle belirtildiği üzere açılan davanın, İİK'nın 89/3 maddesi kapsamındaki menfi tespit davası açma süresinin davalı yanların dürüstlük kuralına aykırı davranışları nedeni ile kaçırılmasından ötürü, İİK'nın 72 nci maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkin olduğunu, davalı iki şirket arasında fiili ve hukuki organik bağ olduğunu, borçlu firmanın alacaklı firmanın sahiplerinden olduğunu, gerek borçlu şirketin gerek alacaklı şirketin temsilcisi olan Halit Ferit Bulat'ın bir şirketin lehine diğer şirketin aleyhine olmak üzere işlem tesis ettiğini, davalı takip alacaklısının müvekkilinin takip borçlusuna ne kadar borcu olduğunu bilmesine rağmen bilerek ve isteyerek, kötüniyetli olarak müvekkilini dosya borcunun tamamından sorumlu hale getirdiğini, davanın hukuksal temeli İİK'nın 72 nci maddesine dayalı olduğundan ve takip alacaklısı ile takip borçlusu şirkete karşı TMK'nın 2 nci maddesi ışığında İİK'nın 72 nci maddesine dayalı olarak hak düşürücü süreye tabi olunmadan dava açılmasında müvekkilinin hukuki yararı bulunduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut uyuşmazlıkta, davaya konu icra takibinin borçlusunun davacı olmadığı, üçüncü kişi olarak da davacının İİK'da düzenlenen özel hükümlere göre çıkarılan 89/1.,2.,3. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmediği, bu halde takip borçlusu olmayan davacı 3. kişinin, ilgili yasa maddesinin hükmü dışında İİK'nın 72 nci maddesine dayalı menfi tespit davası açma hakkı bulunmadığından ve süresinde İİK'nın 89 uncu maddesine göre davasını da açmadığından İlk Derece Mahkemesince yapılan hukuki nitelendirme ve yazılı gerekçe ile davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2019/1501 E. 2020/2984 K., 2020/5224 E. 2020/1198 K. sayılı kararları) gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89/3 maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 89/3 maddesi.

3. Değerlendirme

1. İİK 89/3 maddesinde;"... İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir.." şeklinde; aynı Kanun'un 72 nci maddesinde de "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili davanın İİK'nın 89/3 maddesi kapsamındaki menfi tespit davası açma süresinin davalı yanların dürüstlük kuralına aykırı davranışları nedeni ile kaçırılmasından dolayı, İİK'nın 72 nci maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkin olduğunu beyan etmiş ise de; bir davada hukuki nitelendirme hakime ait olup, mevcut kanuni düzenlemeler dikkate alında, açılan davanın İİK'nın 89/3 maddesine dayanan menfi tespit davası olduğuna ilişkin Mahkeme gerekçesi yerindedir.

2. Kanunun ön gördüğü on beş günlük hak düşürücü süre içerisinde menfi tespit davası açılmazsa üçüncü kişinin yedinde sayılan malı veya zimmetinde sayılan parayı icra dairesine teslim etmesi gerekir. Bu ödemenin haklı bir nedene dayanmadığı düşüncesinde olan ancak yasal gereklilikleri yerine getirmediği ya da getiremediği için parayı icra veznesine ödemiş olan alacaklı bakımından İİK’nın 89 uncu maddesinin beşinci fıkrasına göre ödeme tarihinden itibaren bir yıllık süre içinde istirdat davası açma hakkı tanınmıştır. Zira takip borçlusu, ona ait bir mal veya hakkı elinde bulundurmadığı halde bu tutarı icra dairesine ödemek zorunda kalan üçüncü kişi karşısında sebepsiz biçimde zenginleşmiş olmaktadır. Üstelik istirdat davası sadece sebepsiz zenginleşen borçlu aleyhine değil, borçlu ile işbirliği içinde davranarak üçüncü kişiyi zarara sokan (kötüniyetli) alacaklı aleyhine de açılabilir.

Özetlemek gerekirse üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden itibaren açılması öngörülen menfi tespit davası (İİK.m.89/3) borcun bulunmadığı iddiasına dayanmakta iken, ödemeden sonra açılması öngörülen istirdat davası (İİK.m.89/5) haksız/nedensiz ödenmiş bulunan paranın geri alınması amacına yönelik olup birbirinden tamamen farklıdır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/4-2059 E., 2015/1488 K.).

3. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi ile haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihleri gözetildiğinde; dava tarihi itibariyle hak düşürücü süre dolmuştur.Davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.