"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1807 E., 2022/1757 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/531 E., 2021/293 K.
Taraflar arasındaki alacak davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ......, ile davalı vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı babası ...’a 28.02.2019 tarihinde 150.000,00 TL ve 03.12.2019 tarihinde 132.000,00 TL olmak üzere toplam 282.000,00 TL emaneten para verdiğini, davalıya emaneten verilen bu paralardan 150.000,00 TL'sinin müvekkili tarafından Vakıflar Bankası ........,Şubesindeki ...iban numaralı hesabına 27.02.2019 tarih, saat 16.32'de 2019000807122941 işlem numarası ile yatırıldığını, 132.000,00 TL'si de müvekkili tarafından Vakıflar Bankası .....,Şubesindeki ...iban numaralı hesabına 03.12.2019 tarih, saat 16.26'da 20190044288108578 işlem numarası ile yatırıldığını, müvekkilinin bu paraları davalıya gönderir iken açıkça her iki dekontta da ... tarafından ...’a emaneten yatırılan paralar olarak belirtildiğini, müvekkilinin emaneten verdiği paraları davalı iade etmekten imtina ettiğini, davalı saklamakla yükümlü olan bu parayı işinde kullanarak saklama yasağını da ihlal ettiğini, davalı müvekkilinin iade taleplerini de kabul etmediğini belirterek 150.000,00 TL'nin davalının hesabına yatırıldığı 27.02.2019 tarihinden, 132.000,00 TL'sinin de davalının hesabına yatırıldığı 03.12.2019 tarihinden itibaren yasal faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; 03.02.2020 tarihinde davacının asaleten yatırması gereken parayı emaneten yatırdığından bahisle suç duyurusunda bulunulduğunu, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2020/6427 Sor. No ile yapılan soruşturmada şüphelinin müvekkilin oğlu olduğundan bahisle yapılan işlemlerin suç teşkil etmeyeceğinden kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiğini, müvekkilinin ...Orman Ürünleri Tic. Ltd. Şti.nin sahibi olduğunu, aynı zamanda müvekkilinin hayvancılık işi ile uğraştığını, müvekkilinin yaklaşık 15 yıl önce davacı oğlu ...'a işlerini müvekkil adına yürütmesi için para yatırma yetkisi de dahil olmak üzere geniş yetkili bir vekaletname çıkardığını, ilk başlarda görevini yerine getiren ve böylelikle müvekkilinin güvenini kazanan davacının sonrasında müvekkilinin güveni kötüye kullanıldığını, davacının müvekkilinin sahibi olduğu ...Orman Ürünleri Tic. Ltd. Şti.nin vergisini ödemesi için verdiği paranın yatırılmadığını Vergi Dairesinden gelen tebligat ile öğrendiğini, Vakıfbank 00158007303883118 hesap numaralı hesabına asaleten yatırması için davacıya elden verdiği 150.000,00 TL'nin 27.02.2019 tarihinde "emaneten'" yatırıldığını ve yine müvekkilinin davacıya elden verdiği 132.000,00 TL'nin 03.12.2019 tarihinde ''emaneten'' yatırıldığını öğrendiğini, müvekkilinin bunun üzerine Denizli 2. Noterliğinin 01716 yevmiye no.lu azilnamesi ile 22.01.2020 tarihinde davacıyı azlettiğini, müvekkilinin paranın emaneten yatırıldığını öğrenir öğrenmez davacıyı azlettiğini ve suç duyurusunda bulunduğunu, ortada saklama sözleşmesinin söz konusu olmadığını, davacının müvekkilinin güvenini kazandıktan sonra bu güveni kötüye kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu havale dekontlarında "...'a emaneten yatırılan" ve "... tarafından hesabına emanetin yatırılan" ibarelerinin yazılı olduğu, yapılan havalelerin karine olarak bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığının kabul edilemeyeceği, tarafların baba-oğul olması nedeni ile tanıkla ispat mümkün olduğu, tarafların aile fertleri olan tanıklar ile davacı taraf arasında husumet bulunduğu, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilmeyerek hükme esas alınmadığı, davalı vekilinin delilleri arasında yemin delilinin de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 282.000,00 TL'nin dava tarihi olan 09.