"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1126 E., 2023/201 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/352 E., 2020/30 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin İstanbul İli, Fatih/1 İlçesi, ....., Mah............., Cad. 462 pafta, 2493 ada, 11 parsel numaralı, Bodrum Kat 4 bağımsız bölüm nolu dükkanın maliki olduğunu, taşınmazın bulunduğu bölgenin kentsel dönüşüm kapsamına alındığını, davalı TOKİ ile müvekkili arasında imzalanan anlaşma komisyonu tutanağı başlıklı belge ve “Muvafakatname” başlıklı belge ile taşınmazı davalıya vermesi halinde taşınmaz üzerine bina inşa edilmesi, müvekkiline 22 m² yüz ölçümlü dükkan verilmesinin kararlaştırıldığını, anlaşma çerçevesinde taşınmazın değerinin 16.000,00 TL kabul edildiğini, 75.409,00 TL bakiye borcun kredi kullandırılmak sureti ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, dava konusu taşınmazın gerçek değerinin 16.000,00 TL'nin çok üzerinde olmasına rağmen vaad edilen 22 m²’lik dükkanı almaya razı olduğunu, müvekkilinin tüm borcu ödeyip teslim aşamasına geldiğinde davalıdan taahhüt ettiği hususları yerine getirmesini sözlü olarak istediğini, davalının 23.12.2013 tarihli ihtar ile 18,54 m² yüzölçümlü işyerini teslim almasını aksi halde taşınmazın stoğa çekileceğini ihtar ettiğini, davalının ihtarnamesi üzerine taşınmazın tamamen elinden gitmemesi için sözleşmeye uygun olmayan 18.54 m²'lik dükkanı teslim almak zorunda kaldığını, fiilen teslim aldığı 20/600 arsa paylı taşınmazın eski dükkanının konumuna hiç uygun olmadığını, davalının taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkilinin mağdur edildiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki sözleşmenin geçmişe etkili bir biçimde feshine, müvekkilinin davalıya ödediği 75.409,00 TL ve şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı taraftan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili yargılama sırasnda verdiği dilekçe ile şayet davacı taraf edimini sözleşmedeki taahhüdü gibi(22 m² yüz ölçümlü, 76.014 TL inşaat maliyetli ve otoparklı dükkan) yerine getirse idi bu dükkanın dava tarihi itibari ile piyasa değeri ile halihazırda teslim edilen dükkanın dava tarihindeki keşfen belirlenecek değeri arasındaki farkın tazminat olarak dava tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkil verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın davacıya 25.10.2013 tarihinde teslim edildiğini, süresi içinde herhangi bir ayıp ihbarının bulunmadığını, taşınmazın tesliminden yaklaşık 5 yıl sonra dava açıldığını, süresi içinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin kentsel yenileme projesine kapsamında kiracılar ve hak sahibi sayısı kadar bağımsız bölüm yapılamadığını, boş olan arsaların kamulaştırma yoluyla mahkemelerce tespit edilen bedelleri ödenerek tapularının alınarak eksikliğin tamamlandığını, hak salipleriyle karşılıklı mutabakata varılarak anlaşma sağlandığını, projeye göre taşınmazın konumu, alanı ve yerinin değişebileceğinin ve kura ile belirleneceğinin davacı tarafından bilindiğini, Fatih Belediyesi tarafından yürütülen uzlaşma görüşmelerinde hak sahiplerine almak istedikleri konutlardan daha küçük konutların kurada çıkabileceğinin anlatıldığını, davacının sözleşmeyi feshetmesi için hiçbir haklı sebebinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 09.01.2008 tarihinde 22 m²'lik dükkan karşılığında davalıya ait taşınmaz üzerinde bina inşa edilmesine yönelik muvafakatname başlıklı sözleşme imzalandığı, sözleşmenin 3.1.1. maddesinde taşınmazların yüz ölçümünün değişebileceğinin, 3.1.2. Maddesinde de talep edilen bağımsız birimin yer ve alanının talep sırası ile kura usulü ile belirleneceğinin ve Toki tarafından kati sözleşmenin yapılacağının düzenlendiği, davacıya sözleşmede öngörülen şartlara uygun taşınmaz teslim edildiği, daha düşük metrekareye sahip taşınmaz teslimi bir an için ayıplı ifa olarak değerlendirilecek olsa dahi, davalı tarafından davacıya İstanbul 25. Noterliğinin 23.12.2013 tarih 32186 yevmiye numarası ile yapılan teslim ihtarında 18,54 m² lik alanlı işyerinin teslimi için ihtarat yapıldığı, davacının bu ihtarat üzerine işyerini teslim aldığını dava dilekçesinde beyan ettiği, davacının teslim aldığı işyerinin sözleşmede öngörülen 22 m² ye haiz olmadığını bildiği, bu nedenle ayıbın gizli ayıp olmadığı, teslim tarihinden itibaren davacı tarafından 30 gün içinde ihbarda bulunulması gerekirken bu süre içinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinafında; davanın ayıplı mal teslimi nedeniyle değil, sözleşmeye uygun olmayan mal tesliminden kaynaklı açıldığını, iki taraf arasında uyuşmazlık konusu olmayan sözleşmede edimlerin karşılıklı olarak belirlendiğini, dolayısıyla teslim edilecek dükkanın özelliklerinin de belirlendiğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı ifada bulunmak suretiyle müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, bu nedenle de 5 yıllık süre içerisinde bu davanın açılabileceğini, Mahkemenin ayıptan dolayı davayı reddetmesinin yerinde olmadığını, teslimdeki eksikliklerin ayıp olarak nitelenebilecek mahiyette olmadığını, dükkanın anlaşmada kararlaştırılan özelliklere sahip olmadığını, aliud ifa şartlarının oluşmadığı kabul edilse bile taraflar arasındaki uyuşmazlıkta TBK'nın 225 inci maddesindeki koşulların mevcut olduğunu, satıcının ağır kusurunun söz konusu olduğunu belirterek, Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının seçimlik hakkını tazminat olarak belirlediği, taraflar arasındaki düzenlenen sözleşme içeriğinde davalının metrekare değişikliği yapabilme hususunda yetkisinin bulunduğu, davalı kurumun taşınmazı teslim alması konusunda çıkardığı ihtarda metrekarenin yazılı olduğu ve bu ihtardan sonra davacının taşınmazı teslim aldığı, dolayısıyla davacının taşınmazı mevcut hali ile kabul ettiği yönündeki Mahkeme tespitinin yerinde olduğu, taşınmazın teslim alındığı tarih ve davanın açıldığı tarih nazara alındığında Mahkemece ayıp yönünde yapılan değerlendirmede bir usulsüzlük olmadığı, Mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında taraflar arasında imzalanan sözleşmeye aykırı olarak teslim edilen bağımsız bölümden kaynaklı alacağın davalıdan tahsili istemidir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 223 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama, ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davaya konu dükkanın 2013 yılında teslim edildiği anlaşıldığından davacı vekili tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasını gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.