Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2590 E. 2023/2874 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet ücretine dayalı olarak başlatılan icra takibine itiraz edilmemesi nedeniyle, borçlu olunmadığının tespiti ve fazla ödenen miktarın istirdadı talepli dava.

Gerekçe ve Sonuç: Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı doğrultusunda, vekalet ücretine ilişkin sözleşmenin geçerli ancak ücret miktarının yasal sınırları aştığı, davalı avukatın hak edişinin belirlenmesi ve davacı tarafından fazla ödenen miktarın tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte istirdadına karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalı ...’ın kendisi ile birlikte sekiz mirasçının açtığı kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat ve ecrimisil davasında (... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/677 E. sayılı dosyası) davacı vekili sıfatıyla yer aldığını, söz konusu dava ile ilgili doğan anlaşmazlıklar sonucu bir kısım mirasçılar tarafından azledilen davalının müvekkili dâhil tüm mirasçılar hakkında 2.800.000 TL vekalet ücretinin tahsili için ... 2. İcra Dairesinin 2004/181 E. sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattığını, bazı mirasçıların takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin ve mirasçılardan Veli ...’ın ise davalının ücret uyuşmazlığının hakem heyetinde çözümleneceği yönündeki telkinleri ile takibe itiraz etmediğini, takibin bu suretle kesinleştiğini, davalının diğer mirasçıların itirazlarının iptali için açtığı ... ...Heyetinin 2004/4 E. sayılı dosyası henüz kesinleşmemiş ise de bu dosyada taraflar arasındaki avukatlık sözleşmesinin ücrete ilişkin kısmının geçersiz olduğunun tespit edildiğini, böyle olunca davalının ancak Avukatlık Kanunu gereğince ücret talebinde bulunabileceğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları ve bu yargılamanın sonucunda hasıl olacak sonuca göre talep edebilecekleri saklı kalmak kaydıyla, söz konusu takipte müvekkilinin hissesine düşen 350.000,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, 15.09.2011 havale tarihli dilekçesiyle de fazladan tahsil edilen 303.530,50 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; taleplerin zamanaşımına uğradığını, icra takibinin kesinleşmesinden sonra açılan menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşmeyeceğini, kendisi aleyhine dava açmış diğer mirasçıların baskısı ile davacının vekâlet ilişkisini azille sona erdirdiğini, takip edilen dosya borçlusundan tahsil edilen meblağların davacıya fazlasıyla ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.10.2013 tarihli, 2004/701 E., 2013/332 K. sayılı kararı ile; davacının açmış olduğu menfi tespit ve sonrasında istirdat davasının hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli, 2014/8090 E. ve 2014/19429 K. sayılı ilamıyla; davacının ... bu davayı açmakta hukuki yararı mevcut olup, mahkemece işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma ilamına karşı süresi içinde davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.12.2014 tarihli, 2014/35231E., 2014/41208 K. sayılı ilamıyla davalının karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozma ilamına uymayarak önceki kararda direnen Mahkemece verilen 11.06.2015 tarihli, 2015/10 Esas, 2015/284 Karar sayılı; davacının menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle verilen davanın hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine dair karara karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2019 tarihli 2017/13-688 E., 2019/1054 K. sayılı ilamıyla; dava dilekçesinde dava değeri olarak takibin yalnızca belli bir bölümü gösterilmiş olsa dahi istemin aslında bu takibin tamamı yönünden borçlu olunmadığına ve hatta davalı avukatın hukuken isteyebileceğinden çok daha fazla tahsilâtı vekâlet ücretine mahsuben uhdesinde tuttuğu iddiasıyla istirdada yönelik olduğu, bu hâlde; dava şartlarına ilişkin irdelemeyi kanunun izin verdiği surette usul ekonomisi ilkelerine bağlı kalarak yerine getirmek ve hukuki nitelendirmeyi en doğru şekilde yapmakla yükümlü mahkemece, davadaki asıl talebin kesinleşen takip miktarı üzerinden borçsuzluğun tespitine yönelik olduğunun yadsınmaması gerektiği, nitekim aynı hususun Özel Daire kararında da aynen vurgulandığı, ne var ki bu durumda davanın açılması sırasında ödenmesi gereken harç yönünden eksikliğin söz konusu olduğunun da gözden kaçırılmaması gerektiği, Harçlar Kanunu’nun dosyanın işlemden kaldırılmasına atıf yapan 30 uncu maddesi hükmü gereğince mahkemece yapılması gerekenin; davacı tarafa bir sonraki celseye kadar menfi tespit istemine konu takip değeri olan 2.800.000 TL üzerinden hesaplanacak eksik peşin harcın tamamlanması için süre verilmesi, tamamlanmaması durumunda HMK’nın 150 nci maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, bu hâlde süresi içerisinde harç tamamlanarak dosya yenilenmez ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ile yukarıda açıklanan ilave gerekçelerden dolayı bozulmasına karar verilmiş, karara karşı davalı karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.07.2020 tarihli 2020/13-282 E., 2020/564 K. sayılı ilamıyla karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozma Sonrası Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 19 uncu maddesi ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163/2 ve 164/2 (vekalet sözleşmesinde belirtilen vekalet ücreti miktarı, hükmolunan miktarının %25'ini geçtiğinden) hükmü gereği taraflar arasındaki avukatlık ücreti sözleşmesinin geçerli, ancak sözleşmede belirtilen vekalet ücreti miktarının ise geçersiz olduğu, dava ve dava sonucunda hükmedilen ve davalı tarafından tahsil edilen bedel üzerinde hapis hakkını kullanırken müvekkillerini yeterince bilgilendirmemiş olmasının Avukatlık Kanununun 166 ncı maddesi gereğinc aleyhine değerlendirildiği ancak harcadığı emek ve mesaisine göre asgari ücret tarifelerinin çok çok üzerinde bir vekalet ücreti zaten kazanmış olması nedeniyle hükmedilen 3.833.352.318.487 TL'nin % 5 oranında vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyete uygun bulunduğu ve bu şekilde davalının ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/677 Esas 2002/106 Karar sayılı dosyasınına istinaden talep edebileceği vekalet ücreti alacağının toplam 191.668,00 YTL, davacı yönünden ise (1/8) 23.958,5 YTL olacağı,