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davalı tanıklarının davacı ile husumetinin bulunmadığını, Mahkemenin bu kanaate nasıl ulaştığının anlaşılamadığını, davacı tarafın saklama sözleşmesine dayanmasına rağmen bu hususun hiç tartışılmadığını, davacının davaya konu paraları saklama sözleşmesi kapsamında verdiğini, saklama sözleşmesinin kurulduğunu, saklama sözleşmesi kapsamında paranın geri istenildiğinin ispat etmesi gerektiğini, davacının yıllarca oluşturduğu güveni kötüye kullanarak haksız kazanç sağlamak amacıyla parayı müvekkilinden almasına rağmen banka dekontuna" emaneten" yazdırdığını, 282.000,00 TL'nin davacıya müvekkil tarafından kredi ödemesini yatırması için verildiğine ilişkin tanıklarının beyanları olduğunu ve banka hesap hareketlerinin bulunduğunu, hesap hareketlerine bakıldığında davacının neredeyse iki ayda bir kendisine verilen paraları müvekkilinin banka hesabına yatırıldığının görüleceğini, davacının iddiasını ispat edemediğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; aksine, ciddi, inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, Mahkemece Savcılık soruşturması nazara alındığında davalı tanıkları ile davacı arasında husumet bulunduğu ve beyanlarına itibar edilemeyeceği kabul edilmiş ise de; dosyaya sunulan karakol ifade tutanağından davalı tanığı ............, ile davacı arasında husumet bulunduğu, diğer davalı tanıkları olan davacının annesi ...ve davacının kardeşi ...ile davacı arasında husumet bulunduğu ve beyanlarına itibar edilmemesini gerektirir ciddi ve inandırıcı bir delil bulunmadığı, tam aksine davacının eşi olan tanığı...'ın kayın babası olan davalı ile husumeti olduğunu kendisinin beyan ettiği, yine bu tanığın duruşmadaki ifadesinde; "eşim Finansbank hesabından 150.000,00 TL çekti, 132.000,00 TL'yi de kayın babamın kredisi için ödedi, dava konusu olan 132.000,00 TL olan para buna dairdir. 150.000,00 TL'yi de kayın babamın kredi borcu için ödedi" şeklinde ifadede bulunurken davacının tanığa müdahale ettiğinin Mahkemece zapta geçtiği, tanığın bundan sonra beyanına "benim bahsettiğim 150.000,00 TL dava konusu olan 150.000,00 TL'dir eşim bu parayı kayın pederimin hesabına daha sonra ödenmek üzere geri yatırdı..." şeklinde devam ettiği, davalı tanıkları yönünden Mahkemece yapılan değerlendirmenin yerinde olmadığı, davalı tanıkları ...ve ...'ın beyanları, dosyada mevcut vekaletname, azilname, vakıfbank hesap ekstresi, davalının babası olan davacıya ait olan iş yerinde birlikte çalışıyor olmaları birlikte değerlendirildiğinde davalının davaya konu paraları normal olarak hesabına yatırması için davacıya verdiği, ancak davacının parayı yatırırken, "emaneten" ibaresini dekonta yazdırdığı, davalının iddiasını ispat ettiği, davacıya bir borcu bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Denizli 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.06.2021 tarihli ve 2020/531 E., 2021/293 K. sayılı kararının kaldırılarak, esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı tanıkları ile müvekkili arasında husumet olduğunu, Mahkemece bu hususun yeterince araştırılmadığını, taraflar arasında ceza davasının olduğunu, temyiz dilekçesinin ekinde söz konusu davaların sunulduğunu, müvekkilinin mali durumunun iyi olduğunu, bu miktar parayı babasına verecek mali güce sahip olduğunu, müvekkilinin parayı verir iken emanet olarak verdiğinin yazılı belgeler ile sabit olduğunu, davalının 2017 ve 2019 yıllarında ve müvekkili hakkında bankaya yatırmak için verdikleri paranın yatırılmadığına dair herhangi bir şikayeti ve noter ihtarı da bulunmadığını, davalı tarafın soyut beyanlarının ve istinaf taleplerinin reddi gerekir iken, cımbızla hatalı seçilen 2 tanık ifadesi ve soyut savunmalarının müvekkilinin somut delillerine hatalı olarak tercih edildiğini, paranın davalı hesabına yatmadan önce 30-35 dakika önce müvekkilinin hesabından çekildiği banka kayıtları ile sabit olduğunu, cımbızla seçilen ihtilaflı tanık .........,'in beyanına üstünlük sağlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, emaneten verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi.
3. 6100 sayılı Kanun'un başlıklı "Senetle İspat Zorunluluğunun İstisnaları" başlıklı 203 üncü maddesi.
4. 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddeleri.
5.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 30.10.2018 tarihli ve 2018/4223 E., 2018/10722 K. sayılı ilamı.
