Logo

3. Hukuk Dairesi2023/321 E. 2023/3549 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ödemelerin iadesi talebi üzerine davalı avukata karşı yabancı para birimi üzerinden hüküm kurulup kurulamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının dava dilekçesinde Türk Lirası cinsinden talepte bulunmuş olması ve taleple bağlılık ilkesi gereğince yabancı para birimi üzerinden hüküm kurulamayacağı gözetilerek davalı avukat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması davalılar vekilleri tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Dosya içeriğine göre davalı ... aleyhine hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 89.000,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar vekili ile diğer davalı şirket vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulü ile 05.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; davacılar ile davalılar arasında 18.05.2005 tarihinde ... Türkmen Mahallesi 111 ada 2 parselde kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilecek dublex konutla ilgili olarak taşınmaz satım sözleşmesi imzalandığını, davalı ...'un başlangıçta gayrimenkulün maliki olduğunu, daha sonra yüklenici sıfatını da kazanarak hem arsa maliki hem de yüklenici olarak sorumluluk altına girdiğini, davacıların sözleşmeden doğan edimlerini tamamen yerine getirdikleri gibi 10.000,00 Euro da fazla ödeme yaptıkları halde tescil işleminin gerçekleştirilmediğini, söz konusu taşınmazda halen oturduklarını, ayrıca oturma tarihinden itibaren yüklenicinin yerine getirmesi gereken edimleri bütçelerinin yettiği oranda yerine getirdiklerini, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırılan delil tespiti dosyasına sunulan bilirkişi raporuna göre konutların %85 oranında inşaatının tamamlandığının belirtildiğini ileri sürerek; taşınmazın davacılar adlarına tesciline, aksi takdirde 135.000,00 Euro karşılığı 300.000,00 TL olarak belirtilen alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili; müvekkilinin davacıların avukatı olduğunu, bu nedenle davacılar ile diğer davalının anlaşmaları sonucunda taşınmazlar üzerindeki haklarını korumak amacıyla müvekkilinin mülkiyeti yediemin olarak üzerine aldığını, davacılar vekalet ücretini ödemediğinden hapis hakkı sebebiyle tapuları devretmemekte haklı olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Şirket temsilcisi; davacıların sözleşmede kararlaştırılan satış fiyatının tamamını ödemediklerini, bunun yanında şirket tarafından yapılan ve dava dışı kişilere satışı yapılan taşınmazın bulunduğu sitedeki diğer alıcılardan şirkete ait satış bedeli bakiye borçlarını tahsil ederek imalatlar yaptıklarını, davacıların diğer alıcılardan topladıkları paraları şirkete iade etmedikleri için gerekli kat irtifakının kurulamadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2009/392 E., 2018/371 K. sayılı kararıyla; dava dilekçesinde davacı tarafça 135.000,00 Euro karşılığı 300.000,00 TL'nin dava edildiği, davacının hesabı doğrultusunda dava tarihindeki kur gözetilerek bilirkişi raporuyla tespit edilen 90.050,00 Euro bedelin 200.111,00 TL'ye karşılık geldiğinin dikkate alındığı, dosya kapsamında diğer davalı şirkete ödendiği iddia edilen paraların ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın davalı şirket yönünden reddine, davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 200.111,00 TL (90.050,00 Euro karşılığı) alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili ve davalılardan Mahmut vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.06.2021 tarihli ve 2021/636 E., 2021/1022 K. sayılı kararıyla; davacılar tarafından sözleşmenin imzalanması aşamasında davalı şirkete 1.500,00 Euro, 13.06.2005 tarihinde de sözleşmede davalı şirket temsilcisi olarak imzası bulunan Mehmet Ender Erim'e 53.400,00 Euro’nun ödendiği, davalı satıcının haklı nedenle sözleşmeden dönen davacıların ödedikleri 94.950,00 Euro bedeli iade ile yükümlü olduğu, sözleşmenin ifası kapsamında davacılar tarafından vekil Mahmut'a havale edilen 40.050,00 Euro bedelin diğer davalıya ödendiğinin davalı ... tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle; davacılar ve davalı ...'un istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın kısmen kabulü ile 94.950,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi hükmünce Euro cinsinden yabancı para ile bir yıl vadeli mevduat hesabına devlet bankalarının ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı şirketten tahsili ile davacılara verilmesine; 40.050,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi hükmünce Euro cinsinden yabancı para ile bir yıl vadeli mevduat hesabına devlet bankalarının ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı ...'tan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacılar vekili ve davalılardan Mahmut vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemiz 19.04.2022 tarihli ve 2021/7696 E., 2022/3750 K. sayılı ilamıyla; davacıların tüm, davalı ...'un sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, "...Somut uyuşmazlıkta, davacılar dava dilekçesinde; 135.000 Euro karşılığı 300.000,00 TL olarak belirtilen alacaklarının tahsilini istemiştir. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... yönünden Euro cinsinden hüküm kurulup davanın kısmen kabulüne karar verilerek HMK'nın 26. maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı davranılmıştır.

