Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2300 E. 2023/2992 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından ödendiği iddia edilen taşınmaz satış bedelinin iadesi talebi üzerine açılan davanın reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesi'nin Yargıtay'ın bozma kararına uyarak davacının yemin teklifini kabul eden davalıya yemin ettirdiği ve yeminin kesin delil niteliği haiz olduğu gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/101 E., 2022/91 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil olmadığı taktirde alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. ...ve davalı vekili Av. ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının, oğlu olan davalı ... ile birlikte yazlık villa satın aldıklarını, villanın parasının 40.000 Euro'luk kısmını davacının ödediğini, davalının da 100.000 Euro ödediğini, taşınmazın tapusunun ilk başta davacı adına çıkartıldığını, ancak belli bir süre sonra taşınmazın davalıya devredildiğini, tapu devredildiği halde davacının ... olduğu paranın geri verilmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın davacının verdiği para karşılığı tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme nedeniyle ödediği 40.000 Euro'nun döviz kuru karşılığı olan bedelin ödendiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının muvazaa, hile sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil, ikinci olarak da sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak bedel iadesi talebinde bulunduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiğini, 10 yıllık zamanaşımı süresinin de dolduğunu, kimsenin kendi kusurlu ve muvazaalı eylemine dayanarak hak iddia edemeyeceğini, davacının diğer çocuğundan mal kaçırmak kastı ile muvazaa olgusu ile taşınmazı davalıya devir ettirdiğini iddia ettiğini, kendi muvazaasına dayanamayacağını, taşınmaz satış sözleşmesinin tarafı olan davacının iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, tapu senetlerinin resmi belge olduğunu, davacının iddiasını ispata yarar yazılı delil bulunmadığını, tanık beyanı ile hüküm kurulmasının yanlış olacağını, talep edilen bedeli ödeyecek gücünün de bulunmadığını, davalının taşınmaz bedelini ödeyerek devir ve teslim aldığını, iddiaların gerçek dışı olduğunu belirterek, davanın esastan reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 25.04.2017 tarihli ve 2011/379 E. 2017/255 K. sayılı kararıyla; satış işleminin tapu memuru önünde ve tarafların hür iradeleri ile yapıldığı, davacının bu işlem esnasında gerçek iradesinin vefatı halinde davalı oğlu ile ortak aldıkları taşınmazın miras terekesine dahil olmasına engel olarak davalı oğlunun bu sebeple mağdur olmasına engel olmak olduğu ve esasında ödediği bedelin davalı oğlu tarafından kendisine ödeneceği inancı ile hareket ettiği, bu itibarla taşınmazın tescili aşamasında hile veya kandırma bulunmadığı, dinlenen tanık anlatımlarından dava konusu taşınmazın ilk satın alınması esnasında her iki tarafın da belli miktarlarda ödeme yaptıkları, bu anlamda taşınmazın her iki tarafın ödediği bedellerle satın alındığı, davalının ise ilk satın alınma esnasında taşınmazın tapusunun davacı adına yapılmasından sonra tapunun kendi adına devrini istediği ve davacı tarafından taşınmazın satış yoluyla devrinin yapıldığı ancak davalının davacıya herhangi bir ödeme yapmadığı, davacıya ödeme yaptığına ilişkin bir bilgi veya belge ibraz etmediği, davacı tarafından ödenen bedeli iade etme yükümlülüğü bulunduğu gerekçesiyle; davacının ödediği satış bedeli yönünden 6/16 oranında kısmın tapu iptali ve tescili talebinin reddine, davacının alacak talebi yönünden davasının kabulü ile 40.000 Euro alacağın fiili ödeme tarihindeki ... Bankası kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilmek üzere dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 4/a maddesine göre belirtilen faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2017 tarihli ve 2017/1341 E., 2017/1353 K. sayılı kararıyla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 21.10.2019 tarihli ve 2018/2960 E. 2019/10241 K. sayılı ilamıyla; "1-Mahkemece, tarafların anne-oğul olmaları nedeniyle tanık dinlendiği ve tanık beyanları dikkate alınarak karar verildiği anlaşılmıştır.

HMK.'nun 201. (mülga 1086 sayılı HUMK.'nun 290.) maddesine göre, senede bağlı iddialara karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler tanıkla ispat edilemez.

Hal böyle olunca, TMK.’nun 6. maddesi ve HMK.’nu hükümleri gereğince, tapudan resmi olarak devir edilen konut satış bedelinin davalı tarafından kendisine ödenmediğini davacının kesin delillerle kanıtlaması gerekirken, bu iddiasını ispat edecek yazılı belge ibraz edememiştir.

Ne var ki, davacı, yemin deliline de dayandığından, mahkemece; davacıya, davalıya karşı yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

2. Kabule göre; dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanmadan önce, davacının delil listesinde bildirmiş olduğu tanıkların bir kısmının talimatla, bir kısmının ise celse arasında beyanlarının alındığı anlaşılmaktadır.

Taraf teşkili dava şartı olup, bu şart sağlanmadan işin esasına ilişkin inceleme yapılamaz. Taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların bildirdiği ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yön gözardı edilmek suretiyle, usulünce taraf teşkili sağlanmadan davanın esasına girilmiş olması doğru değil ise de, bu husus bozma sebebi yapılmamış, tenkit edilmekle yetinilmiştir." gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ödenen bedelin iadesi istemi yönünden iddiasını ispat etmesi gereken davacının yazılı belge ibraz edemediği, dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşıldığından kendisine yemin teklif etme hakkının hatırlatılması akabinde davalının yemini eda ettiği, yeminin kesin delil niteliğini haiz olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava konusu olayın anne-oğul arasında meydana gelen işlemlerden biri olduğuna göre Hukuk Muhakemeleri Kanununun 203 üncü maddesine göre davada tanık dinlenmesinin yasal olduğunu, dolayısıyla açık kanun hükümleri önünde eski kararda direnilmesine karar verilmesi gerekirken Yargıtayın fahiş hatalı kararına uyulmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, tanık beyanları ile davanın desteklendiğini, davalı tarafından satın alındığı veya davacıya 40.000 Euro'nun ödendiğine ilişkin iddialarını kanıtlar nitelikte ödeme dekontu veya yazılı bir evrak sunulamadığını, davalının taşınmazın satın alınması esnasında tarafından ödenen bedeli iade etme yükümlülüğünün bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, bozma ilamı doğrultusunda davacının yemin teklifini kabul eden davalının yemini eda ettiği, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

31.10.2023 tarihinde oy birligi ile karar verildi.