Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2128 E. 2024/2767 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Su aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ödenmemiş fatura bedelleri ve gecikme zammına ilişkin menfi tespit davasında, davacının borcunun miktarı ve zamanaşımı def'inin değerlendirilmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının abonelik sözleşmesinin tarafı olması nedeniyle su kullanım bedelinden sorumlu olduğu, gecikme zammı yerine yasal faiz uygulanması gerektiği, davacının zamanaşımı def'inin kısmen kabulüyle bilirkişi raporunda belirlenen ve zamanaşımına uğramamış 9.250,00 TL asıl alacak ve 11.995,01 TL yasal faizden oluşan toplam 21.245,01 TL'lik borçtan sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/126 E., 2020/699 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı idare tarafından müvekkilinin işyeri adresine gönderilen ihtarname ile borçlu olduğu belirtilen 138.536,30 TL'lik meblağın faturalardan kaynaklandığı ileri sürülen kısmının 38.020,00 TL, 100.516,30 TL'nin ise gecikme cezası olduğunu, talep edilen meblağdan dava dışı kiracının sorumlu bulunduğunu ayrıca talep edilen borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek; davanın kabulü ile 17.09.2013 tarihli ihtarname ile müvekkilinden talep edilen borç ve fer'ilerinden davalı idareye borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava konusu sözleşmeyle ilgili olarak belirtilen adreste 09.04.2002 tarihli kira sözleşmesi ile faaliyet gösteren davacının müracaat etmesi üzerine 19.07.2002 tarihinde kuyu suyu aboneliği tesis edildiğini, davacı hakkında tahakkuk ettirilen faturaların ilgili mevzuata uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi tarafından yargı yeri olarak belirtilen Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu adreste davalı idare ile davacı arasında 19.07.2002 tarihli sözleşmeye dayalı olarak su kullanıldığı, davalı idare tarafından söz konusu ödenmeyen su kullanım borcu nedeniyle 21.11.2013 tarihi itibariyle 139.629,84 TL ödenmemiş su kullanım borcunun sözleşme muhatabı davacıya ihtar edildiği, davacı tarafından davalı idareye borcunun bulunmadığı iddia edilerek husumet itirazında bulunulmuş olsa da, yerleşik içtihatlara göre dava konusu abonelik sözleşmesinin tarafı olduğundan davacının dava konusu ödenmeyen su kullanımından sorumlu olduğu, davacı tarafından zamanaşımı itirazında bulunulduğu, dava konusu ödenmeyen su kullanım tarihinin en son 15.04.2004 olduğu, dava konusu kullanım borcunun 17.09.2013 ihtarname tarihi itibariyle bir kısmının geriye dönük on yıllık zamanaşımına uğradığı, dosyaya sunulan 02.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacının 38.020,00 TL asıl alacak, 58.387,61 TL yasal faiz olmak üzere toplam 96.407,61 TL borçlu olduğu, uygulanan faizin mevzuata uygun bulunduğu, 17.09.2013 ihtarname tarihi itibariyle geriye dönük on yılılk zamanaşımı itirazının kabulü halinde ise davacının 9.250,00 TL asıl alacak, 11.995,01 TL yasal faiz olmak üzere toplam 21.245,01 TL borçlu olduğunun belirtildiği, bakiye borcun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı, dolayısıyla davacının sorumlu olduğu su tüketim borcunun 9.250,00 TL asıl alacak, 11.995,01 TL yasal faiz olmak üzere toplam 21.245,01 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname içeriğinde yer alan 138.536,30 TL su kullanımı fatura borcundan, davacının davalıya 117.291,29 TL borcunun olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; davacıdan talep edilen asıl ve borç fer'ilerinin tamamının dava konusu fatura borçlarının oluştuğu dönemlerde taşınmazın kullanımının dava dışı şahısta olduğunu, husumet yokluğundan ret gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili; sözleşme tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen faturaların ödenmediğini, 11.03.2004 tarihinden sonraki kontrollerde sayacın sökük ve kullanımı olmadığından dolayı sözleşmenin 15.11.2005 tarihinde iptal edildiğini, davacının borcunu hiç ödemediğini, yapılan tahakkukun doğru olduğunu, zamanaşımı süresinin ''olur'' yazısı ile başladığını, olur yazısının ise 12.03.2014 tarihli olduğunu, icra takibinin de 29.03.2016 tarihinde başlatıldığını, davacının borcunun zamanaşımına uğramadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, su aboneliği sözleşmesi nedeniyle doğan kullanım bedeline yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 266 vd. maddeleri,

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125 nci maddesi),

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye, dava konusu adreste davalı ile davacı arasında 19.07.2002 tarihli sözleşmeye göre su aboneliği tesis edilmesine, davacının dava konusu faturalardan dolayı abone olması nedeniyle sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına, dosya kapsamında yer alan takibe konu edilen faturaların aylık tüketimler doğrultusunda tahakkuk ettirilmesine, taraflar arasında akdedilen sözleşmede gecikme zammına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından yasal faize hükmedilmesinin yerinde olmasına, hükme esas alınan 02.11.2020 tarihli bilirkişi raporunun denetime elverişli bulunmasının davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı def'i nazara alınarak bilirkişi raporundaki 17.09.2013 ihtarname tarihinden geriye dönük 10 yıllık zamanaşımına göre hesaplama yapılarak belirlenen 9.250,00 TL asıl alacak ve 11.995,01 TL yasal faiz olmak üzere toplam 21.245,01 TL'den davacının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi gereğince ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

03.10.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.