"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1604 E., 2023/617 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kuşadası 1. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2018/745 E., 2020/24 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan ... ile yapmış olduğu 02.01.2013 tarihli harici satış sözleşmesi ile Aydın İli, Kuşadası İlçesi, ........, Mahallesi 765 ada 320 parselde bulunan 1 nolu meskenin satışı için 73.500,00 TL'ye anlaştıklarını, müvekkilinin 3.000,00 TL'yi sözleşme anında ödediğini, geriye kalan 16.300,00 Pound'u sözleşmede imzası olan satıcı ...'ın hesabına yatırdığını, sözleşmede şahit olarak imzası bulunan Ferhat'ın talimatı ile 9.444,00 Pound akrabası olan davalı ...'nın, 2.256,00 Poundu davalı şirketin hesabına olmak üzere toplamda 28.000,00 Poundluk ödemenin fazlasıyla yapıldığını, daha sonra davalı ...'ın işbu daireyi başkasına sattığını öğrendiğini, davalıların ödemeleri iade etmediklerini ileri sürerek; davalı ...'dan 16.300,00 Pound, davalı ...'dan 9.444,00 Pound, davalı şirketten 2.256,00 Pound olmak üzere toplam 28.000,00 Poundun ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek Bankalarca Pounda uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı şirket vekili; müvekkili şirketin 02.01.2013 tarihli sözleşmede imzasının bulunmadığını, şirketin yetkilisi ...'ın sözleşmede sadece şahit olarak imzasının bulunduğunu, sözleşmeye taraf olmadıklarını, davacı tarafından müvekkili şirkete ödenmiş hiçbir bedel bulunmadığını, müvekkili şirketin kuyumculuk işi yaptığını, davacının eşi ...'a ürün satılması sebebiyle fatura kesildiğini, müvekkili şirketin veya temsilcisinin paraların diğer davalı ...'ya ödenmesi ile ilgili bir talimatı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; davacıdan 02.01.2003 tarihli sözleşme gereği aldığı bir bedel bulunmadığını, söz konusu sözleşmeye taraf olmadığını, davacı tarafından gönderildiği iddia edilen bedellerin 02.01.2003 tarihli sözleşmeyle ilgisinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı ... arasında harici taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığı konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, Ziraat Bankasından gelen müzekkere cevabında, hesap hareketlerinde davacı tarafından davalı ...'ın hesabına 16.300,00 Pound havale yapıldığının anlaşıldığı, bu nedenle geçersiz sözleşme nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca bu bedelin davalı ...'dan talep edilebileceği, dava konusu bağımsız bölüme ilişkin satış sözleşmesinde satıcı olarak davalı ...'ın isminin yazılı olduğu, diğer davalıların taşınmaz satış sözleşmesinin tarafı olmadıkları için pasif husumet ehliyetine sahip bulunmadıkları, davacı her ne kadar bu davalıların hesaplarına taşınmaz satış bedelinin kalan kısımının yatırıldığını beyan etmiş ise de Bankalardan gelen yazı cevaplarında havale edilen bedellerin taşınmaz satışına ilişkin olduğu hususunda bir açıklama bulunmadığı, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olduğu, bu yasal karinenin tersini ileri süren havalecinin bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 16.300,00 Poundun dava tarihinden itibaren devlet bankalarının Pound ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davanın diğer davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; müvekkilinin ödeme yaptığı şirketin ...'a ait olduğunu, söz konusu sözleşmede imzası bulunan şirketin en büyük ortağı ve sahibi olduğunu, bu konuda gönderilen maillerin de ortada olduğunu, söz konusu bedelleri aldığını da kabul ettiğini, havalelerin sözleşmeye istinaden yapıldığını, davalı şirketin defter, hesap ve evraklarını inceleme taleplerinin olduğunu, Mahkemece öncelikle bu evrak, hesap ve defterlerinin temin edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda, davacı tarafından 14.01.2013 tarihinde davalı ...'ın Ziraat Bankasındaki hesabına 16.300,00 Poundun havale edildiği, davalı ...'ın ödenen bedel kadar sebepsiz zenginleştiğinin anlaşıldığı, diğer iki davalının sözleşmede taraf olmadıkları gibi, satış bedelinin bakiye kısmının bu davalıların hesabına ödeneceğine yönelik bir bilginin de sözleşmede yer almadığı, aksine satış bedelinin bakiyesinin tapuda resmi devir sırasında elden nakten ödeneceğinin sözleşme içeriğinde yazılı bulunduğu, bu somut olguların aksini ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacının davaya konu sözleşme için davalı şirkete doğrudan yapmış olduğu bir ödeme bulunmayıp, dava dışı şirket ortağına yapılmış ödemeler olduğu iddiası ile istekte bulunduğu, şirket ortağının şahsına yapılan ödemelerin şirketten istenmesini gerektiren yasal bir neden olmadığı gibi şirketin bu ödemeleri benimseyerek kabul etmiş olduğu yönünde bir delil de bulunmadığı, yine sözleşmede taraf olmayan diğer davalıya da bu sözleşme nedeniyle ödeme yapılmış olduğunu ispata elverişli yasal bir delil mevcut olmayıp, tanık ile ispatının mümkün olmaması, davacının dava ve delil dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmaması nedeniyle diğer davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden bahisle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca ödendiği ileri sürülen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) ''ispat yükü'' başlıklı 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 77 ve devamı maddeleri ile "Havale" ana başlıklı 555 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
2. 6098 sayılı Kanun'un "Havale" ana başlıklı 555 inci maddesi ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin aksini, havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren havaleci (muhil) bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür (Hukuk Genel Kurulunun 09.06.2004 tarihli ve 2004/4-362 E., 2004/347 K. sayılı kararı).
3. Geçersiz sözleşme nedeniyle verilenlerin geri istenmesi hâli 6098 sayılı Kanun'un sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkilerini düzenleyen 77 ve devamı maddeleri çerçevesinde çözümlenir. Kanun'un 77 nci maddesine göre haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar ve bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.
4. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davaya konu sözleşmede taraf olmayan davalılar Mustafa ve şirkete satış bedelinin bakiye bölümünün ödendiği iddiasının ispat edilemediği, davacının dava dilekçesinin açıkça yemin deliline dayanmamış olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.