Logo

3. Hukuk Dairesi2023/233 E. 2023/1021 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasında, davacı vekilin temyiz ettiği kısım için miktar yönünden temyiz koşullarının oluşup oluşmadığı ve davalı vekilin temyiz itirazlarının yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilin temyiz ettiği miktarın kesinlik sınırının altında kalması nedeniyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. ve 432. maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine, davalı vekilin temyiz itirazlarının ise yerinde görülmeyerek, bozmaya uyularak verilen kararın davacı yararına kazanılmış hak doğurduğu ve bu kısımların yeniden incelenemeyeceği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/525 E., 2022/248 K.

DAVA TARİHİ : 24.03.2014

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı ... vekilinin gerekli şartları taşıdığından temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; işçilik alacaklarının tahsili ile ilgili dava ve işleri takip etmek üzere davalılara vekaletname verdiğini, açılan davanın lehine sonuçlandığını, ancak bu süreçte borçlunun iflas ettiğini, davalıların vekalet görevinin gereklerini gereği gibi ifa etmemeleri nedeniyle öncelikli olan iş alacağının iflas masasınca 4. sıraya kaydedildiğini, azlettiği davalıların bu karara karşı süresinde itirazda bulunmamaları nedeniyle uğradığı hak kaybından doğan zarardan müştereken sorumlu olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.267 TL'nin 1.4.2009 tarihinden, 9.045 TL'nin ise 01.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... ve ... vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, yasaya aykırı şekilde vekillik görevlerini ihmal etmediklerini ve kötüye kullanmadıklarını, görevlerini gereği gibi yerine getirdiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Diğer davalı ... vekili; süresinde olmayan cevap dilekçesi ile öncelikle tarafına husumet düşmediğini, yasaya aykırı şekilde vekillik görevlerini ihmal etmediğini ve kötüye kullanmadığını, görevlerini gereği gibi yerine getirdiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 16.12.2014 tarihli ve 2014/178 E., 2014/656 K. sayılı kararı ile; sıra cetveline itiraz davasının açılacağı sürenin bitiminden itibaren hesaplanan 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 03.12.2015 tarihli ve 2015/22590 E., 2015/35436 K. sayılı ilamıyla; davacı vekilin sair temyiz itirazları incelenmeksizin davalıların zarar doğurduğu iddia edilen eylemle ilgili olarak müvekkili olan davacıya hesap verdiği ispat edilmediğinden, azilden itibaren işleyecek zamanaşımı süresinin dava tarihi itibari ile dolduğundan söz edilemeyeceği, mahkemece işin esası incelenip, sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 06.03.2018 tarihli ve 2016/558 E., 2018/193 K. sayılı kararı ile; davalıların gerekli özeni ve dikkati göstererek davacının alacağını iflas masasında birinci sıraya yazdırmış olduğu varsayıldığında, masaya kaydedilen toplam 18.520,37 TL'den 5.148,70 TL'nin akdi ve karşı yan vekalet ücretleri toplamı olarak davalılara verilmesi gerekeceği, aksi halde davacının sebepsiz zenginleşmiş olacağı, bu durumda davacının alacağının 13.371,67 TL olduğu, dava tarihinden sonra 23.06.2014 tarihinde davalı ... tarafından 2.734 TL ödeme yapıldığı dosyada yer alan dekont örneklerinden anlaşıldığı, söz konusu ödemenin davalılar arasında müteselsil sorumluluk bulunduğundan davacının alacağını her üç davalıdan isteyebileceği gerekçesiyle davanın 13.371,67 TL üzerinden kısmen kabulüne, 2.734 TL bakımından dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 10.637,67 TL'nin dava tarihinden önce gerçekleşmiş bir temerrüt bulunmadığından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde tüm taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairece 10.12.2020 tarihli ve 2020/4892 E., 2020/7646 K. sayılı ilamıyla tüm davalılar vekillerinin temyiz itirazları reddedilerek somut olayda, davacının davalıları azlinin haklı olduğu, davalıların takip ettiği işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyası ile buna ilişkin takiplerden azlin yapıldığı tarihe kadar kesinleşmiş olanlar hakkında vekalet ücretine hak kazanacakları, davalıların hak kazanacağı vekalet ücretleri hakkında Mahkemece yapılan incelemenin eksik olduğu, davalı ... tarafından yargılama aşamasında davacıya, asıl ve faiz borcu olarak havale edilen ödemeler için bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre, yapılan bu ödemeler için asıl alacaktan mahsubu ile bu kısımlar hakkında karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının Köy-Tur Entegre Tavukçuluk San. ve Tic. A.