"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/413 E., 2022/446 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı kurumun 15.05.2017 tarihli yazısı ile 2016 yılı Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün (5.3.10) maddesi dayanak gösterilerek hakkında toplam 7.601,10 TL cezai şart uygulandığını ve uyarıldığını, kurum zararı olarak da aynı protokolün (4.3.6.) maddesi uyarınca reçete bedeli olan 760,11 TL'nin tahsil edileceğinin bildirildiğini, davalı kurum tarafından fatura ve eki belgelerin süresinde incelenmediğini, reçete muhteviyatı ilaçların tamamının hasta veya yakınına teslim edildiğini, davalı kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; kurum işleminin iptali ile cezai şart ve reçete bedeli toplamı olan 8.361,21 TL’den davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini talep etmiş; 25.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile hakedişlerinden yapılan toplam 9.962,18 TL kesinti bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davaya konu kurum işleminin mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli ve 2017/291 E., 2019/80 K. sayılı kararıyla; 26.11.2018 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davaya konu kurum işleminin haksız ve hukuka aykırı olduğu, cezai şart ve reçete bedeli olan toplam 9.962,18 TL’nin davacının hakedişlerinden kesinti yapılmak suretiyle tahsil edildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile kurum işleminin iptaline, 9.962,18 TL’nin 14.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı kurumdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.09.2021 tarihli ve 2021/1616 E., 2021/1257 K. sayılı kararıyla; davaya konu sahte reçetelerin kuruma fatura edilmesinde davacı eczacının kastının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalı kurumun istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 05.04.2022 tarihli ve 2021/8812 E., 2022/3113 K. sayılı ilamıyla; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, İlk Derece Mahkemesince; davaya konu sahte reçetelerin kuruma fatura edilmesinde davacı eczacının kastı bulunmasa da, üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı; diğer bir anlatımla, suç teşkil eden eylem sonucunda ortaya çıkan bedelin ödenmesinin davalı kuruma külfet olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle sahte reçete bedelinin faiziyle birlikte davacıdan tahsilinin gerektiği dikkate alınarak, reçete bedelinin istirdadı isteminin reddi; eczacının uyarılması ve cezai şart tesisine yönelik kurum işleminin iptali ile sınırlı olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden kabulüne karar verilmiş olması, doğru görülmediği gerekçesiyle, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamında belirtildiği üzere, "taraflar arasında imzalanan 2016 yılı "Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol"ün (5.3.10) maddesinde; "Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat küpürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 (on ) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) yıl süreyle sözleşme yapılmaz. Ancak, söz konusu sahte ilaç fiyat kupürü / sahte karekod, sahte reçete veya sahte raporun eczacı ya da eczane çalışanları dışında üçüncü kişilerin dahili ile Kuruma fatura edildiğinin yapılacak araştırma ve/veya inceleme sonucunda tespit edilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz."şeklindeki düzenlemenin,aynı tarihli protokolün (4.3.6) maddesinde ise; “Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez (5.3.3, 5.3.6 ve 5.3.14 maddeleri hariç)." şeklindeki düzenlemenin yer aldığı,bu bağlamda davaya esas kurum işlemi ile davacı hakkında yukarıda belirtilen ilgili protokolün (5.3.10) maddesi uyarınca, sahte reçetenin kuruma fatura edildiğinden bahisle, 7.601,10 TL cezai şart uygulanarak davacı/eczacının uyarıldığı, kurum zararının giderilmesi amacıyla reçete bedeli olan 760,11 TL’nin de yersiz ödeme kapsamında faiziyle birlikte davacıdan tahsil edileceği bildirilmiş olduğundan,davaya esas sahte reçetelerin kuruma fatura edilmesinde davacı/eczacının kastı bulunmasa da,üçüncü kişilerin suç teşkil eden eylem ve fiillerinden davalı kurumun sorumlu tutulamayacağı;diğer bir anlatımla,suç teşkil eden eylem sonucunda ortaya çıkan bedelin ödenmesi davalı kuruma külfet olarak yüklenemeyeceğinden," davanın kısmen kabulü ile sahte reçete bedeli olan 760,11 TL ile söz konusu bu bedelin faizi olan 455,81 TL'nin davalı kurumdan istirdadına ilişkin istemin reddine, 88973858/SHS-2/6.226.827 sayı ve 15.05.2017 tarihli, davacının uyarılması ve cezai şart bedeline ilişkin davalı kurum işleminin iptali ile 7.601,10 TL cezai şart bedeli ve söz konusu bu bedelin faizi olan 1.145,16 TL olmak üzere toplam 8.746,26 TL'nin, 14.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, vekil edeni kurumun işleminin yasal olduğunu, konuya ilişkin müfettiş raporunun düzenlendiğini, Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmaktan uzak olduğunu hatalı tespit ve değerlendirmeler içerdiğini belirterek, kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranmak suretiyle Kurumu zarara uğratıp uğratmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
2. Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E., 2013/1681 K. sayılı kararı).
3. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK).
4. Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 Yılı protokolünün 5.3.10 maddesi şu şekildedir; ''Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) yıl süreyle sözleşme yapılmaz. Ancak, söz konusu sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte raporun eczacı ya da eczane çalışanları dışında üçüncü kişilerin dahili ile Kuruma fatura edildiğinin yapılacak araştırma ve/veya inceleme sonucunda tespit edilmesi halinde bu madde hükmü uygulanmaz. ''
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, bu kapsamda; davacının sahte reçete ve kupürleri davalı Kuruma fatura etmesinde kusurunun olmadığından hakkında cezai şart işlemi uygulanamayacağı ancak davacının reçete bedelini üçüncü kişilerin suç teşkil eden sahtecilik eyleminden sorumlu olmayan davalı Kurumdan tahsil etmesi de mümkün olmadığından protokolün 4.3.6 ncı maddesi uyarınca tesis edilen reçete bedelinin tahsiline dair işlem yönünden davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.