"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 13. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2021/103 E., 2021/14 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 17.04.2012 tarihli gayrimenkul satış ve inşaat yapım sözleşmesi ile ... bulunan 2945 ada 36 parsel A9 blok 12.kat 126 nolu bağımsız bölümün 264.000,00 TL bedelle satışının gerçekleştirildiğini, müvekkilinin tüm ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, sözleşme tarihinden itibaren 30 ay olan teslim süresinin 03.12.2014 tarihinde dolmasına karşın taşınmazın teslim edilmediğini, ödenen bedellerin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine davalının haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; taleplerin zaman aşımına uğradığını, şirketin elinde olmayan mücbir sebeplerden dolayı oluşan aksaklıklardan sorumlu tutulmaya çalışılmasının kötü niyetli olduğunu, talep edilen faiz başlangıç tarihi ve oranının fahiş olduğunu, savunarak davanın reddini istemiş, 24.02.2020 tarihli dilekçesi ile de davacıya gecikme nedeniyle toplamda 18.216,00 TL ödeme yapıldığını, söz konusu ödemelerin yapılacak hesaplamada dikkate alınmasını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki gayrimenkul satış ve inşaat yapım sözleşmesinin adi yazılı şekilde akdedildiği, dolayısı ile geçersiz olduğu, tarafların geçersiz sözleşmenin geçerli hale getirilmesi için karşılıklı edimlerini yerine getirmedikleri, bu nedenle sözleşmenin ayakta tutulamadığı, hesap bilirkişisi tarafından yapılan tespitten de anlaşıldığı üzere davacının davalı inşaat şirketine toplam 264.000,00 TL ödeme yaptığı, davalı inşaat şirketinin ise davacı tarafa, gecikme cezası adı altında toplam 18.216,00 TL ödeme yaptığı, geçersiz sözleşmeye göre edimlerini ifa eden sözleşme taraflarının, BK'nın 77 nci ve devamı maddeleri uyarınca verdiklerinin iadesini karşı taraftan talep edebilecekleri, davacının da edimlerini yerine getirmeyen davalı şirkete karşı icra takibi başlatarak, davalıya yaptığı ödemeleri tahsil etmek istediği, bu yönü ile davacının talebi yerinde ise de davacının takip talebinde belirtilen faiz alacağını talep edemeyeceği, zira icra takibi başlatılmadan önce davalı inşaat şirketinin temerrüde düşürülmediği, davalı vekilinin mahsup talebinin ise yerinde olduğu zira sebepsiz zenginleşme hükmüne dayanarak davacıya yaptığı ödemelerin iadesini talep ettiği ve bu talebini cevap dilekçesinde de ileri sürdüğü gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından davalıya karşı başlatılan ... 8. İcra Müdürlüğünün 2018/20755 Esas sayılı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin 245.784,00 TL üzerinden devamına 245.784,00 TL'nin %20' sine karşılık gelen 49.156,80 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; davalı tarafın basiretli bir tacir olmanın gerekliliklerine aykırı davrandığını, sözleşmenin en başından beri geçersiz olduğunu bildiği için faiz taleplerinin yerinde olduğunu, ödenen bedellerin, ödendiği tarihten itibaren işleyecek faiziyle tahsili gerektiğini, bunun için ihtara gerek olmadığını, sözleşmede alıcının tek taraflı irade beyanıyla sözleşmeyi feshedebileceğinin belirtildiğini, davalı tarafından daire tesliminin de gerçekleşmediğini ve para iadesi yapılmadığını, burada ihtara gerek olmaksızın faiz işlemesi gerektiğini, cezai şart ödemelerinin asıl alacaktan mahsup edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca bu cezai şartın esasında kira yardımı olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında yapılan harici taşınmaz satış sözleşmesinin kanunen belirlenen resmi şekil koşullarını ihtiva etmediğinden geçersiz bir satış sözleşmesi olduğunu, bu nedenle geçersiz bir sözleşmeye dayanarak verilen edimlerin iadesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporu uyarınca davacı tarafından davalı şirkete 19.06.2017 tarihi itibari ile 264.000,00 TL ödeme yapıldığı, davalının ise davacıya toplamda 18.216,00 TL cezai şart ödemesi yaptığı, icra takibi öncesinde bedelin iadesine yönelik davalı tarafa herhangi bir ihtarnamenin tebliği edilmediği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı ile davalı arasında imzalanan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu bağımsız bölümün tesliminin yapılmaması nedeniyle ödenen bedelin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117 nci maddesinin birinci fıkrası; “Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.” şeklindedir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda; davacı tarafça sözleşmeden dönülmesi nedeniyle davalı tarafından "cezai şart" adı altında yapılan ödemenin, davalı tarafça 24.02.2020 tarihli dilekçesiyle de talep edilmesiyle mahsup edilmesinin yerinde olduğu, davacının icra takibine girişilmeden önce davalıyı temerrüde düşürmeye yönelik bir ihtarının bulunmadığı hususları gözetildiğinde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacının temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.