Davalın davacı adına tahsil ettiği, ödemeler sonucu uhdesinde tuttuğu miktar ve davalının davacıdan talep edebileceği vekalet ücreti alacağının 23.958.451.990 ETL olması karşısında davacının menfi tespit talebinin yerinde olduğu, davacı ...'ın ... 2. İcra Müdürlüğünün 2004/181 Esas sayılı dosyasında davalıya borçlu olmadığı,

Diğer yandan davacı vekili, davalı aleyhine İİK'nın 72/5 hükmü uyarınca tazminat isteminde bulunmuş ise de davalının, davacıyla imzaladığı vekalet sözleşmesi uyarınca icra takibinde bulunması vekalet ücreti miktarının mahkeme kararıyla belirlenmesi karşısında takibin haksız ve kötü niyetli olmadığı değerlendirilerek bu talebin reddine karar verildiği,

İstirdat yönünden mahkemece yapılan değerlendirmede; davacının borçlu olduğu ... 2. İcra Müdürlüğünün 2004/181 Esas sayılı dosyasına DSİ tarafından; davacının ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/677 Esas 2002/106 Karar sayılı dosyasındaki alacağından; 19.04.2005 tarihinde 67.500,00-TL, 05.05.2005 tarihinde 3.750,00 TL ve 02.06.2005 tarihinde 70.407,49 TL ödeme yapılmış bu tutarlar davalı tarafından sırasıyla 29.04.2005, 26.05.2005 ve 09.06.2005 tarihinde tahsil edildiği, bu açıdan İİK'nın 72/6 hükmü uyarınca bu tutarların davalıdan istirdatına karar verildiği, her ne kadar davacı vekili davalı tarafından haksız olarak uhdede tutularak iade edilmeyen tüm bedellerin davalıdan tahsili istenmiş ise de bunların ayrı bir dava konusu olabileceği, ... bu davanın menfi tespit davası olduğu, bu açıdan davalının vekalet ilişkisi nedeniyle 21.10.2004 tarihinde azledilinceye kadar yaptığı tahsilatların İİK'nın 72 nci maddesinde belirtilen istirdat davasına konu olamayacağı anlaşılmakla davacı vekilinin 10.06.2010 tarihli kısmi ıslah dilekçesine hukuki değer atfedilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacı ...'ın ... 2. İcra Müdürlüğünün 2004/181 Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, 2004 sayılı İİK'nın 72/6 maddesi uyarınca toplam 141.657,49 TL'nin; 67.500,00 TL'sinin 19.04.2005 tarihinden, 3.750,00 TL'sinin 05.05.2005 tarihinden, 70.407,49 TL'sinin 02.06.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak, ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve 2020/1867 Esas 2020/1876 Karar sayılı mirasçılık belgesindeki payları oranında yargılama aşamasında vefat eden davacı ... mirasçılarına verilmesine, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı; bu dosyada nazara alındığı belirtilen ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/101 E.-2010/137 K. sayılı dosyasında davacının taraf olmadığını, davacının alacaklı olduğunu öğrendiği 2010/101-137 sayılı kararın kesinleştiği 29.06.2011 tarihinin zamanaşımı başlangıcı olarak kabul edildiğini, davacı alacaklı olduğunu bu tarihte öğrendiğine göre, kendisinin de borçlu olduğunu bu tarihte öğrenmiş sayılacağını, davanın açıldığı ...Heyeti ve daha sonra mahkemelerce verilen %10-15 gibi vekalet ücreti kabul edilseydi veya bazı paydaşların Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanları nazara alınarak 1/9 oranında vekalet ücreti hakkı kabul edilseydi borçlu konumda olmayacağını, zamanaşımı muacceliyetle başladığı için faizin de mucceliyetle başlayacağını, davacı ile aralarında mevcut sözleşmenin halen geçerli olduğunu, davacı tarafın devamlı taleplerini değiştirdiğini, mahkemece hepsinin kabul gördüğünü, 15.11.2022 tarihli dilekçe ekinde sunulan ödeme belgelerinin nazara alınmadığını, 09.02.2021 tarihli celsede davacıdan icra takip dosyası için 2.800.000 TL değil 360.000 TL talep ettiğini beyan ettiğini, alacak talebinden feragat her zaman mümkün olup mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, kamulaştırma davasında lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacı ve diğer hissedarlar tarafından tahsil edildiğini ve mahkemece bu hususun dikkate alınmadığını, hapis hakkının Avukatlık ücretinin rüçhanlı olmasına dayalı olduğunu, davanın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiğini beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibinden borçlu olunmadığının tespitine ve istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429/son maddesi gereği Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.

2. Hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan 4667 sayılı Kanun ile değişiklik yapılan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamı doğrultusunda değerlendirme yapılarak karar verildiği, taraflar arasında imzalanan vekalet sözleşmesinin mahkemece yapılan değerlendirme sonucu geçerli ancak ücrete ilişkin kısmının yukarıda yer verilen hukuk kuralları gereği geçersiz sayıldığı ve hukuki yardımın başladığı tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümleri nazara alınarak, davalı avukatın emek ve mesaisine oranla davacının hissesine düşen miktar üzerinden %5 oranında vekalet ücretine hak kazanacağının kabul edilmesinin hakkaniyetli olduğu, her ne kadar davalı taraf vekil olarak takip ettiği dosyada hükmedilen yasal vekalet ücretinin davacı ve diğer hissedarlar tarafından tahsil edildiğini ve eldeki dosyada bu hususun dikkate alınmadığını ileri sürmüşse de dava konusu icra takibinin yalnızca akdi vekalet ücretine ilişkin olduğu, davalının faiz başlangıcına yönelik temyiz itirazının ise sebepsiz zenginleşmede zenginleşenin geri verme borcu zenginleştiği tarihten itibaren başlayacağından, davacının borçlu olmadığı tespit edilen icra dosyasından davalı tarafından tahsil edilen bedellerin, tahsil tarihinden itibaren faiziyle istirdatına hükmedilmesinin doğru olduğu anlaşılmakla davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.