"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/570 E., 2022/272 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin GSM işletmeciliği faaliyetini yürüttüğü döneme dair mobil telefon hatlarının kullanımından kaynaklanan fatura alacaklarının gerek icra ve gerekse dava yoluyla takibi ve abonelerden tahsili amacıyla davalı ile 23.04.2005 tarihli sözleşmeyi imzaladığını, 20.01.2007 tarihli vekaletname ile sözleşmenin süresiz hale geldiğini, davalının bu şekilde Edirne, Kırklareli, Tekirdağ il ve ilçelerindeki dava, takip ve diğer hukuki işleri avukat olarak yerine getirmeyi taahhüt ettiğini, bu sözleşmeye göre masraf ve vekalet ücreti mahsup edildikten sonra elde ettiği tahsilatı aynı gün veya en geç takip eden iş günü akşamına kadar verdikleri banka hesabına yatırmayı kabul ettiğini, davalının sözleşme şartlarına aykırı hareket ettiği için vekaletinin iptal edildiğini ileri sürerek; 22.264,41 TL cezai şart alacağı ile 13.041,87 TL tahsilat ve 2.587,90 TL avans faizi alacağından şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davalının tahsil ettiği alacakları derhal davacıya ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 15.12.2015 tarihli ve 2014/24 E., 2015/524 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulüne, 1.995,07 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2019 tarihli ve 2016/28001 E., 2019/12516 K. sayılı ilamıyla; davalının temyiz talebinin miktar itibariyle reddine karar verildikten sonra, hükme esas alınan bilirkişi raporundan davalının yaptığı tahsilatları çok uzun süre sonra davacıya teslim ettiğinin ve herhangi bir cezai şart ile faiz ödemesinde bulunmadığının anlaşıldığı, bilirkişi tarafından geç ödeme nedeniyle cezai şart miktarı hesaplandığı gibi, tahsilatlara işletilecek faiz yönünden de olasılıklı hesaplama yapılıp takdirinin Mahkemeye bırakıldığı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 9.2. maddesinde faiz oranının belirlendiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 120 ve 88 inci maddeleri gözetilerek taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre gecikme faizinin hesaplanması gerekirken, bilirkişinin yasal faiz üzerinden yaptığı hesaplamaya göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca sözleşmenin 13. maddesinde yer alan “hukuk bürosu, işbu sözleşmeden ve eklerinden kaynaklanan yükümlülüklerini hiç ya da sözleşme ve eklerinde tanımlandığı şekilde yerine getirmediği takdirde, sözleşmenin akdedildiği tarihten fesih tarihine kadar geçen zamanda kazanmış olduğu vekalet ücretinin %25 tutarındaki bedeli, Telsim tarafından ihbar gönderilmesine lüzum kalmaksızın ve belirtilen cezai şart bedelinden herhangi bir tenkis talebi olmaksızın cezai şart olarak nakden ve defaten Telsim’e ödemeyi açıkça kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmü uyarınca davacının sözleşmede yer alan cezai şartı talep etme hakkı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, karar gerekçesinde davacının hangi taleplerinin, ne miktar üzerinden kabul veya reddedildiğinin tek tek gösterilmesi gerektiği gerekçesiyle; karar, davacı lehine bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan 23.04.2005 tarihli sözleşmeye göre davacı şirketin faturaya bağlanmış alacaklarının tahsilatını yapan davalının, masraflar ve vekalet ücreti düşüldükten sonra kalan bakiyeyi tahsilatın yapıldığı gün veya en geç takip eden iş günü akşamına kadar verilen banka hesabına yatırması gerektiği, sözleşmenin 9.2. maddesinde faiz oranının belirlendiği, 13. maddesinde hukuk bürosunun, sözleşmeden ve eklerinden kaynaklanan yükümlülüklerini hiç ya da sözleşme ve eklerinde tanımlandığı şekilde yerine getirmediği takdirde, sözleşmenin akdedildiği tarihten fesih tarihine kadar geçen zamanda kazandığı vekalet ücretinin %25 i tutarındaki bedeli cezai şart bedeli olarak ödeyeceğinin düzenlendiği, Yargıtay bozma ilamında belirtildiği şekilde tahsilat ödemeleri davacıya uzun süre sonra yapıldığından davacının sözleşme kapsamında cezai şart talep edebileceği gerekçesiyle; davanın kabulü ile 8.900,00 TL tahsilat alacağı, 100,00 TL avans alacağı ve 1.000,00 TL cezai şart alacağı olmak üzere toplam 10.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının talepleri yalnız akdi faiz ve cezai şarta ilişkin olduğu halde talebi aşılarak tahsilat alacağı ve avans bakiyesi alacağının tahsiline karar verildiğini, davalının tahsilat bakiyesi ve avans bakiyesi borcu olmadığının bilirkişi raporuyla tespit edilip Yargıtay kararında da kabul edildiğini, ayrıca davacının iddianın genişletilmesi yasağına aykırı olarak faiz talebini genişlettiğini, davacının usule uygun olmayan talepleri de aşılarak karar verildiğini bozma kararının faiz ve cezai şarta ilişkin olduğunu, bu sebeple bozma ilamına da aykırı davranıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasıyla cezai şart ve faiz alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ve 297 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Hukuk yargılamasına hakim olan ilkelerden "Taleple bağlılık" ilkesi 6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, bu ilke uyarınca hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.
2. Eldeki dava; 10.000,00 TL dava değeri üzerinden fazlaya dair haklar saklı tutularak kısmi dava niteliğinde açılmış, davacı vekili 01.03.2022 tarihli talep açıklama dilekçesi ile talep edilen 10.000,00 TL'nin 8.900,00 TL'lik kısmının tahsilat alacağının akdi faiz bakiyesine, 100,00 TL'lik kısmının avans alacağına ilişkin akdi faiz bakiyesine, 1.000,00 TL'lik kısmının ise cezai şart alacağına ilişkin olduğunu ifade ederek bu talepleri kapsamında davanın kabulünü dilemiştir.
3. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gerekleri yerine getirilmemiş, davacının talep ettiği alacak kalemleri bakımından alacağı olup olmadığı toplam alacağın ne kadar olduğu belirlenmemiş ve gerekçelendirilmemiş, talep edilen alacaklar bakımından denetime elverişli şekilde hukuki değerlendirme yapılmayarak 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesine aykırı hüküm tesis edilmiştir. Bunun yanı sıra talep edilen alacaklar; tahsilat alacağına ilişkin faiz bakiyesi, avans alacağına ilişkin faiz bakiyesi ve cezai şart alacağı olmasına rağmen, talep aşılarak doğrudan tahsilat alacağı ve avans alacağı yönünden hüküm kurulmuştur.
4. Hal böyle olunca Mahkemece; bozma ilamı uyarınca davacının yukarıda açıklanan talepleri değerlendirilerek gerekirse alanında uzman bilirkişiden de rapor alınarak ulaşılan sonuca göre, davacının talep edebileceği bir alacağının olup olmadığı, varsa ne kadar olduğu belirlenip taleple bağlı kalınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu davalı yönünden kapalı, davacı yönünden kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde açık olmak üzere,
24.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.