Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2561 E. 2024/382 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı hastane ve doktorun katarakt ameliyatı sonrası davacının görme kaybı yaşamasına neden olan tıbbi uygulama hatası nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerekip gerekmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı hastane tarafından sunulması gereken lens bilgilerinin eksikliği, kalibrasyon hatasının boyutu ve davalının kusurunun net olarak tespit edilememesi nedeniyle eksik inceleme yapıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1553 E., 2023/258 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi

SAYISI : 2016/424 E., 2022/61 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacının 2014 yılı Aralık ayında retina yırtılması sebebiyle davalı hastane nezdinde göz ameliyatı geçirdiğini, kontrollerde retinanın iyileştiğinin ve lazer katarakt ameliyatı olması halinde tamamen göreceğinin bildirildiğini, bu kez 22.06.2015 tarihinde aynı hastanede davalı doktor tarafından her iki gözünden de katarakt ameliyatı olduğunu, korneasına lens yerleştirildiğini, ameliyat sonrası ağrıları geçmediği gibi görme yetisinin azaldığını, önünü göremez ve araç kullanamaz hale geldiğini, görme oranının ölçümü için başka bir doktora yönlendirildiğini ve gözlerindeki görme kaybının telafisinin mümkün olmadığını öğrendiğini, yeniden davalı doktora başvurması üzerine kendisine yeni ameliyatlar önerildiğini, öneriyi kabul etmeyerek başvurduğu farklı bir hastane tarafından davalı hastanede yerleştirilen lenslerin çıkarılarak değiştirilmesi veya göz nakli önerildiğini, bu kez eski lensler çıkarılarak sol ve sağ göze yeni lensler takılmak sureti ile sol gözün % 50, sağ gözün ise % 10 civarında görebilir hale getirildiğini, tekrar davalı hastane ve davalı hekime başvurarak durumu doktora anlattığını, davalı hekimin ise ameliyatının çok iyi geçmesine karşın aletin kalibrasyon hatasından dolayı hastanın mağdur olduğunu bildirdiğini ve hastanın mağduriyeti nedeniyle 2.500,00 TL'nin de davacıya iadesini uygun gördüğünü, bu iadenin mesul müdür tarafından onaylandığını, malul kaldığını, halen sokağa çıkamadığını, araç kullanamadığını, günlük hayatının idamesi için başkalarının yardımına ihtiyaç duyduğunu, sağlık hizmetini sunarken gerekli özeni göstermeyen hastane ile ameliyatlar ve tedavi anında gerekli özeni göstermeyen doktorun ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 22.06.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; davacının iddia ettiği şikayetlerin hem dejeneratif miyop olması hem de geçmişte lasik ameliyatı yaptırması sonucu gözünde oluşan değişikliklerle alakalı olduğunu, davacıya konulan tanı ve uygulanan tedavilerin hatalı olmadığını, davacının tedavisinde ve sonrasındaki uygulamalarda hastanenin ve doktorun herhangi bir hatası veya kusuru bulunmadığını, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak reddini istmeiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında alınan Adli Tıp Kurumu (ATK) ve bilirkişi heyeti raporunun aynı yönde olduğu, davacının ameliyatının tıp bilminin gerekleri ve genel tıp uygulamalarına uygun olduğunun bildirildiği, yapılan uygulamada tıbbi kötü uygulama bulunmadığından davalılara atfı kabil herhangi bir kusur olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; hiçbir tedavi evrakı ibraz etmeyerek sağlıklı bir inceleme yapılmasına dahi fırsat vermeyen davalı hastanenin yasa gereği sunması gereken delilleri gizlediğini ve davayı akamete uğrattığını, mevcut evraklarla yetinen bilirkişi raporlarının hatalı düzenlendiğini, tüm raporlarda kalibrasyon hataları kabul edilmesine karşın illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle hastanın görme kaybının olağan kabul edildiğini, davalıların zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu olayın niteliğine uygun olarak konusunda uzman adli tıp kurumu ve üniversite heyeti bilirkişilerinden alınan raporlar ve dosya kapsamına göre ameliyat sonrası devam eden görme kalite bozukluğunun davacıda mevcut patolojik miyop ve katarakt tanılarına bağlı olduğu, uygulanan ameliyat veya takılan lens ile illiyet bağının bulunmadığı, ameliyat nedeniyle hekime ve hastaneye yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, tedavi evraklarının eksikliği ileri sürülmüşse de, mahkemece aldırılan raporlarda bu yönde eksiklik olduğuna da işaret edilmediği, yapılan işlemlerin tıp kurallarına uygun olduğu, aydınlatılmış onam yükümlülüğünün yerine getirildiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrarlayarak ATK raporunda görme sorunlarının yapay mercekten kaynaklandığının açıkça kabul edildiğini, hekimin de 07.01.2016 tarihli yazısında biyometrik aletin kalibrasyonuna bağlı olarak göz içi lenslerinin 2-3 diyoptri daha fazla konduğunu beyan ettiği, hastanenin yasa gereği sunması gereken delilleri gizleyerek davayı akamete uğrattığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yolun seçilmesi gerekir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cilt, Ank. 1982, Sh.236 vd) Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekalet görevini gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşu için de geçerlidir.