3.Değerlendirme
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
2. Yine 6098 sayılı Kanun'un 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelik olarak bir ödeme vasıtasıdır.Yani havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleyi yapan kişi, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
3. Dava dosyasının incelenmesinde; davacının davalının hesabına 27.02.2019 tarihinde "...'a emaneten yatırılan ..." açıklaması ile yatırdığı 150.000,00 TL ile 03.12.2019 tarihinde "... tarafından hesabına emaneten yatırılan" açıklaması ile yatırdığı 132.000,00 TL'nin toplamı olan 282.000,00 TL'nin iadesini talep ettiği, davalının söz konusu ödemelerin emaneten yapılmadığını ispat yükü altında olduğu, tarafların baba oğul olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un 203 üncü maddesi gereğince tanıkların dinlenmesine karar verildiği, dosya kapsamında .........., haricinde olan tanıklarla davacı arasında husumet bulunduğunun dosya kapsamında yer almadığı, davalı tanığı...'ın davalı ile arasında husumet olduğunu beyan ettiği, ayrıca...'ın ifadesi esnasında davacının müdahale ettiğinin zapta geçirildiği, bu anlamda bu iki tanığın (... ve...) beyanlarının hükme esas alınamayacağı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 30.10.2018 tarihli ve 2018/4223 E., 2018/10722 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi aksine ciddi, inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olanın tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu ve akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, davalının dekontlarda emaneten gönderildiği belirtilen paraların borç olarak verilmediğini tanık beyanları ile ispat ettiği, yargılama esnasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği anlaşılmakla davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2024 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava bankadan emanet kaydı ile gönderilen paraların tahsiline ilişkindir.
Davanın tarafları oğul ile babadır.
Davacı, bankadan 28.02.2019 tarihinde 150.000 TL, 03.12.2019 tarihinde 132.000 TL’yi babası olan davalının kredi borcunun kapatılması için emanet kaydı düşerek gönderdiğini iddia etmiştir.
Davalı da kredi borcunun ödenmesi amacıyla elden verdiği paranın kendisine ait olduğunu, davacıya borcunun bulunmadığını savunmuştur.
Banka dekontlarında paraların emaneten gönderildiği tartışmasızdır, bu durumda ispat yükü paranın gönderildiği davalı taraftadır.
Taraflar oğul ile baba olduğu için mahkemece tanıkla ispatın caiz olduğu kabul edilerek her iki tarafın tanıkları dinlenilmiştir.
Davalı tanığı ...; davalının eşi, davacının annesidir. Paraları davalının kredi ödemesine yatırılması için evdeki kasadan alıp siyah poşet içinde oğluna verdiğini, oğlu babasıyla birlikte işleri yürüttükleri için aralarında sık sık para alışverişi olduğunu, ticari işler için verilen paranın oğlu tarafından yerlerine ulaştırıldığını,
Davalı tanığı ...; davacının abisi, davalınında babası olduğunu, babasının kereste ve nakliye işleriyle uğraştığını, işleri baba oğul birlikte yaptıklarını, bir sohbette “kredi ödemelerim artık bitti, ...'a son kredi ödemeleri için paraları da verdim” dediğini, iki kredisi olabileceğini, evdeki kasasında yüklü para bulunduğu, ihtiyaç olduğunda davacı ...'a verdiğini, onun da gidip ödediğini,
Davalı tanığı ...; davacının kardeşi, davalının babası olduğunu, babasının uzun yıllardır ticaretle uğraştığını 2014 yılı Ağustos ayına kadar babasının yanında çalıştığını, evde nakit bulunan bir kasası bulunduğunu, anahtarın annesinde bulunduğunu, para lazım olduğunda babası evde olmadığında annesinden aldığını bankaya götürüp yatırdığını, başka yerde işe girince işleri davacı ...'la eniştesinin yüklendiğini, para alışverişlerinin babası adına yapıldığını, davacının kendisine senin evin var benim bir şeyim yok deyip babasının kendisine verdiği 282.000 TL'yi eşitlik sağlansın diye emaneten bankaya yatırdığını söylediğini, paraların babasının kredi borcuna istinaden verildiğini bizzat davacı kardeşinden duyduğunu,
