"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/360 E., 2020/44 K.
DAVA TARİHİ : 11.10.2010
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 1989 yılında Bulgaristan’dan zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye geldiğini, Devlet Bakanlığınca hazırlanan ... - Çorlu göçmen evleri projesi kapsamında borçlandırılarak konut satın aldığını, bu bağlamda 7.800.000 TL (eski para) peşinat ödediğini, bu ödemenin konut maliyetinden düşülmesi gerekirken düşülmediğini ileri sürerek, bu ödemenin güncelleştirilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 6.000 TL'nin yasal faizi ile davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 11.014 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.12.2011 tarihli ve 2010/1010 E., 2011/1278 K. sayılı kararı ile; davacının yaptığı peşin ödemenin mahsup edilmediği, mahsup edilmeyen miktarın güncellenmiş değerinin 11.014 TL olduğuna ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 19.06.2012 tarihli ve 2012/14535 E., 2012/16120 K. sayılı ilamı ile; mahkemece taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında mahsuplaşma yapılıp yapılmadığı, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu takdirde davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde daha düşük miktarda borçlandırılmasının kabul edilebilir açıklaması yaptırılmalı, ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı dosya içindeki ve emsal dosyalardaki listeler ve yazışmalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 07.02.2014 tarihli ve 2012/1615 E., 2014/329 K. Sayılı kararı ile; emsal içtihatlar, dosya içerisindeki yazışmalar gereğince davacının yatırmış olduğu peşinatın kesin maliyet bedelinden mahsup edildiğinin anlaşılmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi'nin 26.06.2018 tarihli 2017/5643 E., 2018/7301 K. sayılı ilamı ile; dosyanın incelenmesinde, davacı ile dava dışı banka arasında imzalanan borçlanma sözleşmesinin 1 inci maddesinde "... borçlu, yukarıda belirtilen miktarın kullandırılmış krediye göre saptanmış olduğunu, borçlanmaya esas kesin maliyetin, inşaatın tamamlanması aşamasından sonra yapılacak kesin hesaplardan sonra tespit edileceğini ve kesin hesap sonucu bulunacak maliyete göre borç miktarının artması halinde, artan miktar için de işbu borçlanma sözleşmesinin aynen takbik edileceğini, bankaca kesin hesap şekline herhangi bir itirazı olmayacağını peşinatın ve taksit tutarlarının artış oranına göre yeniden belirlenecek bu sözleşme hükümlerine göre ödeneceğini, kabul ve beyan eder. " şeklinde düzenlenmeye yer verildiği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlandırma sözleşmesi ile 95.229.759 TL (eski para), kredi kullanıp, ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığınca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 135.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, kesin maliyet hesabının resmi verilere göre hazırlanması ve o tarihte taraflar arasında herhangi bir husumet bulunmaması nedeniyle bu kesin maliyet hesabına itibar edilmesi gerektiği ve böylece davacının kullandığı kredi miktarı tutarında borçlandığı anlaşılmaktadır. Buna karşılık yapılan maliyet hesaplarında göçmen konutlarının şerefiyelendirmesi de gözetildiğinde maliyetlerin davacı borçlanmasının üzerinde kaldığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçlandırma işleminin başlangıcında ve ödenmesi gereken taksitlerden mahsup işlemi yapılıp yapılmadığı saptanarak, konutun maliyet bedeli, borçlandırma bedelinden yüksek olduğu ve davacının maliyet bedelinden borçlanmayı kabul ettiği halde ödediği toplam borç tutarının maliyet bedelinden daha düşük olması hususunun açıklaması yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi şeklinde kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bilirkişi incelemesi için masrafın yatırılması ve HMK 324/2 maddesi gereğince bilirkişi ücretinin yatırılmaması halinde sonuçlarının açıklandığı ara kararın davacı vekiline 22.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin bilirkişi ücretini yasal sürede yatırmadığı gibi 24.01.2020 tarihli celsede dosyanın bilirkişiye verilmemesini talep ettiği, bu nedenle bozma ilamından sonra bilirkişi incelemesi yapılamadığı, dosya kapsamında yapılan
incelemede davacı tarafından ödenen peşinatın borçtan mahsup edilmediğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyizinde; maliyet hesaplarının hatalı olduğunu, maliyet hesapları konusunda yeniden inceleme yapılması gerektiğini, maliyet hesaplarında yapılan uyarlamanın yasal olmadığını, sosyal yardımlaşma fonlarından gelen paraların yapılan hesaplamalarda dikkate alınmaması nedeniyle maliyetlerin yüksek çıktığını, Ziraat Bankası tarafından gönderilen listenin hukuki geçerliliğinin bulunmadığını ve ödeme planına (itfa planına) itiraz ettiklerini, mevcut olan sözleşmede yazılan borç miktarından başlangıçta yatırılan peşinatın düşülmediğini ve bilirkişi raporunın yeterli olmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; sosyal konut projesinden konut sahibi olabilmek için yatırılan peşinatın konutun teslimi için yapılan sözleşmede belirlenen borçlanma miktarından mahsup edilmediği iddiasına dayalı alacağın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 324 üncü maddesi "Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır." şeklindedir.
2. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
3. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
4-Emsal İçtihatlar
Dairenin 13.12.2022 tarihli ve 2022/8006 E., 2022/9456 K. sayılı ilamı
3.Değerlendirme
Temyizen incelenen kararda bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, davacının dava dışı bankadan kredi kullanıp borçlandırma sözleşmesi ile 95.229.759 TL (eski para) kredi kullanıp ödeme yaptığı, ancak maliyet hesabı çıkarıldığında arada oluşacak farkı da aynı koşullarda ödemeyi taahhüt ettiği, borçlanma sözleşmelerinin ileride doğacak ilave maliyeti de kapsayacak şekilde düzenlendiği, Devlet Bakanlığı'nca konutun kesin maliyet hesabının her bir daire için 135.000.000 TL (eski para) olarak belirlendiği, davacının kesin maliyetin altında borçlanmış olduğunun dosya kapsamından anlaşılması nedeniyle davacının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.