"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2351 E., 2022/2229 K.
ASIL VE BİRLEŞEN
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVADA DAVALI : ... İnş. Yat. Taah. Hiz. San. Ve Tic. A.Ş.
vekili Avukat ..., Avukat ...
DAVA TARİHİ : 15.06.2015
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 03.04.2017
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/512 Esas, 2019/36 Karar
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen dosyalardaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizin 23.06.2022 tarihli 2022/3828 E., 2022/6156 K. sayılı ilamıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; davalı şirkette hukuk müşaviri olarak çalışmakta iken 08.04.2015 tarihinde iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ve ... 4. İcra Müdürlüğünün 2009/11261 Esas sayılı dosyasından 80.846,42 TL, ... 4. İcra Müdürlüğünün 2014/10001 E. sayılı dosyasından 10.579,43 TL, ... 3. İcra Müdürlüğünün 2014/12397 Esas sayılı dosyasından 10.704,32 TL ve ... 3. İcra Müdürlüğünün 2015/2573 E. sayılı dosyasından 21.727 TL vekalet ücreti alacağının ihtar göndermesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek; şimdilik 50.000 TL’nin 25.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep etmiş, 17.10.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 125.675,37 TL'ye arttırmıştır.
Davacı birleşen davada ise; ... 2. İcra Müdürlüğünün 2014/14932 E. sayılı dosyasından doğan 17.654 TL vekalet ücreti alacağının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı şirkette iş akdi ile çalışması sebebiyle karşı yan vekâlet ücret hakkı bulunmadığını, ayrıca davacının bahsettiği icra takiplerinin halen derdest olduğunu, dolayısıyla vekâlet ücreti alacağının henüz doğmadığını, davacı ile yapılan sulh anlaşmasından karşı yan vekâlet ücret alacağının bulunmadığını, şirketten almış olduğu ücretlerin ve elde ettiği menfaatlerin tahakkuk edecek avukatlık ücretinden ve olası karşı taraf avukatlık ücretinden fazla olduğunu, davacının isteminin zamanaşımına uğradığını savunarak davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında yer alan azilnamede "görülen lüzum üzerine" ibaresi ile davacının azledildiği, bu azil nedeninin Avukatlık Kanununun 34. maddesi kapsamında haklı bir azil olmadığı anlaşılmışsa da, davacının karşı yan vekalet ücretlerinin kendisine ait olduğuna dair bir belge sunamamış olması ve taraflar arasında akdedilen yazılı sözleşmede bu hususa dair bir hükmün yer almadığı görüldüğünden davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinafa Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin takibini yaptığı icra ve dava dosyalarında hükmedilen vekalet ücreti alacaklarının davacıya ait olduğuna dair yönetim kurulu başkanı ile yönetimin kararının olduğu ve mütemadiyen şirkette çalışan avukatlara bu icra vekalet ücretlerinin yıl içinde düzenli aralıklarla bir ya da iki kez olmak üzere ödendiğini beyanla istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2020/1982 E., 2022/366 K. sayılı kararıyla, davacının sözleşmede yer almasa da, uygulamada ücret ödendiğini ileri sürmüş ve belgelerini vermiş olması nedeniyle, el çektirildiği tamamlanmamış dosyalar bakımından harcadığı emek ve mesaisine, yapılan işin niteliği ve geldiği safhaya göre hak ve nesafete uygun olarak, davalı işyerinde çalışan tek
avukat olmadığı da dikkate alınarak 659 sayılı KHK ve vekalet ücretlerinin dağıtımına dair usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümlerine göre hesaplanan vekalet ücreti alacağına hak kazandığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların kısmen kabulü ile, asıl davada 9.107,25 TL ücretin 25.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, birleşen davada 1.314,75 TL ücretin 03.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.06.2022 tarihli ve 2022/3828 E., 2022/6156 K. sayılı ilamında; davacı tarafın birleşen davaya, davalı tarafın ise asıl ve birleşen davaya yönelik temyiz dilekçelerinin reddi ile, asıl dava yönünden davacının iş akdinin dolayısıyla vekalet ilişkisinin haksız olarak sona erdirildiğinin davacının açtığı işe iade davasının lehine sonuçlanmasından anlaşıldığından, dava konusu yapılan ve davacının haksız olarak el çektirildiği takip dosyaları üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, davalı şirkette birden fazla avukatın çalıştığı gerekçesi ile kamu kurumlarında görevli avukatların vekalet ücreti alacağının paylaşımına ilişkin 659 sayılı KHK ve vekalet ücretlerinin dağıtımına dair usul ve esaslar hakkında yönetmelik hükümlerine göre vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmediğinden karar bozulmuştur.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı usul ve yasaya uygun olduğundan uyulmasına karar verilerek asıl ve birleşen davanın kabulüne, asıl davada 125.675,37 TL'nin 25.05.2015 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, birleşen Bakırköy 5. AHM'nin 2017/165 E. sayılı dava dosyasında 17.654 TL'nin 03.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davanın Yargıtay tarafından kesin hüküm sınırında görülen kısmı ile ilgili olarak Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yeniden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının sözleşmesinde dava ve icra takiplerinde karşı taraftan tahsil edilen vekalet ücretlerinin davacıya ait olacağına ilişkin bir hüküm bulunmaması nedeniyle dava konusu alacağı isteyemeyeceğini, karşı vekalet ücretinin hizmet süresince sadece iki defa ödenmiş olmasının işçi bakımından kazanılmış hak oluşturmayacağını, mezkur icra dosyalarında davacının ilamsız takip başlatmak dışında hiçbir işlem yapmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının hizmet akdiyle çalıştığı süre içerisinde avukat sıfatıyla davalı şirket adına yaptığı takipler nedeniyle 1136 sayılı yasanın 164/son maddesi uyarınca hak ettiği vekalet ücreti alacağına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay'ın bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
3.Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Asıl dava yönünden; temyizen incelenen kararın, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna, dairemizin bozma ilamına uygun olup, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
3.Birleşen dava yönünden; Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Somut olayda Bölge Adliye Mahkemecesince; birleşen davanın kısmen kabulü ile 1.314,75 TL vekalet ücreti alacağının 03.04.2017 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiş, davacı ve davalının temyiz talepleri üzerine kararın miktar itibariyle kesin olması nedeniyle temyiz dilekçeleri dairemizce reddedilmek suretiyle birleşen dava kesinleşmiştir. Hal böyle olunca; mahkemenin birleşen dava yönünden verdiği karar bozma ilamı kapsamı dışında kaldığından bozma sonrası yapılan yargılamada yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Asıl dava yönünden uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
2. Birleşen dava yönünden temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, birleşen davada peşin alınan temyiz harcının talebi halinde davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.