Davacı tanığı...; davacının eşi olduğunu, davalıyla aralarında husumet bulunduğunu eşine ait 500.000 TL değerinde gayrimenkulün satılıp elde edilen paranın Finansbanka yatırıldığını, kayınbabası da kredi borcum var deyince, yok yere faiz ödenmesin diye Finansbank hesabından 150.000 TL çekip 132.000 TL ile birlikte kredi için ödediğini, bu paradan 132.000 TL'yi elden evde kayınbabasına verdiğini, herhangi bir yerden çekmediğini beyan etmişken (duruşmada davacının müdahalesi üzerine beyanını düzelterek) paranın kayınpederin hesabına daha sonra geri ödenmek üzere yatırıldığını ve ödenmediğini VakıfBank OGM kartına işleyen faizi önlemek için para verildiğini, evdeki kasada en fazla 10.000 ila 20.000 TL para olduğunu, bu paraların da işçilerin yevmiyesi olduğunu kayınbabasının eşine arada sırada maaş verdiğini eşinin de ticaretle uğraştığı, kendi kazancının bulunduğu 132.000 TL yatırıldığı tarihten birkaç ay sonra davacının ödeme istediğini,
Davacı...; davacının kardeşi, davalının da babası olduğunu 2020 yılından sonra anne ve babasıyla görüşmediğini, davacı ile babasının işlerini birlikte yürüttüklerini, iş için bir alım olduğunda ödeme yapması için parayı davacıya verdiğini, ...'un kendi ticaret işlerinin de olduğunu dava konusu paraların ... tarafından babasının hesabına 132.000 TL'nin yatırıldığı gün banka yetkilisi arkadaşı ile görüşüp işlemleri hızlandırdığını, ...'un da kendi hesabından 150.000 TL çektiğini ve babasının Vakıfbank OGM'si için parayı bankaya yatırdığını, ödemeden bir gün önce davalının davacıyla görüşmesinde OGM kartının günü dolduğu için faiz işlediğini söylediğini, kardeşinin de ev sattığı için parası olduğunu, babası param olunca sana öderim diyerek kardeşinden borç istediğini, kardeşinin de parayı verdiğini, 2020 yılı başında geri isteyince iade etmediğini 150.000 TL de kendi ticari işleri ve kazancından gönderilmiş olduğunu, babasının evinde çelik bir kasa bulunduğunu ancak yüklü bir paranın bulunmadığını köylülerden mal alımı ve işçilerin haftalıklarının ödenmesi için para bulundurulduğunu,
Davacı tanığı ...; davacının yengesi, davalının da gelini olduğunu, 2020 yılından sonra taraflar arasında sorunlar çıktığını Kendisinin işten ayrıldığını kendisinin işten ayrıldığını, iki ayrı para
yatırıldıktan sonra iadesini isteyince davalının ödeme yapmadığını evdeki çelik kasada 15 - 20.000 TL para bulunduğunu, davalının kredi borcunu bankaya gidip kendisinin ödediğini başkasından ödeme yapmasını istemediği, işçilere maaşı da çoğunlukla dükkanda kendisi olduğu için kendisinin dağıttığını beyan etmişlerdir.
Öncelikle havale Türk Borçlar Kanunu 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davacı tarafından emaneten gönderilen para, bir borcun ödenmesi için değil karşı tarafa borç olarak gönderilen para olduğu dairemizin İlke haline gelmiş içtihatlarında belirtilmiştir.
Davalı her iki dekonttaki paralar hesabına geçtikten sonra herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Daha sonra paranın iadesi istenilince davalı, birlikte iş yaptığı oğlu olan davacıyı 22.01.2020 tarihinde vekaletten azletmiştir, aynı zamanda Hizmet sebebiyle emniyeti suistimal suçundan şikayeti hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı 26.2.2020 tarihinde takipsizlik kararı verilmiştir. Bu tespitlerden sonra mahkemede tanıklık yapan kişilerin hepsi ailedendir, tanıkların hem davacı hem de davalı lehine beyanları bulunmaktadır, beyanına itibar edilmeyen tanıklardan davalının kızı, davalı yanında işçi olarak çalıştığı, evde paranın tutulduğu kasada en fazla 10.000-20.000 TL para bulunduğu, bankadan para gönderildiğinde çabuklaştırılması için bankada çalışan arkadaşına ricada bulunduğu, davacının 500.000 TL civarında satın aldığı taşınmazın parasını aynı gün bankaya yatırıp bu paradan davalıya bir miktar para gönderdiğini belirtmesi, elden verilen paraların miktarlarının davalı tarafın tanıklarınca açıklanmaması ve davacının aynı gün Finansbanktaki parasından davalıya para gönderme işleminin araştırılmadığı hakeza davalının da kredi borcunun hangi miktarda nasıl ödendiğinin araştırılmadığı bu konularda dayanılan delillerin de toplanması ve tanıkların beyanları da denetlenerek takdirinin yapılarak sonucuna göre karar verilmesi bakımından Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması kanaati ile karara iştirak edilmemiştir. 12.02.2023