"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki maddi-manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekillince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin rahatsızlanması üzerine davalı hastaneye gittiğini, görevli doktor tarafından muayene edildiğini, doktorun talimatı ile hastanede çalışan ismini bilmedikleri bir hemşire tarafından sol kalçasına iğne vurulduğunu, iğne vurulması ile birlikte müvekkilinin ayağının ağrımaya başladığını, bir süre sonra ayağını hissetmediğini, ayağa kalkamadığını, hastane çalışanlarınca o gece üç hastane dolaştırıldığını, ancak hafta sonu olması nedeniyle tedavi edilemediğini, olayın üzerinden üç gün geçmesine rağmen düzelmediğini, yatağa bağlı hale geldiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla geçici iş gücü kaybı için 100,00 TL, sürekli iş gücü kaybı için 100,00 TL olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, haksız fiil neticesinde uğramış olduğu manevi çöküntü için de 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının 18.05.2014 tarihinde bel ağrısı şikayetiyle müvekkili hastahanenin acil servisine başvurduğunu, 22660 protokol numarası ile muayene edilerek miyalji tanısı konulduğunu, hastaya acil serviste görevli hemşire tarafından kalçadan Dikloron Muscoril ampül yapıldığını, davacının 20.05.2014 tarihinde ayakta ağrı, uyuşma ve hareket güçlüğü şikayeti ile Fizik Tedavi kliniğine başvurduğunu ve davacıya gerekli muayenenin yapıldığını, MR çekildiğini, enjeksiyona bağlı komlikasyon olarak gelişen Siyatik Sinir Lezyonu tanısı konularak kendisine Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulandığını, davacının 14.07.2014 tarihinde yine sol bacak ağrı, uyuşma ve hareket kısıtlılığı şikayeti ile yeniden Fizik Tedavi polikliniğine başvurduğunu ve Lumbal Disk Bozukluğu tanısı ile 15 gün Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uygulaması yapıldığını, müvekkilinin davacının iyileşmesi için elinden geleni yaptığını, müvekkili kurum ya da çalışanının olayda kusurunun olmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının iş göremezlik durumunun olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bilirkişi raporlarında tıbbi işlemleri yerine getiren sağlık görevlileri ile davalı sağlık kuruluşuna atfı kabil bir kusur izafe edilmediği gerekçesiyle davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesinin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddine dair verdiği kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara dayanak raporların bilimsel verilere aykırı olarak sarf edilen, tamamen varsayım üzerine kurulu beyanlar olduğunu, dava dilekçelerindeki davacının sakatlığının oluşmasına ya da artmasının sebeplerine ilişkin değerlendirme yapılmadığını, dayanak tüm raporların tetkikinde komplikasyon için varsayımdan hareket eden doktorların, enjeksiyonun yanlış yere yapılmış olabileceği, iğnenin sinire denk gelmiş olabileceği yönünde bir yorum yapmadıklarını, davacının malul kaldığı olayda görevli doktorun, iğnenin yapılması sırasında hastanın başında bulunmadığını ve yapılan iğne neticesinde davacının rahatsızlanmasından sonra davacının yanına geldiğini, hemşirenin başında doktor olmadan tedaviyi uyguladığını, raporlardaki enjeksiyon ile nöropati gelişmesi arasında illiyet bağı bulunduğunun tespitinin net ve kuşkusuz olduğunu, enjeksiyon sonrası davacının rahatsızlanmasına rağmen davalı hastane tarafından gözlem altına alınmadığını, hastaneden uzaklaştırmak amacıyla önce başka hastanelere sonra oda aynı gece evine gönderildiğini, davalı hastanenin kusurlu olduğunu, sonraki tarihlerde fizik tedavi programı uygulanmasının da davalının kusurunu ortadan kaldırmadığını, davalı hastane görevlilerince vücut yapısı dikkate alınmadan basit ve rutin işlemin uygulanmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının dosyadaki maddi vakaları ve tanık beyanlarını dikkate almadan varsayımlar üzerine tanzim edilen raporlara dayandığını ileri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının bilimsel verilere yargısal denetime elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanmış olduğu ve raporlar arasında çelişki bulunmadığı, buna göre de davalı hastaneye izafe edilebilecek herhangi bir kusur ya da ihmali davranışın bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı özel hastane personelinin vekalet sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davranması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında davalı hastane çalışanlarının kusurlu yaklaşımına dair kanıt tespit edilememiş olmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.