"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında maddi manevi tazminat davasından yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalılar vekilleri istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi üzerine bu karar davalılar vekilleri tarafından karar temyiz edilmiş ve Dairemizin 13.09.2022 tarihli 2022/828 Esas 2022/6430 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına İlk Derece Mahkemesince direnilmesi üzerine karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Yerleşmiş Yargıtay içtihatları ve yasal mevzuat gereğince, davanın temeli vekalet sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırıldığı (TBK 502-506 md.), vekilin üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlü olduğu, doktor tedavi nedeniyle yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumlu olacağı, somut olayda davalı hastanede doğan ve diğer davalı doktor tarafından takibi yapılan davacı ...'ın doğduğu hastanede topuk kanı alınmamış olması nedeniyle hastanenin ve çocuğun takibini yapan diğer davalı doktorun bebekte 3 üncü aydan sonra ortaya çıkacak gelişimsel/nörolojik gerilikleri fark ederek çocuk nörolojisine sevk etmemesi nedeniyle sorumlu olduğu kabul edilmişse de, davacı hastanenin 21.12.2004 tarihinde doğumun gerçekleştiği özel hastanelerde topuk kanı alınmasını zorunlu kılan bir yasal düzenlemenin bulunmadığını, bu nedenle doğum raporunun sağ üst köşesine ''FKÜ topuk kanı alınmadı'' kaşesi basılarak ailenin sağlık ocağında topuk kanı vermesi hususunda bilgilendirildiğini ve nitekim bu doğrultuda topuk kanının verildiği ancak örneğin kaybolduğunı savunduğu, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da 2000'li yıllardan itibaren bu taramanın doğumun gerçekleştiği hastanelerde yapıldığı şeklinde kesinlik belirtmeyen beyanlarla kusur atfettiği, bu durumda konusunda uzman bilirkişi heyetinden, öncelikle davacı çocuğun doğum tarihinde doğumun gerçekleştiği davalı şirkete ait özel hastaneye, topuk kanı alınması sorumluluğunu yükleyen bir yasal düzenlemenin bulunup bulunmadığı hususunun net bir şekilde tespit edilerek, Sağlık ocağı tarafından alınan topuk kanının sağlık ocağı tarafından usulüne uygun alındığı ancak çalışılmak üzere labarotuvar girişinin bulunmadığı maddi vakıasının da irdelenerek davacı çocuktaki mevcut durum ile davalıların eylemleri arasında uygun illiyet bağı olup olmadığının tartışılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiğinden Dairemiz kararının usul ve kanuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince verilen direnme kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.