"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen itirazın iptali- alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı-birleşen davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı/birleşen davalı vekili Ayşenur Tunçer ile davalı/birleşen davacı vekili Avukat Nazlı Özsırkıntı'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davalı ile müvekkili avukat arasında, 01.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 2007, 2008, 2009 yıllarında feshedilmediği için kendiliğinden yenilenen hizmet sözleşmesi bulunduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında tüm edimlerini yerine getirmiş olmasına rağmen, bir kısım hizmetlerinin bedelinin ödenmediğini, bu ücretlerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine de haksız itiraz edildiğini ileri sürerek vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiş, karşı davanın da reddini dilemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, asıl davada, davanın reddini dilemiş, birleşen davada ise, taraflar arasındaki sözleşme gereğince gider avansı olarak ödenen ve harcama yapılmadığı halde davalı avukat tarafından iade edilmeyen 4.263,00 TL tutarındaki alacağın dava tarihinden itibaren işeyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2017 tarihli ve 2009/256 E., 2017/471 K. sayılı ilamı ile; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.H.D.'nin 17.12.2018 tarihli ve 2018/1194 E., 2018/2266 K. sayılı kararı ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliyesi Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairenin 24.09.2020 tarihli 2020/3202 E. 2020/4743 K. sayılı ilamı ile davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra 2. bentte davacının hedef şirketin durumunun tespitine yönelik çalışma (due dilligence) faaliyetine ilişkin alacak kalemi yönünden itirazın iptali talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu, 3. bentte ise aşkın hizmet talebine ilişkin davacının fazla süre hizmet verdiği ve karşılığında bedelinin ödenmediği iddiasının davacı tarafça ispat edilmesi gerektiği bu husus gözetilmeden davacı avukatın bu kalem yönünden de talebi hakkında itirazın iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava yönünden davacı avukatın takip tarihi itibariyle talep edebileceği toplam tutarın 176.497,10 TL olabileceği, birleşen dosya yönünden davacı şirketin davalı avukattan 4.263,23 TL alacaklı talep edebileceği anlaşılmakla asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne ve birleşen dosya yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de kısa kararda asıl dava dosyası için kabul edilen miktar sehven yazılmış olup kısa kararda herhangi bir değişiklik yapılamayacağı için hükmün aynen bırakıldığı belirtilerek; davacının davasının kısmen kabulü ile, İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2009/9535 Esas sayılı dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 7.350,00 TL asıl alacak için aynı koşullarda devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen dosyada davacının davasının kabulü ile 4.263,00 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- birleşen davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- birleşen davalı vekili; İlk Derece Mahkemesince verilen karardaki gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişkili olduğunu, asıl dava yönünden müvekkili tarafından davalıdan 2009 yılının tamamına ilişkin olarak 30.000,00 TL sözleşmesel aylık ücret talebinde bulunulduğunu, ancak Mahkemece müvekkili tarafından sadece Ocak ve Şubat ayına ilişkin sözleşmesel hizmet talebinde bulunulduğunun ifade edilmesinin doğru olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca 2009 yılının tamamına ilişkin hak kazanılan sabit ücret tutarının davalı tarafından istinaf ve temyiz konusu yapılmadığından müvekkili lehine usuli müktesap hak oluştuğunu, müvekkilinin aşkın hizmet bedeline hak kazandığı ve miktarının bilirkişi raporu ile tespit edilmesine rağmen bu talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, aşkın hizmetin verildiğinin ispatına ilişkin olarak mail yazışmalarının delil olarak gösterildiğini, müvekkili tarafından talep edilen aşkın hizmet ücreti ile özel dairenin bozma kararı sonrası alınan rapor ile tespit edilen aşkın hizmet ücreti karşılaştırıldığında müvekkili tarafından rapor ile tespit edilen miktarın yarısının talep edildiğini, bu durum da aşkın hizmete ilişkin ücret talebinin makul ve hakkaniyete uygun olduğunu, Mahkemece müvekkilinin taleplerine ilişkin yanlış karar verildiğinin gerekçeli kararda kabul edildiğini, birleşen dava yönünden ise müvekkili tarafından takas mahsup talebinde bulunulmasına rağmen bu talebin gözden kaçırılarak karar verildiğini, icra inkar tazminatı talebinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan danışmanlık sözleşmesi kapsamında vekilin vermiş olduğu hizmet bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 294, 297 ve 298 inci maddeleri.
2. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294 üncü maddesi gereğince; Mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir.
2. Aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3. Aynı Kanun'un 298 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince; gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141 inci maddesi ile 6100 sayılı Kanun'un yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır.
4. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi kanun ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
5. Mahkemece tefhim edilen kısa kararda; davacının davasının kısmen kabulü ile, İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2009/9535 Esas sayılı dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 7.350,00 TL asıl alacak için aynı koşullarda devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda asıl dava yönünden davacı avukatın takip tarihi itibariyle talep edebileceği toplam tutarın 176.497,10 TL olabileceği, kısa kararda asıl dava dosyası için kabul edilen miktarın sehven yazıldığı, kısa kararda herhangi bir değişiklik yapılamayacağı için hükmün aynen bırakıldığı belirtilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
6. Buna göre Mahkemece; kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
7. Bozma nedenine göre, davacı- birleşen davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının davacı- birleşen davalı yararına BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davacı- birleşen davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,17.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı/birleşen davacıdan alınarak davacı/birleşen davalıya verilmesine, Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.