Logo

3. Hukuk Dairesi2023/2809 E. 2024/811 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hastane ve doktorun tıbbi uygulamada özen yükümlülüğüne aykırı davrandıkları iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Hastane ve doktorun özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarına dair yeterli delil bulunmadığı ve davacıların bu iddialarını ispatlayamadıkları gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararını onayan bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/3079 E., 2022/2410 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2018/66 E., 2020/351 K.

Taraflar arasındaki maddi manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 27.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı asıl ...ve davacılar vekili Avukat...ile davalılar vekili Avukat .....'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacıların murisi .......,'a 25.12.2015 tarihinde Okmeydanı Devlet Hastanesinde lenf kanseri teşhisi koyulduğunu ve ilik nakli işlemleri için Memorial Şişli Hastanesinde tedavisine devam edildiğini, burada hasta ile davalı doktorun ilgilendiğini, tedavi sürecine kemoterapi ve ilik toplama ile başlandığını, ilik toplandıktan sonra doktorun söylemesi üzerine evde iki hafta dinlenme süreci geçirdiğini, bu sürede merhumun evde enfeksiyon sorunu yaşamadığını, 22.08.2016 tarihinde hastanenin 11.katında yer alan ilik nakli bölümüne yatışının yapıldığını 07.09.2016 tarihinde kök hücre nakli yapıldığını, merhumun tedavisi gereği steril ve korunaklı özel odalarda kalması gerekirken vaktinden önce normal odaya alındığını ve hastanenin gerekli önlemleri almaması nedeniyle hastada akciğer enfeksiyonu gelişmesi sonucu hastanın vefat ettiğini, müvekkillerin tedavi sürecinde yapılan işlemlerin gerekliliğine ve aciliyetine inandırıldıklarını ve bu şekilde okumaya dahi fırsat bulamadan evraklar imzalatıldığını, oysa hastane ve doktorların aydınlatma yükümlülüğü olup müvekkilleri ne imzalattıkları konusunda bilgilendirmeleri ya da okumak için fırsat tanımaları gerektiğini, matbu evraklara, iradesi fesada uğratılarak imza attırılmak suretiyle alınan onamlar hem sözleşmeye hem de hukuka aykırı olup tedavinin olumsuz sonuçlanmasında hekimin herhangi bir kusuru bulunmasa dahi sorumlu tutulacağını beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik destekten yoksun kalan merhumun kızları ve torunu için her biri 100,00 TL üzere, toplamda davacı müvekkiller için 300 TL’nin, ... için 500.000 TL, ... için 500.000 TL, ... için 500.000 TL olmak üzere, tüm davacılar için toplam 1.500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; ...adlı hastanın kemoterapi ve ışın tedavisi gören ve vücut direnci baskılanmış bir hematoloji hastası olduğunu ve hastada enfeksiyon riski olacağı ve bu durum öngörüldüğü için hastanın enfeksiyon riskini en aza indirecek şekilde tüm önlemlerin alındığını, hastanın bakımının yapılmadığı, ilgilenilmediği iddiasının doğru olmadığını, tıbbi belgelerden de görüleceği üzere hemşirelik bakım standartları çerçevesinde hastanın takiplerinin yapıldığını, normal değerlerden sapma olduğunda hekime bildirildiğini, hastanın 9. kattaki hematoloji ünitesine transfer edildikten 2 gün sonra 16.09.2017 târihinde ateşinin 39 dereceye çıktığı belirtilerek, burada enfeksiyon kaptığı imajı verilmesinin tamamen Mahkemeyi yanıltmaya yönelik bir iddia olduğunu, davalı Dr. .....'ün şehir dışında olsa dahi, serviste yatan tüm hastaları yakından takip eden konusunda uzman deneyimli bir ekibi olduğunu, bu ekibin Dr. ........, ile devamlı iletişim halinde olduğunu, hastanın takip ve tedavisinin bu deneyimli ekip tarafından Dr. .......Hanım ile koordine bir şekilde devam ettirildiğini, hastada ortaya çıkan enfeksiyon belirtilerinin doğrudan doğruya bir hastane enfeksiyonu ve bir ihmal olarak ele alınamayacağını, bu etkenler farklı yollarla hastaya bulaşabileceği gibi hastanenin tüm sorumluluklarını yerine getirmesi halinde dahi hastanın vücut direncindeki değişikliklere bağlı olarak hastanın kendi florasındaki organizmaların baskın olması ile de ortaya çıkabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahkemece davacıların murisine ait tedavi evrakları ile birlikte konusunda uzman bilirkişilerden ve adli tıp kurumundan alınan raporlarda; otolog kök hücre nakil sürecinde enfeksiyöz komplikasyonlar görülebildiği ve gelişen komplikasyona yönelik olarak gerekli muayene, tetkik ve tedavilerinin yapılmış olduğu, muris Güner Akbay’ın takip ve tedavi sürecinde yapılan tetkik ve tedavilerin tıp kurallarına uygun olduğu, davalıların, operasyonda gelişen komplikasyonlar sebebiyle herhangi bir kusuru bulunmadığının tespit edildiği, maddi tazminat koşullarının bulunmadığı, davalıların kusuru bulunmadığı, somut olayda davalıların, davacının sağlık durumu ile ilgilenmedikleri, doktor ve hastane olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri, gerekli özen ve dikkatin kendisine gösterilmediğine dair dosya içerisinde bir delil bulunmadığı, davacının operasyon öncesi ve sonrası olması gerektiği gibi bilgilendirildiği, sonuç olarak manevi tazminat koşullarının oluşmadığı, davalıların kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili; gerekçeli karara dayanak olan bilirkişi raporu düzenleyen kurul üyelerinin davaya konu hastalık ve şikayetleri inceleyecek uzmanlık alanlarına sahip olmadıklarını, yeniden bir heyet kurulmayıp dosyada bulunan raporla eksik bir şekilde hüküm kurulduğunu, alınan bilirkişi raporunda davacıların veya yeminli tanıkların beyanlarına yer verilmeyip karşı yanın beyanları üzerinden rapor düzenlendiğini, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacıların merhumu birinci dereceden etkileyecek eksiklikle ve kusurlardan oluşan şikayetleri göz önünde bulundurulmadan evrak üzerinden hastane çalışanları tarafından düzenlenen belgeler üzerinden kanaat oluşturulduğunu, akciğer enfeksiyonunun olağan komplikasyon olma özelliğinin özen yükümlülüğünden mahrum bırakılan merhumun vefatının tek ve gerçek açıklaması olarak kabul edilemeyeceğini, akciğer enfeksiyonunun olağan komplikasyon olabilmesinin hastane çalışanlarının görev ve yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmiş olmasının açıklaması gibi gösterilmesi ve kusurların üzerinin olağan komplikasyon olabilme özelliği ile örtülmesinin hukuk ve etik ilkelerine aykırılık teşkil ettiğini, oysa bütün hastane evrakları ve davacıların beyanları birlikte değerlendirilerek olağan komplikasyon olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini, homatopoetik kök hücre nakli merkezi yönetmeliği doğrultusunda değerlendirme yapılmadığını, oysa bu yönetmelikte kök hücre nakilleri yapılacak yerlerin bina, tesis, cihaz ve diğer fiziki şartlarının açıkça düzenlendiğini, dosyanın merhumun ölüm nedeninin tespit edebilecek alanında gerçekten uzman kişilerden oluşan bir heyete tevdi edilerek yeniden uzmanlık raporu alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her iki bilirkişi raporunda da; davalı doktor ve hemşire ifadesinin rapor içeriğine alındığı, hemşire Hilal Doğaner'in "hastanenin 9.katının da 11.katı gibi girişinin şifreli kapı olduğu, ziyaretçi girişinin yasak olduğu, kapıdan girildiğinde maske, el dezekfektesi yapıldığı ve önlük giyildiği, odaya her girildiğinde önlük değiştirildiği, önlüklerin tek kullanımlık olduğu, hastanın enfeksiyon kapmaması için hastane personeli olarak tüm kurallara yani tek kullanımlık önlük, maske ve eldiven değişimine riayet edildiği" şeklindeki anlatımlarının raporda işlendiği,

