"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/313 E., 2022/706 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine verilmistir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin .....Madencilik İşletme Ltd Şti'nin yer altı linyit madeni kömür ocağında çalışmakta iken 16.1.2006 tarihinde gözüne kömür parçası ve çamur gelmesi neticesinde iş kazası geçirdiğini, bir gözündeki görme işlevini kaybettiğini, davalı Göz Hastalığı Uzmanı tarafından yeterli dikkat ve özen gösterilmediğini, yapılan tedavinin iyileşme sağlamayarak tam tersine durumunu kötüleştirdiğini, eksik ve yanlış tedavi nedeniyle, görme kaybının önlenemediğini, görme kaybı oluşmasında kusur ve ihmali bulunan davalı ... tarafından maddi ve manevi olarak zarara uğratıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin dava ve haklarının saklı tutularak 100,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 100.100,00 TL'nin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının 10.01.2007 tarihli Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesindeki ifadesinde, 1983 yılında sağ gözünü cam kestiğini, ameliyat olduğunu, çok az gördüğünü beyan ettiğini, Uzunköprü Devlet Hastanesinde 13.03.2006 tarihinde göz tansiyonu nedeniyle görme yeteneğinin yitildiğine dair teşhis konulduğunu, farklı tarihlerde de glokom teşhisi bulunduğunu, iş kazasından önce rahatsızlığı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.02.2016 tarihli ve 2015/451 E., 2016/130 K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu raporunda davacının kaza öncesi ve kaza sonrasında gözünde meydana gelen görme kaybında davalı tarafından yapılan tedavinin maluliyette bir rol oynamadığı, maluliyetin artmasında hekim uygulamalarının katkısının bulunmadığı belirtildiği, davalının kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECI
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karsı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmustur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 09.12.2019 tarihli ve 2016/28162 E., 2019/12211 K. sayılı ilamıyla; ".... Dosya içerisinde olayla ilgili Adli Tıp Kurumu tarafından alınan 20.09.2013 tarihli raporda, davalı doktorun tıbbi ihmali olmadığı belirtilmiş, Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu tarafından verilen 05.05.2014 tarihli raporda da doktorun kusuru bulunmadığı hususu tekrar mütalaa olunmuştur. Davacı, alınan raporlara itiraz etmiş, özellikle üniversite hastanesinden konu ile ilgili yeniden bir rapor alınmasını mahkemeden istemişse de, bu husus Mahkemece değerlendirilmemiştir. O halde mahkemece, davacının iddiaları ve özellikle bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlar da değerlendirilip tartışılmak üzere üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip yeni bir bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. " gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bozmaya uyularak verilen karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma sonrası alınan Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi heyet raporunda, davacının kaza öncesi ve kaza sonrasında gözünde meydana gelen görme kaybına ilişkin maluliyette davalı tarafından yapılan tedavinin etkisinin olmadığı, maluliyetin meydana gelmesinde yahut artmasında hekim uygulamalarının katkısının bulunmadığının belirtildiği, davalının kusur yahut ihmali bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalının gerçekleştirdiği işlemler ve kusuru ile müvekkilinin görme yetisini kaybettiğini, ilaçların kemik erimesi yaptığını, sağlığının bozulduğunu, davalının ihmallerinin bulunduğunu, aydınlatma yükümlüğünün yerine getirilmediğini, gerekçeye yer verilmediğini, tedavi aşamasında bilgi vermediğini, hükme esas alınan raporda yapılan tedavinin kar-zarar hesabına ilişkin gerekli olduğunun belirtildiğini, ancak bu hesabın hastanın bilgilendirilmesiyle yapılabileceğini, hekimin yetkisinin olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmistir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hekim hatasından kaynaklandığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Vekâlet sözleşmesi, dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece bozmaya uygun olarak yapılan araştırma neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi heyeti raporuna göre, davalı tarafından uygulanan tedavinin uygun olduğu, uygulanan tedavinin sempatik oftalmi gelişiminde etkisinin olmadığı, sempatik oftalminin görmeyi tehdit eden bir hastalık olduğu göz önüne alındığında, sol gözdeki görme azalmasının hastalığın seyrinde meydana gelmesinin muhtemel olacağı, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde hastalığın tedavisi için başlanan kortizon ve siklosporin gibi ilaçlara bağlı görülen yan etkilerin bu ilaçların kullarımı sırasında meydana gelebilecek öngörülebilir yan etkiler olduğu, ancak görme fonksiyonunun korunması için bu ilaçlar ile tedavinin elzem bulunduğu (hastanın gören tek gözü olduğu için), bu nedenlerle hastanın tedavisinde tıbbi uygulama hatası bulunmadığı anlaşılmakla, davacının tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
29.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.