"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2670 E., 2022/2516 K.
DAVA TARİHİ : 27.02.2018
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/209 E., 2020/410 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 04.02.2014 tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazı akaryakıt/otogaz satış istasyonu olarak kullanmak üzere davalıya kiraya verdiğini, sözleşmenin 06.01.2015 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 2018 yılına ait kira bedelinin ödenmesi için 05.01.2018 tarih ve 724039 nolu 665.059,80 TL meblağlı faturanın davalıya gönderildiği halde bedelinin ödenmediği fatura bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; kendilerine tebliğ edilmiş bir fatura bulunmadığını, dava konusu taşınmazda dava dışı Kayıkçı Petrol'ün işgalci olarak faaliyetini sürdürmesi nedeniyle kendilerinin faaliyet göstermediğini, Kayıkçı Petrol aleyhine açılan müdahalenin meni davasında haksız işgal olgusunun tespit edilmiş olduğunu, bu nedenle de takip tarihi itibariyle muaccel bir alacağın bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı kiracının ödeme iddiası olmadığı sadece talep edilen kira döneminde kiralananın kendileri tarafından kullanılmaması sebebiyle sorumlulukları bulunmadığının iddia edildiği ancak 04.02.2014 tarihli kira sözleşmesinin taraflar arasında geçerli olduğu, kira bedeli ve ödeme sürelerinin kararlaştırıldığı, davalı kiracının kendi bayilik sözleşmesinden kaynaklı ihtilafların kira sözleşmesinin geçerliliğine etki etmediği, nitekim davalı kiracının 2015, 2016, 2017 yılları kira bedellerini davacı kiraya verene ödediği, kira bedelini ödeme zamanının kira sözleşmesinde açıkça belirtilmiş olduğundan muacceliyet için kira bedelinin ödenmesi talebini içeren faturanın tebliğinin zorunlu olmadığı, davalı kiracının 2018 yılı kira bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranında faiz işletilmek sureti ile 664.157,10 TL asıl alacak, 3597,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 667.754,62 TL üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; icra takibinin 01.02.2019 tarihinde başlatıldığını, 04.02.2014 tarihli sözleşmeye göre yöneltilen talebin takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı hususunun göz ardı edildiğini, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin açık hükümleri uyarınca taşınmazın kendisi tarafından kullanılmadığının sabit olduğunu, bu nedenle kira ödeme borcunun da bulunmadığını, kiralananı kullanamadığı dönemde istasyonun bir kısmının davacı tarafından bir başka kişiye kiralandığı hususunun taraflarınca tespit edildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında 04.02.2014 imza ve 06.01.2015 yürürlük tarihli 10 yıl süreli yazılı kira sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin 3.1.b maddesine göre her bir sözleşme yılının ilk 5 günü içerisinde 150.000 USD+KDV'nin ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacının 06.01.2018-06.01.2019 arası bir yıllık kira bedeli olan 150.000 USD karşılığı TL yönünden fatura düzenleyerek davalıya gönderdiği ve fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı hakkında takip başlattığını, yapılan bilirkişi incelemesinde takip konusu bedelin davalı tarafından ödenmediğinin anlaşıldığı, her ne kadar davalı taşınmazı bayilik sözleşmesine istinaden kendilerinin kullanmadığını, üçüncü bir şirketin kullandığını beyan etse de, bu durumun davalı ile dava dışı şirket arasındaki iç ilişki olduğunu, davalıyı kira bedelini ödeme sorumluluğundan kurtaramayacağını, davalı ödeme olgusunu ispat edemediğinden Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekilince temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre, kira ilişkisinin varlığını, başlangıcını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kiracı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düşer.
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 313 üncü maddesi gereğince, kiracı kira bedelini ödemekle yükümlüdür.
3. Geçerli olan bir kira sözleşmesi; tarafların birbirine uygun fesih bildirimi, mahkeme kararı yahut kiralananın yok olması ile sona erer. Kiracı, kiralananı kullanımında bulundurduğu sürece kira bedeli ödemekle yükümlü olup, kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının iade borcunu yerine getirdiğinin) kabulü için fiilen boşaltılması yeterli olmayıp anahtarın da kiraya verene teslim edilmesi gerekir.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve taraflar arasında 04.02.2014 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi ile geçerli bir kira ilişkisi kurulduğu, ilgili sözleşmenin 'Kira Süresi' başlıklı ikinci maddesinde, sözleşme süresinin tapuya şerh tarihinden itibaren başlamak üzere 10 yıl süreyle geçerli olacağı, taşınmazın kullanım amacını teşkil eden akaryakıt ve otogaz satış faaliyetinin tapuya şerh tarihinden sonra başlaması halinde ise sözleşme süresinin taşınmazda kurulu akaryakıt satış istasyonunda fiilen satışa başlama tarihinden itibaren 10 yıl olacağı hususunun kararlaştırıldığı, davacı tarafça sunulan ve itiraz edilmeyen 07.01.2015 tarihli satış fişi ile sözleşme başlangıç tarihinin 07.01.2015 tarihi olarak kabul edileceği, 05.01.2018 tarihli faturaya dayalı olarak başlatılan icra takip tarihi 01.02.2018 itibariyle borcun muaccel olduğu, yine kira sözleşmesinin sona erdiği hususunun davalı tarafça ispatlanamadığı, dolayısıyla kiracılık sıfatı devam eden davalı borçlu tarafça takip konusu kira bedelinin ödendiği hususunun da iddia edilmediğinin anlaşılmasına göre; davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.