"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalıların müvekkilinin anne ve babası olduklarını, aile şirketlerinde ortak olması nedeni ile müvekkilinin babası davalı ...'na İzmir 3. Noterliğinin 05.12.2008 tarih, 20737 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile vekalet yetkisi verdiğini, daha sonrasında aile şirketi olan Kulsan Kuloğlu Nakış San. Tic. A.Ş.de yetkili (müvekkilinin kardeşi) Hüseyin Kuloğlu ile müvekkili arasında sorunlar başladığını ve babasının müvekkilinin kardeşinin yanında yer almasından ötürü müvekkili ile babası arasında da soğukluk başladığını, müvekkilinin 28.08.2017 tarihinde Garanti Bankası Karabağlar Şubesinde bulunan bir hesabı ile ilgili olarak şube görevlisi ile konuşması esnasında 89/6772878 numaralı şahsi hesabında bulunan 373.995,00 TL'nin babası tarafından 15.08.2017 tarihinde 90.000,00 Euro'ya çevrilmek sureti ile annesi ... hesabına aktarıldığını öğrendiğini, babasının bu işlemi izni ve bilgisi olmaksızın vekaletname yetkisi ile gerçekleştirdiğini, müvekkilinin derhal babasını azlettiğini, İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/29 D.İş sayılı dosyası ile ... hesabında var olması halinde 90.000,00 Euro bakiyeye ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulduğunu, diğer davalının annesi olması sebebi ile somut olayda bilgi sahibi olabilecek durumda olduğundan iyi niyetli olduğunun düşünülemeyeceğini belirterek vekalet görevi kötüye kullanılmak sureti ile çekilen 90.000,00 Euro'nun davacıya ait olduğunun tespiti ile dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar Devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vadeli mevduat faizine ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; dava konusu olayda inanca dayalı işlem yapıldığını, vekalet akdinin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, müvekkili ...'nun daha evvel kardeşleri ile ortak olduğu Kulsan Kuloğlu Nakış San. ve Tic. A.Ş. ve Kulis Elektronik Nakış Makinaları ve Nakış Baskı Teks. Konf. San. Tic. Ltd. Şti.de kardeşlerinin ortaklıktan ayrılması üzerine kardeşlerine ait hisselerin bedelini bizzat kendisi ödemek sureti ile çocukları davacı ... Kuloğlu ve Hüseyin Kuloğlu'nu hissedar yaptığını, İskul Gıda Pazarlama Taşıma Turizm Yayıncılık San. ve Tic. A.Ş.nin ise müvekkilinin önderliğinde çocukları ile kurduğu bir şirket olduğunu, esasen çocuklarının şirketlere ortak olarak girdikleri tarihlerde yaşlarının çok genç olduğunu ve yatırım yapabilecek ekonomik güce sahip olmadıklarını, şirket hisselerini kağıt üzerinde çocuklarına devretmiş olmasına rağmen tüm ticari faaliyetleri ve banka hesaplarını müvekkilinin yönettiğini, dava konusu bedelin esasen müvekkile ait bir para olduğunu ve inanca dayalı bir işlem neticesinde davacı hesabına aktarıldığını, müvekkilinin kurucusu olduğu Kipa (Kitle Pazarlama Tic. Gıda San. A.Ş.) hisselerini emaneten davacıya verdiğini ve hisselerin satılması üzerine bedelin davacı adına Garanti Bankası A.Ş. nezdinde bulunan hesaba aktarıldığını, bahsi geçen hesabı yıllardır vekaleten müvekkilinin yönettiğini ve davacının buna bir itirazı bulunmadığını, davacı ve kardeşi arasında şirket yönetimi ile ilgili çıkan sorunlar neticesinde davacının müvekkiline de cephe almış olduğunu ve dava konusu para çekilmesi meselesini kullanarak müvekkilleri olan anne ve babayı cezalandırmak niyetinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın davacının kişisel hesabındaki paranın davacının izni ve bilgisi dışında vekalet görevinin kötüye kullanılarak davalı babası tarafından diğer davalı annesinin hesabına aktarılması iddiası nedeniyle vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı alacak davası olduğu, vekil davalının eşi ve davacının da annesi olması nedeni ile diğer davalının iyiniyetli 3. kişi olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının babası olan davalı vekilin aldıklarını verme borçlarına aykırı hareket etmek suretiyle vekalet yetkisinin kötüye kullanıldığının banka kayıtları, azilname tarihi ve tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, davalıların inançlı işlem iddialarının 05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği, davalı tarafın yargılama sırasında yazılı delil başlangıcı niteliğinde herhangi bir belge de ibraz etmediği, bu nedenle tanık dinletme talebinin reddedildiği, davalıya karşı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davacı asilin de usulüne uygun yemin ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... adına aktarılan 90.000,00 Euro'nun davacıya ait olduğunun tespiti ile; 90.000,00 Euro alacağın dava tarihi olan 19.09.2017 tarihinden fiili ödeme tarihine kadar işleyecek Devlet bankalarının Euro ile açılmış vadeli mevduat faizine ödediği en yüksek faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili; Yerel Mahkemenin inançlı işlemde tanık dinlenmesinin mümkün olmadığını