2. Temyizen incelenen dosyada; davacı, 25.06.2015 tarihinde davalı hastanede diğer davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini, ancak tam iyileşme vaad edilmesine rağmen görme kaybı yaşadığını ve davalı doktor tarafından gerçekleştirilen ameliyat ile gözlerine yerleştirilen lenslerdeki kalibrasyon hatasından kaynaklı olarak durumun ortaya çıktığının davalı doktor tarafından beyan edildiğini, ameliyat ücretinin tarafına iade edildiğini belirtmiş, Adli Tıp Kurumunun 17.04.2019 tarihli yazısı ile takılan lenslere ait bardodların (orjinal İOL master kağıdı) ilgili hastaneden hastaya da verilip verilmediği sorularak teminen gönderilmesi istenmiş ancak davalı hastane tarafından bu bilgilerin kurumlarında bulunmadığı ve gönderilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiş, ATK raporu mevcut bilgilerle hazırlanmış ve 18.12.2020 tarihli raporda; bu tarz hastalarda katarakt cerrahisi sonrası yapay göz içi merceğin dioptrisinin hesaplanmasında sapmalar olabileceği, hastada gelişen görme sorunlarının yapay merceklerin gücünü hesaplayan cihazların kalibrasyon sorunlarından kaynaklanmış olabileceği, bu tarz cihazların ölçümlerinde önlenemeyen sapmalar da olabileceği tıbben bilindiği, kişinin dava konusu ameliyat sonrası devam eden görme kalite bozukluğunun kendisinde mevcut patolojik miyop ve katarakt tanılarına bağlı olduğu, uygulanan lensle illiyetinin olmadığı ifade edilmiş, mahkemece alınan 17.02.2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda kişinin ifade ettiği görme kalitesi bozukluğunun kalıtımsal olan dejeneratif miyopi hastalığı kaynaklı olduğu, kendisine uygulanan ameliyat veya takılan lens ile illiyeti olmadığı, bu durumun hekimin eylemlerinden kaynaklanmadığı belirtilmiş ve söz konusu raporlar hükme esas alınmıştır. Ancak davacıya ücret iadesi yapılmış, hastanece lenslere dair ATK tarafından talep edilen belgeler sunulmamış olmakla bu belgelerin saklamamasının kusur sayılıp sayılmayacağı, kalibrasyon hatasının ne oranda olduğu, olağan karşılanabilir düzeyde olup olmadığı, sonraki hastanece yeniden yapılan operasyonun davalı hastanede yapılanın sonuçlarını düzeltmeye yönelik olup olmadığı ve buna göre davalıların kusuru bulunup bulunmadığı açıklanmamıştır.

3.Hal böyle olunca, Mahkemece alanında uzman üniversitede görev yapan öğretim elemanlarından oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden somut olaya uygun şekilde yukarıdaki eksiklikleri giderir ve davacının tüm itirazlarını karşılar nitelikte, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı gerekçeyle BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.