Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2153 E. 2023/1740 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname düzenlenmesi suretiyle davacıya ait taşınmazın elden çıkarılması nedeniyle oluşan zarardan dolayı noter, noter başkatibi ve sigorta şirketine karşı açılan maddi tazminat davasında davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın, Yargıtay'ın bozma ilamında belirtilen hususlarla sınırlı olup, davacının zararının olup olmadığının tespiti ve zararın tespiti halinde hakkaniyete uygun tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği, davacının ayrıca zararını ispat yükümlülüğünün bulunmadığı gözetilerek karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/64 E., 2021/292 K.

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA

DAVA TARİHİ :13.06.2008

KARAR : Asıl ve birleşen davanın reddi

KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Birleşen davada davalı ...Ş.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Birleşen davada davalı ...Ş. tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleşen davada davacı; maliki olduğu taşınmazın, Bakırköy 1. (eski) Noter Başkatibi davalı Cevat Aydın'ın da aralarında bulunduğu çete tarafından, Bakırköy 1.Noterliğinde düzenlenen sahte vekaletname ile dava dışı üçüncü kişiye satıldığını, durumu öğrenince Büyükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesine 2004/381 E. sayı ile yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açtığını, yolsuz tescilin yapıldığı 2002 tarihinden bu yana gayrimenkulden faydalanıp gelir elde edemediğini, gelir kaybına uğradığı için 10.000 TL (birleşen 07.05.2010 tarihli dava ile 1.000.000 TL) maddi tazminat ile kendisine tehdit ve silahlı saldırılar yapılması nedeniyle 25.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Noter Başkatibi Cevat Aydın; iddiaların yersiz olduğunu, davalının ilgili servisteki memurların düzenlediği belgeyi imzaladığını, kendi çabasıyla tapunun gerçek sahibi adına tescil edildiğini, Noterlik Kanunu'nun 162 nci maddesine göre noterin sorumlu olduğunu savunmuştur.

Davalı Noter ...; başkatibin hatasından değil cürmünden dolayı noterin sorumluluğunun düşünülemeyeceğini, manevi tazminat talebi ile kendisinin ilgisi bulunmadığını, faydalanmama iddiasının yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Birleşen davada davalı ...Ş. (Demir Sigorta A.Ş. ); davanın zamanaşımından ya da esastan reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.09.2012 tarihli ve 2008/185 E., 2012/343 K. sayılı kararıyla; birden fazla kişinin organizesi ile davacıya ait parselin davacının rızası hilafına noterlik işlemi nedeniyle tapuda işlem yapıldığı, dava konusu yer için kira sözleşmesi yapıldığına dair delil bulunmadığı, her hangi bir belgeye ya da emsale dayalı olmaksızın düzenlenen bilirkişi raporundan takdiren %80 oranında indirim yapılarak 202.000 TL'nin 06.06.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Cevat'tan tahsiline, davalı ... ve sigorta şirketi aleyhine açılan davanın iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle zamanaşımı yönünden reddine, manevi tazminatın unsurları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Cevat Aydın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 18.04.2013 tarihli ve 2013/1402 E., 2013/6660 K. sayılı ilamıyla; "...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Ancak, davacı vekili davada ve birleşen davada davalıların sorumlu olduğu sahte vekaletnamenin düzenlenmesi ve 176 parselde kayıtlı taşınmazının sahte vekaletname ile elinden alınması neticesinde mahkeme kararının kesinleştiği tarihe kadar (21.05.2009) geçen süre içerisinde mahrum kaldığı kira geliri nedeniyle maddi tazminatın tahsilini talep etmiştir.

TMK 6 ncı maddesine göre, herkes iddiasını dayandırdığı maddi olguları ispatla yükümlüdür. Davacı anılan olaylar nedeniyle taşınmazın kiralanamaması nedeniyle gelirden mahrum kaldığı miktarını ispat etmekle yükümlü olup, bilirkişi raporu ispat için tek başına yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, mahkemece 3 kez ayrı ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ise de; bilirkişi raporlarında davacı talebi ecrimisil gibi değerlendirilerek (son raporda taşınmaz değerinin %5'ini esas alınmak suretiyle) görüş bildirilmiş, ayrıca dosyada mevcut emsal kira sözleşmeleri incelenmediği gibi, raporla soyut rakamsal değerlere göre hazırlanmıştır. Oysa, bilirkişiler raporlarını hazırlarken, raporun dayanağı olan özel ve somut nedenlerini belirtmek zorundadırlar. Ayrıca, raporun denetime elverişli olması da gerekir.

