"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2389 E., 2022/2078 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/566 E., 2021/472 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile 24.12.2009 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi imzalandığını, çalışmasının pasif direnim gösterilmek suretiyle engellendiğini ve eylemli olarak haksız azil hali oluşturulduğunu, ücretlerini almasını engellemek için azilname gönderilmediğini, davalıdan vekalet ilişkisinin yürütülebilmesi için bilgi, belge ve avans istendiğini ancak sonuç alınamadığını, davalının vekalet ilişkisini devam
ettirmeyeceği iradesini ortaya koyduğunu ileri sürerek taraflar arasındaki 24.12.2009 tarihli sözleşmenin davalı tarafından eylemli ve kötüniyetli olarak 30.12.2015 tarihinde fesih edildiğinin tespitine, taraflar arasındaki vekalet sözleşmesi sebebiyle sorumluluğunun 30.12.2015 tarihinde sona erdiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının, davayı açmada hukuki yararının olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından, 24.12.2009 tarihinde imzalanan avukatlık ücret sözleşmesi ile davalının vekili görevinin yürütüldüğü, davacı tarafça Antalya 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/339 Esas sayılı dosyasında devam eden davada, vekalet alacağı istemlerini içerir eda davası açıldığı, dosyanın derdest olduğu, davacının konu yaptığı vekalet sözleşmesinin feshedilip edilmediğine ilişkin değerlendirmenin derdest olan alacak davasında değerlendirilerek alacağın mahiyetinin buna göre tespit edileceği dolayısıyla devam etmekte olan bir eda davasına delil teşkil edecek şekilde tespit kararı verilmesinin talep edildiği anlaşıldığından bu talep yönünden hukuki yararın bulunmadığı kanaatine varıldığı, bunun yanında, davacı tarafın vekalet ilişkisinin 30.12.2015 tarihinde sona ermesi nedeniyle bu tarihten itibaren sorumlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de dava tarihinin 24.11.2020 tarihi olduğu dikkate alındığında geriye dönük olarak yapılan işlemlerden sorumlu olmadığının tespitinin talep edilmesinde hukuki yararın bulunmadığı, zira halihazırda davacının sorumlu olduğuna yönelik herhangi bir iddia ve dava bulunmadığı, davacının kendisine açılacak bir eda davası olması halinde sorumluluğunun bulunmadığını bu eda davasında ispatlamasının mümkün olduğu, eda davasında yapılacak araştırmaların eda davasını etkileyecek şekilde tespit kararı ile verilmesinin mümkün olmadığı, bu talep yönünden de hukuki yararın olmadığı kanaatine varıldığı, sözleşmenin davacı ... davalı taraf arasında düzenlenmiş olup, fesih işleminin de tarafların iradesinde olan bir durum olduğu, davacının fesih iradesini karşı tarafa bildirerek sözleşmeyi feshetmesi mümkün iken bu şekilde bir irade gösterilmeden mahkemeden tespit kararı talep edilmesinde hukuki yarar olmadığı, kendisinin açacağı veya kendisine açılacak bir eda davası ile her zaman feshin ileri sürülmesinin mümkün olduğu, eda davasında ileri sürülecek bir hususta tespit davası açılması mümkün olmadığından davacının tüm talepleri yönünden hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı; davalı tarafından, vekile ücret ödeme sorumluluğundan kurtulmak için azil gönderilmediğini, istifası durumunda ise ücret hakedemeyeceği açık olup eylemli ve kötü niyetli azil durumunun tespitinin zorunluluk arzettiğini, vekalet sözleşmesinin sona erdiğinin tespitinde hukuki yararlarının bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukat tarafından, vekalet ücreti alacağının tahsiline ilişkin dava açıldığı, bu dava dosyasında taraflar arasındaki vekalet sözleşmesi ilişkisinin sona erdirilip erdirilmediği tespit edilerek sonucuna göre bir eda hükmü kurulacağı, HMK’nın 114 üncü maddesinde dava açmakta hukuki yarar bulunmasına ilişkin dava şartının, derdestliğe ilişkin dava şartından daha önce düzenmiş olup, öncelikle hukuki yarara ilişkin dava şartının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği, davacının dava açmasında güncel bir hukuki yararı bulunmadığından mahkemece istemin bu nedenle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş ayrıca derdestliği devam eden dosyalar bulunmakta olup görevinin devam ... etmediğinin de belirsiz olduğunu, ... bir işe bağlı olmayan, zincirleme olarak ve süregelen, kendine özgü bir vekalet ilişkisinin oluştuğunu, dosyanın derdest alacak davası ile birleştirilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlık çözülmek yerine haksız bir şekilde sürüncemede ve çözümsüz bırakıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinin feshedildiğinin ve vekalet sözleşmesi uyarınca sorumluluğun sona erdiğinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin ikinci fıkrası “Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” şeklindedir.
2. Aynı Kanun’un 114/1-h maddesinde “Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır.
3. Değerlendirme
1.Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere, dava (yargılama) şartları denir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114/1-h maddesi gereği davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması, dava şartıdır. Dava açmakta hukuki yarar için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki
yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez H., ..., O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2011, s.297).Uyuşmazlığın çözümünde, hukuki yarar kavramının tespit davasındaki yansımasının ne olacağının ayrıca irdelenmesinde yarar vardır.
2.Bilindiği üzere, mahkemeden istedikleri hukuki korunmaya göre davalar eda davaları, tespit davaları ve inşai davalar olarak ayrılmaktadır. Eda davalarında; bir şeyin yapılması, bir şeyin verilmesi veya bir şey yapılmaması istenmekte iken; inşai (yenilik doğuran) davalar ile de var olan bir hukuki durumun değiştirilmesi, kaldırılması veya ... bir hukuki durumun yaratılması istenir. İnşai (yenilik doğurucu) davanın kabulü ile ... bir hukuki durum yaratılır ve hukuksal sonuç genellikle bir yargı kararı ile doğar. Tespit davasında, sadece tespit hükmü verilebilir. Tespit davasında verilen karar ile hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğu kesin olarak tespit edilir, Diğer bir anlatım ile davalının varlığını inkar ettiği ilişkinin var olduğu veya yokluğunu inkar ettiği hukuki ilişkinin yok olduğu hükme bağlanır.
3.Bir hukuki ilişkinin varlığı, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bundan başka, o hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer güncel bir hukuki yararının bulunması gerekir. (6100 sayılı Kanun m. 106/II ) Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır. Çünkü tespit davası, hukuki bir durum ya da hak henüz inkar ya da ihlal edilmeden, yani herhangi bir zarar doğmadan açılabildiğinden, menfaatin doğmuş ve güncel olması gereğinin bir istisnası olarak ortaya çıkmıştır.
4. Tespit davası eda davasının öncüsüdür. Eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasında (kural olarak) hukuki yarar yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Bundan başka, eda davası açılması mümkün olan hallerde, tespit davası açılmasına da izin verilirse, dava sayısının iki misline çıkması tehlikesi vardır. Bu ise, yalnız mahkemelerin işlerini çoğaltmakla kalmayıp, aynı zamanda hak arayanlar için de zaman ve para kaybına sebep olur ve bu nedenle usul ekonomisi ilkesine aykırı düşer (..., ..., Medeni Usul Hukuku Cilt I, ... Yayıncılık, Ankara: 2020, s.403-405).
5. Bu durumda, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, tespit davası ile istenen hukuki korunmanın, eda davası ile tamamen elde edilebilecek nitelikte olduğu, davacının tespit davası açmakta hukuki yararının olmadığı anlaşılmakla davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.