Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1883 E. 2024/1743 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklık sözleşmesinin sona ermesinden sonra, taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle cezai şart ve ecrimisil alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Derece mahkemelerinin zamanaşımına ilişkin değerlendirmelerinin isabetli olduğu, kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru olduğu ve adi ortaklık sözleşmesinin davalılarca kabul edildiğinin men-i müdahale davası dosyasından anlaşıldığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalılar vekili tarafından talep edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen bir kısım dahili davacılar ... vd. vekili Avukat Ruşen Ali Nergiz ile davalılar vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ile davalıların 01.04.2009 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye göre; davacının kendisine ait olan .. Cad. No:58 Beyazıt, İstanbul adresindeki dükkanı davalıların kullanımına tahsis edeceği, davalıların da deri ve konfeksiyon işi ile iştigal edip bu ticari ortaklık sonucu davacıya ticari ortaklığın öngördüğü %10 hisseyi verecekleri, davacının kira bedeli talep etmeyeceği, adi ortaklığın 31.03.2010 tarihinde hiçbir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden fesholunacağının kararlaştırıldığını, ne var ki davalıların sözleşmenin bitim tarihinden sonra davaya konu dükkanı fuzulen işgal ettiklerini ve herhangi bir bedel ödemediklerini, bunun üzerine davacının davalılara gönderdiği ihtarname ile sözleşmede öngörülen cezai şartı ve ecrimisil bedelini ödemeleri aksi takdirde yasal yollara başvuracağı hususunda ihtarda bulunduğunu, davalıların bu ihtara da uymayarak edimlerini yerine getirmediklerini, bu nedenle alacaklarının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek; icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davalıların Mernis adreslerine göre İstanbul mahkemelerinin yetkili olmadığını, dava dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğunu, davacı tarafından başlatılan takibe 01.09.2015 tarihinde itiraz edildiğini, takibin yasal ve geçerli bir takip olmadığını, dayanılan sözleşmedeki imzaya itirazları olduğunu, ayrıca davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davalılardan Aziz'in kefaletinin yasal şartları taşımadığını savunarak, davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece verilen 12.04.2016 tarihli ve 2015/424 E., 2016/132 K. sayılı kararla; itirazın iptali davasına bakılabilmesi için öncelikle takibin yetkili icra dairesinde yapılması gerektiği, somut olayda borçlu tarafından icra dairesinin ve Mahkemenin yetkisine de itiraz edildiği, bu nedenle yetkili icra dairesince borçluya yeni bir ödeme emri tebliğ etme yükümlülüğü yerine getirilmeden geçerli ve yetkili bir icra dairesinde yapılmış bir icra takibinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 25.04.2018 tarihli ve 2016/14445 E., 2018/4538 K. sayılı ilamıyla; taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesine konu taşınmazın ... Cad. No:58 Beyazıt, İstanbul adresindeki dükkan olduğu, sözleşmenin ifa yeri Beyazıt/İstanbul olduğundan icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesinin tebliğine ilişkin evrakta bulunan imzanın Adli Tıp Kurumu tarafından incelenmesi neticesinde imzanın davalılara ait olmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla zamanaşımı def'inin süresinde olduğu, adi ortaklıktan doğan alacak için öngörülen beş yıllık zamanaşımı süresinin ortaklığın sona ermesi ile işlemeye başlayacağı, davaya konu adi ortaklık nedeniyle başlatılan takibin incelenmesinde takibin 100.000,00 USD cezai şart ve taşınmazın tahliye edilmediği her ay için toplamda 640.000,00 USD kira bedeli cezai şarta ilişkin olduğu, 100.000,00 USD cezai şartın adi ortaklığın sonlandığı tarihte doğacağı ve bu alacak kalemi için zamanaşımı süresinin dolduğu, taraflar arasında yapılan anlaşmada davalı ...'ın taşınmazı tahliye etmediği her ay için 10.000,00 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, bu durumda alacağın taşınmazın tahliye edilmediği her ay için doğacağı bu nedenle de dönemsel edim niteliğinde bulunduğu ve zamanaşımının alacağın doğduğu tarihten itibaren başlayacağı gözetildiğinde her ay için 10.000,00 USD alacağın takip tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için 60 ay x 10.000,00 USD'lik kısmın ise talep edilebilir olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile icra dosyasına yapılan itirazın 600.000,00 USD bakımından iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar vekili; adi ortaklık sözleşmesindeki imzaya itiraz edilmesine rağmen, sözleşme aslı celbedilip imza incelemesi yapılmadan sözleşmedeki cezai şart hükmüne göre hüküm kurulduğunu, kefaletin geçersizliğine ve her halükarda davalı ...'e husumet yönetilemeyeceğine dair itirazlarının tartışılmadığını, davalı ...’in sınırsız süreli, sınırsız tutarlı kefalet taahhüdünde bulunmadığını böyle bir taahhüdün hukuka aykırı olacağını, kefil olurken eş rızasının alındığına yönelik herhangi bir ibarenin de bulunmadığını, keza davacının kefile rücu edebilmesi için, öncelikle asıl borçluya yaptığı müracaatın sonuçsuz kalmış olması gerektiğini, ayrıca davalı ...’e herhangi bir taşınmaz teslim edilmediğine ve işgali ispatlanmadığına göre, davalı ...’den ecrimisil talep edilemeyeceğini, ticari adi ortaklık sözleşmesi sebebi ile ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, şayet talep edilen şey kira parası ise bu durumda sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın her halükarda görev yönünden reddi gerektiğini, adi ortaklık sözleşmesi kapsamında tasfiye gerçekleşmeden davacı ortağın alacak talep edemeyeceğinin gözetilmediğini, adi ortaklığa husumet yöneltilmemiş olmasının da davanın reddini gerektirdiğini, davacı taraf 01.04.2009 tarihli adi ortaklık sözleşmesinin 31.03.2010 tarihinde sona erdiğini ileriye sürmüş ise de, taraflar bir araya gelerek iradi biçimde adi ortaklığı tasfiye etmedikleri gibi adi ortaklığın tasfiyesine dair bir mahkeme kararının da bulunmadığını, adi ortaklık için bir süre öngörülmüş olmasının ortaklığın feshi ve tasfiye edildiği anlamına gelmeyeceğini, dava reddedilmeyecek ise adi ortaklık ortağının alacak talebinin tasfiye talebi olduğu gözetilerek, davanın tasfiye davası olarak ele alınması gerektiğini, Mahkemenin sözleşmenin zamanaşımına uğradığını kabul etmesine karşılık ecrimisil hesabını sözleşmeye göre yapmış olmasının çelişkili olduğunu, ecrimisil talep edilebilmesi için zilyedliğin kötü niyetli olması gerektiğini, taşınmaz teslimi adi ortaklığa yapıldığından davanın da adi ortaklığa yöneltilmesi gerektiğini, ortada rızai teslim bulunup işgal bulunmadığını, adi ortaklık hissedarlığı çerçevesinde kira istenmeyeceğinin ve kira bedelinin ise kar paylaşımı şeklinde ödeneceğinin belirlendiğini, adi ortaklık tasfiye edilmediğine göre rızai zilyedliğinin devam ettiğini, adi ortaklık sözleşmesinin 1 yıl geçmekle kendiliğinden sona erdiği ve 5 yıl geçmekle sözleşmenin zamanaşımına uğradığı kabul edilmekte ise, ecrimisilin keşif ve bilirkişi incelemesi ile emsal kiralara göre, davacının taşınmaz hissesi tutarına göre belirlenmesi gerektiğini, davacının taşınmazın tamamının maliki olmadığını, bu sebeple sözleşmenin 7 ve 8 inci maddesine istinaden talepte bulunmasının ifada sıra ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının aynı anda “cezai şart, kira ve ecrimisil” talep ettiğinin gözetilmediğini, sözleşmedeki cezai şart hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı, geçersiz ve her halükarda davalıların ekonomik mahvına sebebiyet verecek tutarda fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Dahili davacı ... vd. vekili; cezai koşulun, fer-i nitelikte olup asıl alacağa bağlı bir hak olduğunu, ceza koşulunun zamanaşımına uğraması için asıl alacağın da zamanaşımına uğraması gerektiğini, davalıların borcu dükkanı teslim etmek olup, 100.000,00 USD ceza koşulunun bu alacağa yönelik düzenlediğini, dolayısıyla asıl alacak olan dükkanın teslimi zamanaşımına uğramamışken buna bağlı ceza koşulunun zamanaşımına uğramasının da mümkün olmadığını, diğer taraftan aylık işleyen 10.000,00 USD alacakların da dükkanın teslim edilmemesine bağlı olduğundan zamanaşımına uğramadığını, çünkü dükkan hala davalıların işgalinde olup, sözleşmedeki teslim borçlarının yerine getirilmediğini, Mahkemece icra inkar tazminatı taleplerinin reddine yönelik herhangi bir gerekçe belirtilmediğini, davalıların yaklaşık 14 yıldır bir bedel ödemeden taşınmazı işgal etmelerinin kötüniyetlerini açıkça ortaya koyduğunu ileri sürerek; kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

