"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1780 E., 2023/53 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/840 E., 2022/498 K.
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, 23.02.2023 tarihli ek kararı ile miktar itibariyle kesin olan karara karşı yapılan temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Kesin olmayan bir kararın mahkemece kesin olarak verildiğinin belirtilmesi, gerçekte kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması, bu kararın temyizine ilişkin dilekçenin kararın kesin olduğu gerekçesi ile reddedilmesi yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmaz.
Davacının dava dilekçesindeki talebi incelendiğinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 631 nci maddesi kapsamında davalı ile aralarında adi ortaklık ilişkisi bulunduğundan bahisle ortaklığa ait kayıtları, defter ve kayıtları inceleme ve bilgi alma, davacı şirket yetkilisine yetki verilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, davacı talebinin adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı muarazanın giderilmesi istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesinin 23.02.2023 tarihli miktar itibariyle kesinlik nedeniyle temyiz başvurusunun reddine ilişkin ek karar kaldırılarak, davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında 23.11.2005 tarihinde "Ortaklık Mukavelesi" akdedildiğini, bu kapsamda, ortaklık ile ilgili hesapların üçer aylık dönemlerde görüşüleceği, hesap sonrasında kar çıkmış ise payları oranında derhal ödeneceği hususlarında anlaşıldığını, müvekkilinin ortaklık payının %15, davalının ortaklık payının ise %85 olarak belirlendiğini, aynı zamanda sözleşmenin 5.3. maddesi ile ortaklığa dair bütün muhasebe kayıtlarının davalı tarafından tutulacağının kararlaştırıldığını, ortaklığa dair tüm muhasebe ve defter kayıtlarının davalı tarafından tutulacağı kararlaştırılmasına rağmen, müvekkilinin davalıdan hiçbir surette bilgi alamadığını, ortaklık hesaplarını inceleyemediğini, davalı tarafın Ortaklık Mukavelesi ile müvekkilinin tarafı olduğu sözleşmeleri devraldığını, ilerleyen dönemlerde kiraya veren şirketler ile kendi nam ve hesabına kira sözleşmeleri akdettiğini ancak müvekkiline sözleşme ile taahhüt edilen kâr payının ödenmediğini, kar payının ödenmemiş olması nedeniyle davalı aleyhine dava açılmışsa da, davalı şirketin ara kararına rağmen defter ve kayıtları mahkeme dosyasına sunmadığını, müvekkilinin, hiçbir surette ortaklığa ilişkin bilgi edinemediğini ileri sürerek; 6098 sayılı Kanun'un 631 nci maddesi kapsamında davanın kabulü ile, müvekkili şirkete ortaklığa ait kayıtların Mali Müşavir veya Avukat nezdinde ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma yetkisi verilmesi, bunun mümkün olmaması halinde müvekkil şirket yetkilisine yetki verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; mahkemenin yetkisiz olduğunu, davacının varlığını iddia ettiği sözleşmenin var olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının varlığını iddia ettiği sözleşmeden kaynaklı haklarını kullanması için 16 yıl beklemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının daha önce aynı konuda açtığı davanın da iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle reddedildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının iddia ettiği ortaklığın varlığı halinde öncelikle ortaklığın mahiyeti belirlenip bu ortaklığa karşı dava açılması gerektiğini, böyle bir davanın muhatabının müvekkili şirket olmadığını, davacının müvekkili şirketten kanunen defter incelemesi talep edebilecek kişiler arasında olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalı şirketin 6098 sayılı Kanun'un 631 nci maddesi uyarınca bilgi alma, defterleri inceleme, örnek almaya ilişkin taleplerinin dava konusu edilip edilmediği, hukuki yarar ve aktif husumet talebin 16 yıl geçtikten sonra dile getirilmesinin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ihtiyati tedbir talebinin yerinde olup olmadığı hususlarında olduğu, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede, sözleşmenin sona ereceği tarihin açık ve net şekilde yazılmadığı, 7. maddesinde işbu sözleşmenin 22.11.2005 tarihinden itibaren ortaklığın konusunu teşkil eden sözleşmelerin ve dava dışı ...vasıtası ile ortaklık adına yeni yapılacak sözleşmelerin sürelerinin sonuna kadar devam edeceği belirtildiği gibi şartlara ve ortaklık adına yapılacak yeni sözleşmelerin sürelerine bağlı tutulması gibi, şartlarla sözleşmenin sona ereceği tarihin net bir tarih olarak sözleşmede belirtilmediği, sözleşme halen yürürlükte olduğu gibi taraflar arasında sona erdirildiği yani tek ya da ortak bir karar ile sona erdiğinin de davalı tarafça dosya kapsamına göre ispat edilemediği, sözleşmenin sona ermemesi nedeniyle zamanaşımı süresinin de uygulanmayacağından davalının bu yöndeki itirazının reddinin gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 6098 sayılı Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 631 nci maddesi uyarınca 23.11.2005 tarihli ortaklığı kapsamında bilgi almak