"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/456 E., 2022/403 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ile davalılardan ...vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının, murisleri ...den miras kalan taşınmazı davalılardan 09.05.1978 tarihli köy satış senedi ile 40.000,00 TL bedel ödeyerek satın aldığını, davacının taşınmazı bugüne kadar kullandığını, kadastro tespiti sırasında ilgili taşınmazın 130 ada 3 parsel olarak davalılar murisi adına tespit gördüğünü, davalıların taşınmazı tapuda davacıya devretmediklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacının ödediği 40.000,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncel değerininin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar; dava konusu taşınmazın maliki olan ........,' in mirasçıları olduklarını, davalılardan ...'nin 09.05.1978 tarihli köy satış senedi ile taşınmazı davacıya sattığını, kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın muris adına tespit gördüğünü, köy senedi ile satılan taşınmazın 1 dönüm olup yapılan kadastro çalışması sırasında 1.600 metrekare olarak tespit yapıldığını, 600 metrekarelik bölümün bedelini ödemesi konusunda davacıya ihtarda bulunduklarını, ancak davacının bu bedeli ödemediğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 03.12.2015 tarihli ve 2013/270 E., 2015/1813 K. sayılı kararla; dava konusu taşınmazın davacı tarafça kullanıldığı anlaşıldığından davalıların zamanaşımı itirazının kabul edilmediği, davacının haricen satın aldığı taşınmazın adına tescilinin sağlanmadığı, bu itibarla sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ödediği bedelin iadesini talep etmekte haklı olduğu, yapılan ödemenin tarihi dikkate alındığında ödenen bedelin davacının da talebi doğrultusunda güncellenmesi gerektiği, alınan bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 13.018,71 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan ...ve ....., tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 23.10.2017 tarihli ve 2016/4602 E. 2017/14412 K. sayılı ilamla; davalılar ...ve ...'in tüm, davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, Mahkemece; davacının harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince davalıya ödediği 40.000,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncellemeye esas alınan somut verilerin tek tek uygulanması suretiyle ödeme tarihinden dava tarihine kadar paranın ulaştığı değerin her bir dönem için hesaplanması, sonra bunların ortalamasının alınması, belirlenecek bedelin davacı aleyhine çıkması durumunda ise, hükmün davacı tarafça da temyiz edildiği dikkate alınmak suretiyle 28.03.2015 tarihli hükme esas alınan rapora göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğu gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 02.10.2020 tarihli ve 2019/126 E. 2020/316 K. sayılı kararla; bozma ilamında belirtilen altın ve döviz kurlarındaki artışlar TEFE-TÜFE artış oranları, memur maaş ücretindeki artışlar gibi tüm ekonomik etkenler dikkate alınarak dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılıp ek rapor alındığı, bu rapora göre karar verildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 10.255,57 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalılardan ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 23.09.2021 tarihli ve 2021/5851 E. 2021/8965 K. sayılı ilamla; ilk kararın davacı yararına bozulduğu ve özellikle bozma ilamında “belirlenecek bedelin davacı aleyhine çıkması durumunda ise hükmün davacı tarafça da temyiz edildiği dikkate alınmak suretiyle 28.03.2015 tarihli hükme esas alınan rapora göre hüküm kurulması gerektiği” belirtilmiş olduğu halde, bozma sonrası verilen kararda davacı lehine ilk hükümden daha azına hükmedilmiş olmasının, yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyetinde olduğu, gerekçesiyle, hüküm bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyularak tekrar tanzim edilen bilirkişi raporlarıyla denkleştirici adalet ilkesi kapsamında 09.05.1978 tarihinde yapılan 40.000,00 TL ödemenin dava tarihi itibariyle 11.605,71 TL olacağı değerlendirilmiş ise de, davacı lehine oluşan kazanılmış hak doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 13.018,71 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan ...vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemece verilen ilk kararın sadece müvekkilinin yararına bozulduğunu, bozma gereğince itirazlarını karşılayacak şekilde denetime elverişli 3 kişilik uzman bilirkişiden rapor alınması gerekirken bozmaya aykırı olarak önceki bilirkişiden ek rapor alındığını, raporda içtihatlara uygun şekilde denkleştirici adalete uygun tüm verilerin uygulanmadığını, hükme esas alınan raporun yetersiz olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; davacının 15.06.2022 tarihinde vefat ettiğini, bu tarihten sonra 20.09.2022 ve 08.12.2022 tarihli duruşmalara davacı vekilince ne mirasçılık belgesi ne de mirasçılarından alınmış bir vekaletname ya da muvafakatname ibraz edildiğini, yani davacının son iki duruşmaya yetkisiz ve sıfatsız girdiğini, Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı kanun) 150 nci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, öte yandan davacının taşınmazı aldığı tarihten beri kullandığını ancak önerilerine rağmen taşınmazı tapudan devralmadığını, dosyada üç farklı miktara ilişkin rapor bulunduğunu, bunlardan 11.605,71 TL'nin hükme esas alınması gerektiğini, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen reddedilen kısım üzerinden taraflarına vekalet ücreti takdir edilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, harici satış sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 50 ve 55 nci maddeleri,
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 8 ve 28 nci maddeleri,
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 43 ve 513 üncü maddeleri,
3. Değerlendirme
1. Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir (6100 sayılı Kanun md 55).
2. Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekalet ilişkisi de kural olarak sona erer (6098 sayılı Kanun md 43 ve 513 ). Vekilin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir.
3. Somut olayda; davacı ...'nin yargılama devam ederken 15.06.2022 tarihinde öldüğü, mirasçılarının yargılama aşamasında davaya dahil edilmeksizin, ölmeden evvel verilen vekaletnameye istinaden davacı vekili ile davaya devam edilip, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, Mahkemece yargılamanın her aşamasında resen göz önünde bulundurulmalıdır.
4. Hal böyle olunca Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, öncelikle yargılama sırasında vefat eden davacı ...'nin mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
5. Bozma sebebine göre, davacı ile davalı ...'nin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca usulden BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davacı ile davalı ...'nin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.