3. Dahili davacı ... vekili; davalıların kötüniyetinin ortada olduğunu, Mahkemece davacıların mağduriyetinin tespit edildiğini ancak cezai şarta ilişkin alacağın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle kısmen reddedildiğini, oysa davalı tarafın halen taşınmazı davacı tarafa teslim etmediğini, dolayısıyla asıl alacağın zamanaşımına uğramadığını, cezai şart asıl alacağın ferisi niteliğinde olduğundan cezai şartın zamanaşımına uğramasının da düşünülemeyeceğini, ayrıca icra inkar tazminatına ilişkin talepleri hakkında karar verilmediğini, kötüniyetli davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklık sözleşmesinin sona ermesinden sonra, sözleşmeye konu edilen taşınmazın teslim edilmemesi nedeniyle cezai şart ve ecrimisil alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlük ve Uygulanma Şekli Hakkında Kanun'un (6101 sayılı Kanun) 1. maddesi,

2. 818 sayılı Borçlar Kanunun (818 sayılı Kanun) 483 vd. maddeleri.

3. Yargıtay (Kapatılan) 18.Hukuk Dairesinin 17.09.2015 tarihli ve 2014/20615 E., 2015/13045 K. ve Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 26.09.2018 tarihli ve 2017/4168 E., 2018/8378 K. sayılı ilamları.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçeye, özellikle derece mahkemelerinin zamanaşımına yönelik değerlendirmelerinin yerinde bulunmasına, davalı ...'in kefaletinin 6101 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi atfıyla 818 sayılı Kanunun 483 vd. maddelerine uygun olarak tesis edilmiş olmasına, alacak likit olmayıp yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin yerinde bulunmasına, ayrıca dayanılan adi ortaklık sözleşmesinin davalılarca kabul edildiğinin taraflar arasında görülen men-i müdahale davası dosya içeriğinden de anlaşılmasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp bir kısım dahili davacılar Agop vd. vekiline verilmesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.