belirterek tanık dinletme taleplerini reddettiğini, davacı tarafın vekalet akdinin kötüye kullanıldığı yolunda tanık dinletme taleplerini ise kabul ederek sadece davacı tarafın tanıklarını dinleyerek eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, somut olayda vekalet akdinin inançlı işlem ile içice geçmiş olması nedeniyle bilgi ve belgeler değerlendirilmeden tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiş olmasının Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olarak verildiğinin açık kanıtı olduğunu, banka kayıtlarının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğu, inançlı işlemin varlığına güçlü delil teşkil edebilecek belgelerin ispat için yeterli olduğunu, yazılı delil başlangıcına konu olacak belgenin mutlaka davacı elinde çıkmış bir belge olması şartının olmadığını, Yargıtayın çeşitli kararlarında bunun vurgulandığını, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgeler değerlendirilmeden ve tanıkları dinlenmeden icabsız yemin teklifine zorlandıklarını, tanıklar dinlendikten sonra yemin hususunun değerlendirilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacının hesabından çekilen bedelin 373.995,00 TL olduğunu, bunun faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının hakimiyet alanından çıktıktan sonra 90.000,00 Euro'ya çevrilmesi nedeniyle 90.000,00 Euro’nun tahsili yolunda hüküm kurulmasının doğru olmadığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların işlemin inanca dayalı olduğuna ilişkin savunması, inançlı işlemlerde ispat konusundaki Hukuk Genel Kurulunun 2014/516 E. ve 2015/2838 K. ile 05.02.1947 tarihli 20/6 no.lu İçtihatı Birleştirme kararı kapsamı ve davacı hesabından neticeten 90.000,00 Euro'nun davalı ...'nın hesabına aktarılmış olmasına göre, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 03.10.2023 tarihli ek kararıyla; davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması esnasında istinaf karar ve ilam harcının bir kısmının yatırıldığı ve kalan bakiye için de 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28 inci maddesi uyarınca harç tahsil müzekkeresi düzenlendiği, tüm bu işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasının nispi harca tabi olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin 06.04.2023 tarihinde düzenlenen 48.306,98 TL tutarındaki bakiye karar harcına ilişkin harç tahsil müzekkeresinin geri alınmasına karar verilmesi için verilen 29.09.2023 tarihli talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına ve ek kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalılar vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalılar vekili; Bölge Adliye Mahkemesince esastan redde karar verilmesi halinde maktu harca hükmedilmesi gerekirken nispi karar ve ilam harcı alınmasına karar verildiğini, mükerrer harç tahsili olduğunu ileri sürerek ek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekaletnamenin kötüye kullanılması nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü
" başlıklı 6 ncı maddesi,
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.,
3. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihat Birleştirme Kararı,
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 202 nci maddesi,
5. 04.07.2010 tarihli ve 2010/14-394 E., 2010/395 K. sayılı YHGK kararı,
6. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli ve 2014/14-516 E., 2015/2838 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
2. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnanç Sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) delil başlangıcı niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Kanun'un 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir (Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2010 tarihli, 2010/14-394 E. ve 2010/395 K. sayılı ilamı).
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davalının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, ispat yükü üstüne düşen davalının vekalet ilişkisi resmi belge niteliğinde olan vekaletnameye dayalı olduğundan aksi olan inançlı işlemlerde yazılı delil başlangıcı varsa inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delille ispat edilebileceği, dosya içerisinde mevcut banka dekontlarının davacının eli ürünü, yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olmadığı, tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, davalının inançlı işlemi ispatlayamadığı, davacı tarafından usulüne uygun olarak yeminin eda edildiği, davanın nispi harca tabi olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince nispi istinaf karar ve ilam harcına hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin asıl karara ve ek karara ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın ve ek kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve 03.10.22023 tarihli ek kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.