Ş.'den olan işçilik alacakları için davalılara vekalet verdiği, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 2004/252 E., 2004/732 K. sayılı dosyası ile davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği, kesinleşen ilamda belirlenen alacak için ... 2. İcra Müdürlüğünün 2005/1421 E. sayılı kapsamında icra takibi yapıldığı, borçlunun iflas etmesi nedeniyle davalı ...'ün 26.04.2005 tarihli dilekçe ile Ankara 21. İcra İflas Müdürlüğünün 2005/12 E. sayılı dosyasına alacak kaydının yapılmasının talep edildiği, iflas masası tarafından bildirilen 13.12.2005 tarihli yazı ile işçinin 18.520,37 TL alacağının kabul edildiği ve alacağın 4. sıraya kaydının yapıldığı, masanın bu kaydının davalı avukata tebliğ edildiği ve davalıların bu iflas masası kararına karşı dava açmadıkları gibi düzeltme dilekçesi de vermedikleri ve sıra cetvelinin bu şekilde kesinleştiği, birinci sıra alacakların tamamının ödendiği ve davacının alacağını alamadığından meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olduğu, masaya kabulüne karar verilen 18.520,37 TL alacaktan davalıların kesinleşen dava ve işler nedeniyle hak edilen akdi ve karşı yan vekalet ücretinin mahsubunun gerektiği, azlin gerçekleştiği tarihin 21.03.2014 tarihi olduğu, ... İş Mahkemesinin 2004/252 E., 2004/732 K. sayılı ilamının kesinleştiği tarihin ise 26.11.2004 olduğu, akdi vekalet ücreti ve yasal vekalet ücretine (997 TL+ 897,60 TL= 1.894 TL) davalıların hak kazandığı, bu durumda davacının alacağı 18.520,37 TL'den 1.894 TL vekalet ücretinin mahsubunun gerektiği ve bu durumda davacının alacağının 16.626,37 TL olduğu, dosyaya gelen yazı cevabına göre birinci sıra alacaklılarına 30.03.2009 tarihinde 0,51160 garame oranı ve 22.08.2011 tarihinde 0,4884 garame oranı dikkate alınarak dağıtımının yapıldığının belirtildiği, bu durumda 0,51160 garame oranı x 16.626,3 TL=8.506,05 TL'nin 30.03.2009 tarihinde tahsilinin gerektiği, ancak davalı ... tarafından dava açılmadan önce ödenen toplam 2.208 TL ödemenin tamamının asıl alacaktan mahsup edilmesi durumunda davacının 6.298,05 TL alacağa 01.04.2009 tarihinden 23.06.2014 tarihine kadar işleyen 2.964,57 TL yasal faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin gerektiği, dava açıldıktan sonra 23.06.2014 tarihinde ödenen 2.734 TL'nin ise 6.298,05 TL'den mahsup edildiğinde 3.564,05 TL'nin 23.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin gerektiği, dava açıldıktan sonra ödenen 2.734 TL alacak yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, 0,4884 garame oranı dikkate alınarak 0,4884x16.626,37 TL=8.120,32 TL'nin ise davacının talebiyle bağlı kalınarak 01.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili; davaya konu icra işlemi tarihinden çok önce 2006 yılında avukatlık ortaklığından ayrıldığını, herhangi bir hukuki sorumluluğu bulunmadığını, kendi hissesine düşen %33'lük kısmı davacıya teslim ettiğini, ibraname aldığını, reddedilen kısım yönünden lehine hükmedilen vekalet ücretinin daha fazla olması gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 1136 sayılı Kanun'un Avukatların Birlikte veya Avukatlık Ortaklığı Şeklinde Çalışmaları başlıklı 44 üncü maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...4. Avukatlık ortaklığı; ortaklarının ve çalışan avukatların ortaklık ile ilgili her türlü işlem, eylem ve borçlarından dolayı bunlarla birlikte müştereken ve müteselsilen sınırsız sorumludur. Ortakların ve ortaklıkta çalışan avukatların meslekî görevlerinden dolayı Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına göre sorumlulukları saklıdır. Avukatlık ortaklıkları hakkında da bu Kanundaki disiplin işlem ve cezaları uygulanır..."

2. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

1.Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun'un 432 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre davacı vekili tarafından reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 4.627,63 TL olup İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810 TL’nin altında kalmaktadır.

2.Davalı ...'nun temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyularak karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davacının Temyizi Yönünden;

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

B. Davalı ...'nun Temyizi Yönünden;

Davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.04.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.