Bilirkişi raporları mahkemece de denetlenemediğinden soyut ve afaki bulunup, mahkemece yasal dayanağı gösterilmeden, davacının toplam talebi üzerinden % 80 oranında indirim yapılmıştır.

Bu nedenle mahkemece yapılacak iş; soyut bilirkişi raporları somutlaştırılmak üzere dosyada mevcut kira sözleşmeleri, davacının dayandığı diğer emsaller daha önce davacı tarafından bu yer kiralanmış ise, buna ilişkin kira sözleşmeleri, dosyaya celp edilmek suretiyle, davacının gelir kaybına ilişkin denetime elverişli bilirkişi raporu almak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.

Mahkemece, denetime elverişli rapor alınmaksızın, ayrıca yasal dayanağı gösterilmeden %80 indirim yapılarak ve yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bundan ayrı olarak somut olayda, davalı başkatip Cevat Aydın, Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2003/30 E- 2007/72 K sayılı dosyasında yapılan yargılamada "sahte resmi evrak düzenlemek suçundan" mahkum olmuş, buna ilişkin mahkumiyet hükmü 25.02.2008 tarihinde kesinleşmiştir.

.....Somut olay değerlendirildiğinde, davalı noter hakkında da B.K.nun 60/2 madde ve fıkrasındaki ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılmaması doğru değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş; HGK'nun 2012/4-1161 E-2013/498 K sayılı ve 10.04.2013 tarihli kararında da açıklandığı üzere davanın ceza zamanaşımı süresinde açılıp açılmadığı tartışılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendime ile 2 yıllık süre dikkte alınıp karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.06.2016 tarihli ve 2014/35 E., 2016/312 K. sayılı ilamıyla; asıl davada 10.000 TL maddi tazminatın 06.06.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, manevi tazminat isteminin şartları oluşmadığı ve ispat edilemediği gerekçesiyle reddine, birleşen davada 1.000.000 TL'nin kabulü ile, 06.06.2002 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı Sigortanın sorumluluğunun poliçesi ile sınırlı tutulmasına karar verilmiş, davalı ... şirketinin tavzih talebi üzerine 18.10.2016 tarihli karar ile tavzih talebinin kabulü ile ....davalı sigortının sorumluluğunun poliçesiyle sınırlı tutulmasına ibaresinin ..davalı sigortanın sorumluluğunun 200.00 USD ile sınırlı tutulmasına olarak tavzihine karar verilmiş, davalı ... şirketinin tekrar tavzih talebinde bulunması sebebiyle talep yerinde görülerek 07.11.2016 tarihli karar ile 18.10.2016 tarihli tavzih kararında ... davalı sigortanın sorumluğunun 200.00 USD ile sınırlı tutulmasına olarak yazılmış ise de bunun ... davalı sigortanın sorumluluğunun 200.000 USD ile sınırlı tutulmasına olarak tavzihine karar verilmiş, mahkemenin tavzih kararları davacı vekili tarafından, asıl karar davalı ... ve davalı noter tarafından temyiz edilmiştir.

2. Dairenin 12.09.2017 tarihli ve 2016/21982 E., 2017/11800 K. sayılı ilamıyla; bozma ilamında, davanın ceza zamanaşımı süresi içerisinde açılıp açılmadığının tartışılması suretiyle karar verilmesi gerektiği belirtildiği halde mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı, davacı tarafın sunduğu emsallerin bilirkişilerce emsal olarak alınmadığı, mahkemece bu hususta resen araştırma yapılmadığı, davacının zarar miktarının hesaplattırılmadığı, zarar miktarının tam olarak tespitinin mümkün olmaması halinde, hakimin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesi hükmü gereğince davacının zarar miktarını hakkaniyete uygun olarak takdir etmesi gerektiği ve hükmü değiştirecek nitelikte tavzih kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının maddi tazminat talebi yönünden, dava konusu yerin davacı dışındaki kişiler tarafından kullanıldığını gösterir herhangi bir delil sunamadığı, yapılan araştırmada da böyle bir hususun tespit edilemediği, taşınmazın davacının tasarrufundan çıkmasının söz konusu olmadığı, yalnızca malik isminin değiştiği ancak kısa sürede davacı tarafından yapılan başvurularla taşınmazın davacı dışında kişiler tarafından kullanılmadığı, buna bağlı olarak davacının zarara uğradığının ispatlanamadığı, manevi tazminat yönünden davalıların, davacının davalardan feragat etmesine yönelik tehdit ve saldırılara maruz kaldığına ilişkin dosya kapsamında belge bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 15.11.2022 tarihli ve 2022/1385 E., 2022/8751 K. sayılı kararıyla; "....1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve yargılama sırasında verilen ilk bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan manevi tazminat talebine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacının manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacının davalı ... (Cevat)’a yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