defter ve kayıtları inceleme, örnek almasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı şirketin dayandığı sözleşmeyi imzalanmaktan öte gitmediğini, aradan geçen 17 yıl boyunca sözleşmenin hiç işlemediğini ve taraflar arasında cari olmadığını, sözleşmenin 4.2 maddesinde City Tanıtım şirketinin veya ortaklarından birisinin doğrudan veya dolaylı olarak tarafı olduğu bu sözleşmelere benzer mahiyetteki bütün yazılı veya sözlü sözleşmelerden doğan hak ve alacaklarını ortaklığa devredeceğini ve sözleşmeleri ortaklık adına yapacağını beyan kabul ve taahhüt ettiğini, ancak City Tanıtım şirketi yetkilisi dava dışı İsmail'in 23.11.2005 tarihli sözleşmeden sadece 2,5 ay sonra 27.02.2006 tarihinde Cips Dijital Baskı ve Açık Hava Reklam Hizmetleri Sanayi Tic. Ltd. Şti. yi kurduğunu, kendi nam ve hesabına olacak şekilde ticari hayatına bağımsız ve müvekkili şirketle hiçbir bağlantısı olmadan devam ettiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla o dönemde davacı şirket bünyesinde çalışan İsmail'in bu şekilde ve en başta sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşmede bahsedilen listede yer alan hiçbir yerin davacının portföyünde yer almadığının ortaya çıktığını, sözleşmede ortaklık hakkında hesaplara ilişkin toplantılar yapılacağı ve ortaklığın gidişatının taraflarca görüşülerek kâr zarar durumuna göre aksiyon alınacağının kararlaştırıldığını, ancak hesaplara ilişkin hiçbir görüşme yapılmadığını, davacıların ya da müvekkili şirketin bu yönde bir talebinin de olmadığını, sözleşmenin ayakta olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte sözleşme hiç cari hale gelmediyse de davacının yıllarca talepte bulunmamasının sözleşmeye dayalı hak ve alacaklardan feragat ettiği anlamını taşıdığını, davanın kötü niyetle açıldığını, davacının 6098 sayılı Kanun'un 631 nci maddesi kapsamında dava açabilecek kişilerden olmadığını, bu nedenle davanın öncelikle aktif husumet yokluğundan ve hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşmede süre belirlendiği görülmekle bir an için sözleşmenin cari ve taraflar arasında işler hale geldiği değerlendirilse bile sözleşmenin süresi dolduğunu, sözleşmeye bağlı her türlü hususun da zamanaşımına uğradığını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/723 E. 2021/473 K. sayılı kararı da dikkate alınarak davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararını kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 23.11.2005 tarihinde imzalanan adi ortaklık sözleşmesinde sona erme tarihinin açıkça belirtilmediği, ortaklığın konusunu teşkil eden sözleşmelerin ve davacı şirketin yöneticisi olan dava dışı İsmail vasıtası ile ortaklık adına yapılacak yeni sözleşmelerin sürelerinin sonuna kadar devam edeceğinin belirtildiği, bu sözleşmeden sonra ortaklık adına imzalanan sözleşme bulunup bulunmadığı, yapılmış ise bu sözleşmelerin sürelerinin sona erip ermediği hususunda taraflarca delil sunulamamış olmakla, Mahkemenin sözleşmenin ayakta olduğuna dair kabulünün yerinde olduğu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/723 E., 2021/473 K. sayılı dosyasının konusunun kâr payı ve cezai şart alacağına ilişkin olup, eldeki davada ise 6098 sayılı Kanun'un 631 nci maddesi uyarınca ortaklık işlerini inceleme yetkisi talep edilmiş olmakla, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen davanın reddinin eldeki davada davacının hukuki yararının bulunmadığı anlamına gelmeyeceğinden İlk Derece Mahkemesince talebin kabulüne dair verilen kararın yerinde olduğu gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek ek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 6098 sayılı Kanun'un 631 nci maddesi uyarınca adi ortaklık işlerini inceleme yetkisi verilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 631 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeyle, taraflar arasında akdedilen 23.11.2005 tarihli adi ortaklık sözleşmesinde sözleşmenin sona ereceği tarihin açıkça belirtilmemesine, ortaklığın konusunu teşkil eden sözleşmelerin ve davacı şirketin yöneticisi olan dava dışı ...vasıtası ile ortaklık adına yapılacak yeni sözleşmelerin sürelerinin sonuna kadar devam edeceğinin kararlaştırılmasına, bu sözleşmeden sonra ortaklık adına imzalanan sözleşme bulunup bulunmadığı, yapılmış ise bu sözleşmelerin sürelerinin sona erip ermediği hususunda taraflarca delil sunulmamasına; bu nedenle Mahkemece zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesinin yerinde olmasına, davalı tarafça ileri sürülen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/723 E., 2021/473 K. sayılı dosyasının konusu kâr payı ve cezai şart alacağına ilişkin olduğundan o davadaki talebin reddinin bu davanın sonucuna etki etmeyecek bulunmasına, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin devam ettiği ve feshedilmediği anlaşıldığından davacı tarafın bilgi almak, defter ve kayıtları incelemek ve örnek almasının karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 23.02.2023 tarihli ek kararın KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.