İlk derece mahkemesince verilen istinaf incelemesine konu kararda; toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya münderacatı değerlendirildiğinde, yanlar arasındaki uyuşmazlığın doğru olarak nitelendirildiği, usule- maddi hukuka ilişkin kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği anlaşılmakla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, gerektirici nedenlere ve delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve esas yönünden hukuka uygun karara ilişkin; davacıların yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince oy çokluğu ile esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin özen yükümlülüğüne aykırı davranmasından kaynaklanan maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.

3.Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Cilt, Ank. 1982, Sh.236 vd) Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına ve mahkeme kararında belirtilen gerekçelere göre, uyuşmazlığın vekilin özen borcuna aykırı davranması hukuksal nedenine dayalı maddi manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Mahkemece hükme esas alınan raporların taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, Adli Tıp Kurumu 8. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 16.10.2019 tarihli raporunu düzenleyen heyette enfeksiyon hastalıkları uzmanının, 26.12.2019 tarihli Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde görevli akademisyenler tarafından düzenlenen raporda bir iç hastalıkları uzmanı ile bir hematoloji uzmanının bulunduğu, somut olayda davalıların, davacıların murisinin sağlık durumu ile ilgilenmedikleri, doktor ve hastane olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmedikleri, gerekli özen ve dikkati göstermedikleri hususunun davacılar tarafından ispatlanamadığı, davacıların operasyon öncesi ve sonrası olması gerektiği gibi bilgilendirildikleri anlaşılmakla davacıların temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.