Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2647 E. 2024/462 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yanlış tıbbi müdahale sonucu oluşan sağlık problemi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki bilirkişi raporlarında davalı doktor ve hastaneye kusur atfedilemeyeceği ve tıbbi müdahalenin genel kabul görmüş kurallara uygun yapıldığı belirtildiğinden, davacının temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/598 E., 2022/308 K.

Taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkilinin kolundaki, omzundaki ve dudağındaki kitlelerin davalı doktor tarafından çok kolay bir operasyon ile alınacağının belirtildiğini, bunların yağ bezesi olduğunu, işlemin acısız gerçekleşeceğini ve işlemden sonra derhal normal hayata dönüleceğinin söylendiğini, herhangi bir ön tetkik yapmadan sadece çıplak gözle incelenmek suretiyle, apar topar ameliyata alındığını, ancak ameliyat sırasında kitlenin yağ bezesi değil, kas içerisinde olduğunun fark edildiğini ve tedbirsizlik ve dikkatsizlikle kitleyi alırken motor sinir sistemine zarar verildiğini, sağ elinin işaret, baş ve orta parmağını hareket ettiremediğinden ve hissizlik oluştuğundan günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiğini, ameliyat sonrası tedavisi mümkün olmayan sağlık problemleri ile karşılaştığını, hastane ve doktorun özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, rizikoya ilişkin yazılı bildirim yapılmadığını ve tıbbi müdahale konusunda aydınlatılmadığını ileri sürerek fazla hakları saklı kalarak 5.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili; vekil edenine yüklenebilecek herhangi bir mesleki hata veya kusur olmadığını, yapılan ameliyatın ve uygulanan tedavinin tıp bilimin tüm kurallarına uygun olarak gerçekleştirildiğini, her tıbbi müdahalenin riskleri olduğunu, kamplikasyonların cerrahi girişimlerin doğal gelişiminde mevcut olduğunu, izin verilen risk olarak ifade edilen tıbbın kabul ettiği normal risk ve sapmalar çerçevesindeki hareketleri dolayısıyla, belirli neticeler meydana gelse bile hekime sorumluluk yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... Hizm. A.Ş. vekili; davacının hekimin muayenehanesine gittiğini, açık bir ifade ile hasta hekim ilişkisi muayenehanede kurulduğunu, davacı tarafın her ne kadar vekil edeni sağlık kuruluşunu bir gerçek kişi gibi değerlendirerek davalı hekim tarafından yapılan operasyona müdahale etmesi gerektiğini iddia ederek özen gösterme yükümlülüğü yerine getirilmediğinden bahisle vekil edeni şirketi de zarardan sorumlu tutmak istediğini, sağlık kuruluşunun davalı hekime ne bu süreçte ne de operasyon esnasında müdahale etmesi veya yol göstermesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 24.02.2015 tarihli ve 2011/260 E., 2015/114 K. sayılı kararıyla; alınan Adli Tıp Raporuna göre, doktor ne kadar özen gösterse de zararın oluşma riskinin her zaman için söz konusu olduğu, doktora herhangi bir kusurun atfının olamayacağının belirlendiği, doktorun kendisinden beklenen objektif tüm tıbbi işlemleri usulüne uygun yaptığı, tıbbi olarak gelişen komplikasyonun önüne geçmesinin mümkün olmadığı, kusuru olmayan doktorun tazminattan sorumlu tutlamayacağı, hastanenin de ameliyat sırasında olsun sonrası her hangi bir kusur atfedilecek davranışı olmadığı, doktorun hastane bünyesinde davacıya operasyon yapmasına imkan sağladığı gerekçesiyle davacının davalılar hakkındaki davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.04.2017 tarih ve 2015/41606 E., 2017/4295 K. sayılı ilamıyla; "...davalı doktorun savcılık soruşturma dosyasında verdiği 12.01.2012 tarihli ifadesinde, omuzdaki ve koldaki kitle için ameliyat öncesi herhangi bir tetkiki gerekli görmediğini ifade ettiği anlaşılmakla; davalı doktorun ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak adına ameliyat öncesi ve sonrası yapması gereken girişimlerin neler olduğunun, ameliyat sırasında durumun tespit edilip edilmediğinin, ameliyat sonrasında derhal müdahale edilip edilmediğinin, zararın azalması veya ortadan kaldırılması adına ne yapıldığının, bu aşamalarda davalı doktorun ihmalinin ve kusurunun bulunup bulunmadığının da tartışılması gerekir. O halde mahkemece, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, konusunda uzman akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, dava konusu olayda davalı doktora atfı kabil bir kusur olup olmadığı hususunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı..." olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası yazılı kararıyla, davacı tarafından hastane ve doktorun özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve rizikoya ilişkin yazılı bildirim yapılmadığı ve tıbbi müdahale konusunda aydınlatılmadığı ileri sürülerek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulduğu, dosyadaki mevcut ATK raporunda davacıya konulan tanı ve yapılan ameliyatın tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına göre uygun olduğu, kişinin ameliyatını gerçekleştiren sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur bildirilemediği belirtilmiş olup ve mahkememizce verilen 24.02.2015 tarihli davanın reddine dair karar sonrası Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.04.2017 tarihli bozma ilamı gereği Marmara Üniversitesi Başhekimliğinden konunun uzmanı 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alınmış ve alınan raporlarda söz konusu ameliyat sonrası gerçekleşen komplikasyonların önceden öngörülemeyecek bir durum olup tıbbi bir komplikasyon olduğu ve hasta tarafından konsültasyonlar önerilmesine rağmen önerilere uyulmadığı, hekimin komplükasyonu yönetmek için gerekli tıbbi özeni gösterdiğinin anlaşıldığı ve ameliyat öncesi ve sırasında, sonrası gereken tıbbi özenin gösterildiği, ayrıca hastanın son tetkiklerinden bu komplükasyonun tama yakın düzeldiğinin anlaşıldığı ve doktorun dosya kapsamı itibariyle gerekli dikkat ve özeni gösterdiği, davalının özen ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirdiği görüş ve kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, mahkeme kararında her ne kadar bozma ilamı gereği Marmara Üniversitesi Başhekimliğinden konunun uzmanı 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor alındığı belirtilmiş ise de bozma sonrası alınan raporların Yargıtay ilamında belirtilen hususları karşılamadığını, dava konusu hasarın, davalı hekimin birtakım hatalı uygulamaları sonrası vekil edeninin motor sinir sistemine hasar verilmesi nedeniyle, bizzat davalının kusuru sonrası oluşan bir hasar olduğunu, bu hatanın, hekimin kullandığı iğneye bağlı mekanik travma, lokal anestezinin intranöral (intrafasiküler) enjeksiyonu gibi sebeplerle gerçekleşmiş olabileceği gibi daha vahim hatalar nedeniyle de gerçekleşmiş olabileceğini, bir an olsun hasarın malpraktis değil komplikasyon olduğu kabul olunsa dahi, bu husus hekimin sorumsuzluğu sonucunu doğurmayacağını, hekimin tedaviye, cerrahi müdahaleye bağlı öngördüğü sonuçları kapsamında önlenebilir olması halinde her türlü tedbiri almak, en az hasar ile hastayı tedavi etmek ile mükellef olduğunu, hasara bağlı komplikasyon adı altında, gerekli dikkat ve özen gösterilmeden nasılsa risk içerisinde denilerek tedavi uygulanması durumu, hasta haklarının açık ihlali olduğunu, davalı hekimin her türlü özen ve dikkati gösterip göstermediği, uygun teşhis ve tedavi yöntemini uygulayıp uygulamadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu kapsamda yeterli değerlendirme yapılmadığını belirterek verilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar vekili temyize cevaben; davacının şimdiye kadar ileri sürmediği ancak temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü tüm beyanlarının savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olduğunu ve buna muvafakatleri bulunmadığını, dosyada gerek daha önce Yargıtay denetiminden geçen gerekse Yargıtay bozma ilamından sonra başvurulan ve savunmalarını da teyit eden ilgili bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı ve artık Mahkeme hükmünce de sabit olduğu üzere davalı vekil edenlerinin atfı kabil kusuru olmadığını belirterek Mahkeme kararının aynen tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yanlış tıbbi tedavi uygulandığı iddiasına dayanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 502 nci ve devamı maddeleri.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266, 281/1 ve 281/2 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen karar, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, dosya kapsamında aldırılan Adli Tıp, Marmara Üniversitesi ve diğer bilirkişi kurul raporlarında doktor ve hastaneye bir kusur izafe edilemeyeceğinin bildirilmesine, davacıdan alınan onamlara göre de davacı vekili tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

05.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.