....Dosyadaki bilgi ve belgelerden; mahkemece verilen 07.06.2016 tarihli ve 2014/35 E., 2016/312 K. sayılı kararla, asıl ve birleşen davalarda talep edilen bedelin tahsiline yönelik hükmün, davalı ... (Cevat) tarafından temyiz edilmediği, temyiz edilmeyerek kesinleşen işbu karara göre, davacı yönünden usuli kazanılmış hak oluşmasına karşın, mahkemece bu usuli kazanılmış hak ihlal edilerek davanın reddine karar verilmiştir.

O halde; mahkemece; davalı ...(Cevat) tarafından 07.06.2016 tarihli mahkeme kararının temyiz edilmeyerek kesinleşmesi nedeniyle, davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu göz önünde bulundurularak, söz konusu hükme göre, asıl ve birleşen davaların davalı ...(Cevat) yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

3- Davacının davalı Noter ve Sigorta şirketine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

.......

Dairece verilen 12.09.2017 tarihli ikinci bozma kararında; mahkemece belirlenen tazminat miktarına ilişkin değerlendirmelerin doğru görülmediği tespit edilerek, ifade edilen yöntemle davacının zarar miktarının hesaplattırılması, zarar miktarının tam olarak tespitinin mümkün olmaması halinde, 6098 sayılı TBK'nın 50 nci maddesi gereğince davacının zarar miktarının hakkaniyete uygun olarak takdir edilmesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilmiş ise de, oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilerek zararın ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Buna göre, mahkemece; bozma ilamında benimsenen yöntemlere göre davacının zarar miktarının tespit edilmesi, söz konusu miktarın tespit edilememesi durumunda ise 6098 sayılı TBK'nın 50. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir miktarın tahsiline yönelik karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeksizin, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Mahkemece yapılacak iş; davacı yararına oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınmak suretiyle, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.

4- Bozma nedenine göre; zarar miktarına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

V. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı birleşen dosyada davalı ... şirket vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Birleşen dosyada davalı ... vekili; usulü kazanılmış hakkın, sadece hakkaniyete uygun tazminat takdir edilmesi ile sınırlı olmadığını, tüm bozma ilamlarında davacının zararını ispatlaması gerektiğinin belirttiğini, bu yönden de usulü kazanılmış hakkın bulunduğunu, bu usulü kazanılmış hakka göre davacının öncelikle zararını ispatlaması gerektiğini, ortada bir zarar var ise Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesine göre hakkaniyete uygun bir tazminat takdir edileceğini, mahkemenin bozma ilamına uyarak, davacıdan delillerini istediğini, tekrar bilirkişi raporu alındığını, herhangi bir zararın mevcut olmadığını tespit ederek davayı reddettiğini, Mahkemenin haklı olduğunu, ortada bir zarar olmadığı için hakkaniyete uygun bir tazminat takdirine de gerek olmadığını, davacı taşınmaza el konulmadan önce taşınmazı kullanmadığını, tapu iptal tescil davasının yargılaması devam ederken de kullanmadığını, tapu iptal tescil davasında verilen kararın kesinleşmesinden sonra da kullanmadığını, kullanılmamış bir yer için 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci maddesi gereğince "hakkaniyete uygun" tazminat takdir edilmesinin yerinde olmadığını savunarak, kararın düzeltilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sahte vekaletname düzenlenmesi nedeniyle noter, noter başkatibi ve sigorta şirketi aleyhine maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak meydana gelebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar verir. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

2.Usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açıklanması gereken diğer bir husus ise; bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün bulunmasıdır. Bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen kararın, Dairenin 12.09.2017 tarihli ve 2016/21982 E., 2017/11800 K. sayılı bozma ilamı doğrultusunda verildiği, birleşen dosyada davalı ... şirket vekilinin karar düzeltme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine.

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.