"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/103 E., 2019/878 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacıların murisi ...'nun 16.08.2001 tarihinde davalıya 10.000 Amerikan doları borç para verdiğini, davalının bu para ile daire satın aldığını, davalının borcunu 2 ay sonra ödeyeceğini belirtmesine rağmen ödemediğini, söz konusu alacak için icra takibi yapıldığını, haciz işlemi sonucu takibin durduğunu belirterek temsil ettiği müvekkillerinin payı olan 7500 dolarlık edimin Türk lirası karşılığı olan 12.240,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, paranın davacılar murisi tarafından gönderildiğini, bu alacağın murisin terekesine ait olduğunu, terekeye ait olan alacak üzerinde mirasçıların ittifak ile tasarrufta bulunabileceklerini, davada taraf teşkilinin sağlanmadığını, davacılardan ... ile davalı arasında boşanma davası olduğunu, bu davanın açılmasından sonra davacı ...'ın ev alırken muris ... tarafından gönderilen 10.000,00 USD paranın kendisine ödenmesini istediğini, müvekkilinin bu bedel karşılığında senet verdiğini, bu senedin alacaklı hanesine başka bir isim yazılarak icra marifetiyle tahsil edildiğini, bu nedenlerle haksız ve dayanaksız olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "davacı ve davalı tarafından dile getirilen ev alımı nedeniyle verilen 10000 ABD Doları borç verilmesi vakası ile uyumlu olduğunun her iki icra dosyası ile birlikte anlaşılmış olması ve davacı tarafın bunun aksini ispat etmek adına herhangi bir delil ve açıklamada bulunamaması karşısında davacıların murisi tarafından davacı ......., ve davalı ...'in evli oldukları dönemde ev almaları için verilmiş olan 10.000 ABD doları borcun davalı ... tarafından Uşak 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/1614 E. sayılı takip dosyasından ödenmiş olmasına karşın davacıların herhangi bir yazılı belge ibraz etmeden aynı alacak için bu defa Uşak 2. İcra Müdürlüğünün 2009/3814 Esas sayılı dosya üzerinden takip başlattıklarına kanaat getirildiğinden ve davacı tarafın alacak iddiasını haklı kılacak yeterli ve kabul edilebilir delil de ibraz edip iddiasını ispat edemediğinden" gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.11.2017 tarihli ve 2015/26012 E., 2017/11579 K. sayılı ilamı ile "Müteveffa ...’nun terekesinde, davacılar ile dava dışı...arasında elbirliği mülkiyeti hükümleri geçerlidir. Hal böyle olunca, davacılara diğer mirasçının davaya katılımını sağlaması veya muvafakatini alması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, bundan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken; taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm tesis etmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozma kararına uyan mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tereke temsilcisi atanarak usuli eksikliğin tamamlandığı belirtilerek "Davacı ve davalı tarafından dile getirilen ev alımı nedeniyle verilen 10.000 ABD doları borç verilmesi vakası ile uyumlu olduğunun her iki icra dosyası ile birlikte anlaşılmış olması ve davacı tarafın bunun aksini ispat etmek adına herhangi bir delil ve açıklamada bulunamaması karşısında davacıların murisi tarafından davacı ... ve davalı ...'in evli oldukları dönemde ev almaları için verilmiş olan 10.000 ABD doları borcun davalı ... tarafından Uşak 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1614 Esas sayılı takip dosyasından ödenmiş olmasına karşın davacıların herhangi bir yazılı belge ibraz etmeden aynı alacak için bu defa Uşak 2. İcra Müdürlüğünün 2009/3814 Esas sayılı dosya üzerinden takip başlattıklarına kanaat getirildiğinden ve davacı tarafın alacak iddiasını haklı kılacak yeterli ve kabul edilebilir delil de ibraz edip iddiasını ispat edemediğinden" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; yerel mahkeme kararında 10.10.2006 tanzim 10.01.2007 vade tarihli 10.000 USD bedelli bono ile 16.08.2001 yılındaki verilen borcu birbirine bağdaştırdığını ama bu bedelin o borca ilişkin olduğuna dair delil bulunmadığını ve bononun mücerret olup herhangi bir borç kaynağı bulunmadığını belirterek yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın bozulmasını, 10.000 USD'nin yabancı para cinsinden ödenmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi,
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 386 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) ‘"İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
2. Somut olaya gelince; davacı borç verdiğini iddia etmiş, davalı ise borcu aldığını ancak bunu daha sonra murisin mirasçılarından ...'a bono vererek ve bononun icra takibi sonucu borcunu ödemekle borcundan kurtulduğunu savunmuştur. Davalı borç aldığını beyan etmekle savunmasını ispatla yükümlüdür. Bu durumda ispat yükünün davalı taraf üzerinde kaldığı düşünülmeden ilk derece mahkemesince davanın reddedilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca esastan BOZULMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince
karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
28.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.