O halde Mahkemece, taleple bağlılık kuralı gereğince davalı ... yönünden Türk Lirası üzerinden hüküm kurulması gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyulan bozma ilamı gereğince davanın kısmen kabulü ile 94.950,00 Euro alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi hükmünce Euro cinsinden yabancı para ile bir yıl vadeli mevduat hesabına devlet bankalarının ödediği en yüksek faiz oranıyla birlikte davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine, 89.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'tan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; sözleşmeden dönülmesi halinde tarafların karşılıklı olarak birbirlerine verdiklerini aynen geri isteyebileceklerini, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklının bu alacağının aynen veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebileceğini, davalı ...'un taşınmazı halen uhdesinde tutması ve tapuyu devretmemesi nedeniyle satış bedeli olarak ödenen tüm paranın iadesinden sorumlu olması gerekirken iade edilecek miktarda hataya düşüldüğünü, her iki davalının da birlikte hareket ederek davacılardan toplam 135.000,00 Euro tahsil ettikleri göz önüne alındığında her iki davalının müştereken ve müteselsilen ödenen satış bedelinin iadesinden sorumlu olmaları gerektiğini, dava dilekçesinde açık bir şekilde görüldüğü üzere davanın konu kısmında tapu iptali ve tescil veya 135.000,00 Euro karşılığı 300.000,00 TL denilmekle, bir tarafta davacılarca yapılan toplam 135.000,00 Euro tutarındaki ödemelerin tazmini talep edilirken, sonuç ve istem kısmında sadece Türk Lirası olarak 300.000,00 TL'nin talep edilmiş olmasının çelişki yarattığını, bu bakımdan Bölge Adliye Mahkemesince, bu çelişkinin giderilmesi için, davacıdan talep sonucunun açıklattırılması ve istemin kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde netliğe kavuşturulması ve gerekirse de eksik harcın tamamlattırılması gerektiğini, bu eksiklik ve çelişki giderilmeden davalı ... açısından TL olarak hüküm kurulmasının yanlış olduğunu, bir an için TL üzerinden hüküm kurulmasının doğru ve kabul edilebilir olduğu düşünülse dahi, sebepsiz zenginleşme ve haksız iktisap kuralları gereğince, iadeye karar verilirken satış bedeli olarak ödenen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Şirket vekili; davacıların terditli olarak açtıkları davada, yargılama devam ederken tapu iptali ve tescil talebinden feragat ederek ikinci talepleri doğrultusunda alacaklarının TL bazında tahsilini talep ettiklerini, Mahkemece bu yön gözetilmeden alacağa Euro cinsinden hükmedildiğini, oysa davacılar dava dilekçesi ile seçimlik hakkını ülke para birimi olan TL'den yana kullandıktan sonra bundan dönerek alacağının yabancı para üzerinden tahsilini talep edemeyeceklerini, kaldı ki dava konusu aynı olmasına rağmen, diğer davalıya ilişkin alacak için TL bazında hüküm kurulduğunu, yine bu bağlamda Euro alacağına işleyen en yüksek bir yıl vadeli mevduat faizi yürütülmesi yönündeki karar kısmının da hukuka aykırı olduğunu, zira bu durumda dahi davacılar lehine ancak yasal faize hükmedilebileceğini, talepten fazlaya hüküm kurulmasının da doğru olmadığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taşınmaz satış bedeli olarak davalılara yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

1. Davalı Şirket vekilinin temyizi yönünden; Hukuki yarar dava (şikâyet) şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gereken bir şarttır. Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verdiği ilk karar, davacılar vekili ile davalılardan Mahmut vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece davacıların tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra karar davalı ... yararına bozulmuştur. Daha önce aynı yönde verilen hükmün temyiz edilmediği gözetildiğinde, aleyhine kurulan ilk hüküm kesinleşmiş olduğundan davalı şirket vekilinin kararı temyiz etmesinde hukuki yararı yoktur. O hâlde davalı vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

2. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin davacı tarafça ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

2. Davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

3. Davalılar tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.